Mezun oluş, ülkeme dönüş derken yoğun fakat benim için farklı bir dönemden geçiyorum. Farklı olmasının sebebi, çok uzun zamandır hep planlarım, hedeflerim amaçlarım doğrultusunda bir yerde bulunmuş olmamdandır. Gelecek kaygısı, ya ben “ne yapacağım?” sorusunun yarattığı endişe ile hayatımda hep bir takvim, bitirme çizgileri, hedeflerle ilerlemiş gibiyim.

Amacıma giden yolda bugün en az bunları bunları yapmalıyım diye günlük hedefleri de olan, azim mi denir, hırs mı bilemediğim ama durmadığım bir döngü içerisindeydim uzun zamandır. Değerlerim arasında durmak, hiçbir şey yapmamak kabul göremiyordu. Baksanıza şu an bile üretme peşinde kendimi yazarken buluyorum. Öğrenecek, yapacak çok şey var vaktim az diye korkuyorum.

Ortalama bir insan ömrü 70 sene olsa ve en verimli geçirebileceğimiz yıllar 20li yaşlar ile 60'a kadarsa şunun şurasında 40 sene var, yetecek mi? Yeter mi?

Açgözlülük, doyumsuzluk yapmasam iyi ederim belki de.

Ülkeme döndüğüm son 5 buçuk aydan beridir şu soruyu sık duyar oldum; “Ne yapacaksın?”.

İnsanlar o kadar alışmış ki benim fırsatları daha fazla olan, kendimi geliştirip, üretebildiğim yerlerde çırpınmama burada olmama şaşırıyorlar haklı olarak. İnanın bana bende şaşırıyorum zaman zaman. Arkadan düşüncelerim de sizinle aynı soruyu soruyor bana.

Eski ben olsa kaygıdan – o ne yapacağımı bilmiyor oluşumdan öyle korkardı ki, uykuları kaçar kendini harap ederdi. Sanki evimde ailemin arkadaşlarımın yanında değil de sürgündeyim gibi davranışlar yapardı o.

Neyse ki öyle olmadı, sadece biraz kilo aldım – eski beni de hemen kaybetmedik sonuçta bir etkisi olacaktı. Fakat işin doğrusu şu bende bilmiyorum ne yapacağımı. Şu an buradayım, sonrasını bilemiyorum. En azından sevdiğim işi yapıyorum ve zevk alıyorum.

Bir de bunun ülkemizde olamayacağına inananlar var. Fırsatımızı biz kendimize yarattık diyebilirim bunun olabilmesi için. O çok çabalamalarım, bilgiye açlığım beni zevk aldığım bir işe getirdi. İşlemiyor da adeta oyun oynayarak günü geçiren bir çocuk gibiyim.

Şu sıralar sıklıkla rast geldiğim, bulunduğum ortamların da buna yatkın olması sebebiyle, duyduğum Gandi'nin bir sözü var;

“Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür...

Düşüncelerinize dikkat edin, duygulara dönüşür...

Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür...

Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür...

Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür...

Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür. “

Benim için kader inancı pek olmasa da bazı kısımlarından dersimi – evet yine dersimi öğrenmemi – aldım. Büyük düşünür, politikacı, avukat Gandi'nin de dediği gibi dikkat etmemiz gereken şeyler var.

Sürekli ben “ne yapacağım?” “Daha fazlasını yapmam gerekiyor” “çalışmam üretmem gerekiyor” diye kendimi kaygı dolu düşüncelere bırakmıyorum. Bu düşünceler geliyor fakat geçiyor da. Bana sorulduğunda da tek bir cevabım oluyor;

“Bilmiyorum, kısmet.”

Kısmet kelimesi de kaçamağım bu arada, inandığımdan falan değil. Ama karşı tarafların genellikle inancı olduğundan onları orada durduruyor ve konu orada noktalanıyor. 2022'ye girdik gireli, dönem dönem kendimi bende bu sorularla boğduğum zamanlar oldu fakat çoğunlukla şunu söylüyorum sanırım – sevdiğim bir yerdeyim, huzurluyum, işimi yapıyorum. Bunlar yavaş yavaş düşüncelerime dönüşüyor tabii ki. Sorgulayıcı kişiliğim, bilgi açlığım da var tabii ki yine her gün kendi bilgime yeni bir şeyler katma çabamda devam ediyor fakat biraz duraklamam gerektiğini de kendime hatırlatıyorum bu aralar.

Gelecek kaygısı, endişelerim, ne yapacağım ben soruları, daha iyisini yapmalıyım gibi kişisel mücadelelerimin geldiği vakitler karşısına geçip an'da olan Buse diyor ki – “Durmak, hiçbir şey yapmamak güzel bir şeydir. Eğitimimi aldım, işliyorum. Ayrıca ben yeteri kadarım, bilgim var, varım ve ben istersem yine giderim, yaparım, öğrenirim.”

Yani kısaca kendime kızmıyorum saat 11'lere kadar uyuduğumda, bütün gün yatıp sadece tavana baktığımda, işte o gün verilen işi bitiremediğimde. Bazen nefes almayı unutuyor gibiyiz bu kendimize yarattığımız hedefler doğrultusunda, durup tavana bakmak sadece nefes almak, biraz meditasyon yapmak, kendine dönmek ne kadar da gerekliymiş. O an ne geçmiş ne gelecek sadece o an'da olmak ve nefes almak.

Editör: TE Bilisim