26 kilo altın, milyonlarca lira değerinde gayrimenkul ve döviz: “Bu tablo yalnızca bir kişinin değil, çürümüş sistemin sonucudur”
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, rüşvet ve yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) eski Daire Başkanı Mehmet Cemil Acar’ın evinde ele geçirilen 26 kilogram külçe altın, 1 milyon 320 bin dolar ve 121 bin euroya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Konfederasyon, “Kamu çalışanlarının büyük bölümü yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi verirken, kimi bürokratların milyonlarca liralık servet edinmesi vicdanları sızlatmaktadır” diyerek tepki gösterdi.
Birleşik Kamu-İş Merkez Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, soruşturma kapsamında hazırlanan müfettiş raporunun, kamu yönetimindeki yozlaşmayı gözler önüne serdiği belirtilerek şu ifadeler yer aldı:
“DHMİ Genel Müdürlüğü’nden emekli olan Mehmet Cemil Acar’ın evinden 26 kilogram altın çıkmasıyla ortaya saçılan tablo, Türkiye’de kamu yönetiminin nasıl yozlaştığını bir kez daha göstermiştir. Acar’ın sınırlı maaşına rağmen milyonlarca lira değerinde taşınmaz, döviz ve banka mevduatına sahip olduğu, bazı mal varlıklarını ise resmi bildirimlerde beyan etmediği tespit edilmiştir. Bu durum, kamu görevinde şeffaflığın, hesap verebilirliğin ve etik ilkelerin tamamen ortadan kalktığının somut göstergesidir.”
“Bugün DHMİ’de, yarın başka kurumlarda…”
Konfederasyon açıklamasında, istisnai gibi görünen olayların aslında sistematik bir çürümüşlüğün sonucu olduğu kaydedildi:
“Kamu yönetimi liyakatten uzaklaştıkça, bürokrasi partizanlaşmakta, kamu kaynakları kişisel servetlerin aracı hâline getirilmektedir. Bugün bir daire başkanının evinden çıkan 26 kilogram altın, yarın başka bir kurumda farklı biçimlerde karşımıza çıkacaktır.”
Birleşik Kamu-İş, yirmi yılı aşkın süredir uygulanan siyasi ve ekonomik politikaların, kamu bürokrasisini halktan kopardığını savundu:
“Kamu çalışanlarının maaşları yoksulluk sınırının altında seyrederken, kimi bürokratların milyonlarca liralık mal varlığı edinmesi vicdanları sızlatmaktadır. Yurttaşın alın teriyle oluşturulan kaynaklar, belli bir zümrenin servetine dönüşmüştür.”
“Herkes servetinin hesabını vermek zorundadır”
Açıklamada, kamu kaynaklarının şeffaf biçimde denetlenmesi için acil adım çağrısı yapıldı:
“Tüm kamu kurumlarında bürokratların mal varlıkları düzenli olarak kamuoyuna açıklanmalı, kaynağı belirsiz zenginleşmeler yargı önünde hesap vermelidir. Kamu görevinde etik denetim mekanizmaları bağımsız biçimde yeniden tesis edilmelidir.”
Konfederasyon, olayın yalnızca tek bir kişiye indirgenemeyeceğini vurgulayarak şu ifadelerle açıklamasını sonlandırdı:
“Bu tablo, yalnızca bir kişinin değil, sistemin çürümüşlüğünün sonucudur. Bu ülkenin gerçek sahipleri, yoksullaştırılan milyonlardır; kasalarında altın saklayan bürokratlar değil. Birleşik Kamu-İş olarak, halkın vergileriyle oluşturulan her kuruşun hesabının verilmesini talep etmeye devam edeceğiz.”