CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA YAKALAMA VE GÖZALTINA ALMA
Yakalama ve gözaltı bir koruma tedbiridir. Koruma tedbirlerine, insan hakları ve temel hak ve özgürlüklere müdahale oluşturdukları için ancak kanuni bir dayanak varsa başvurulabilir. Koruma tedbirleri geçicidir. Bu nedenle hüküm verilinceye kadar devam edecek diye bir kural yoktur. Gecikmede sakınca yoksa yine bu tedbire başvurmaya gerek yoktur.
Yakalama, hakim veya mahkeme kararı olmadan suç şüphesi altında bulunan şahısların özgürlüklerinin geçici olarak kısıtlanmasıdır. Uygulamada yakalama kavramı, daha çok şüpheli veya sanığın alıkonulması fiili durumunu anlatmaktadır.
Yakalama, suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına veya muhafaza altına alma işlemlerinden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınmasını ifade eder (Yakalama, İfade Alma ve Gözaltına Alma Yönetmeliği m.4).

YAKALAMA
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 90' da yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler belirtilmiştir. Madde, yakalamayı düzenleyen temel ilkeleri sistemli bir şekilde açıklamıştır.

Madde 90 - (1) Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.
(2) Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.
(3) Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./7.mad) Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye kanunî haklarını derhal bildirir.
(5) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./7.mad) Birinci fıkraya göre yakalanıp kolluğa teslim edilen veya ikinci fıkra uyarınca görevlilerce yakalanan kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapılır.

Maddenin 1.fıkrasında herkes tarafından yakalama yapılabilecek iki hâl yer almıştır:

  1. Suç işlerken kişiye rastlanması ve kişinin bu hâlde iken görülmesi,
  2. Suçüstü bir fiilden dolayı kişinin izlenmekte olması.
    Maddenin 2. fıkrasında; Kolluk görevlilerinin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde kolluk memurları yakalama yapabilirler.
    Maddenin 3. fıkrasında soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlarda yakalamanın koşulları düzenlenmiştir.
    Maddenin 4. fıkrasına göre; Kolluk, öncelikle, yakalanan kişinin kaçmasını ve kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri alacak, daha sonra yakalanan kişiye kanuni haklarını bildirecektir.
    Beşinci fıkrada yapılan değişiklikle, yakalanan kişilerin Cumhuriyet savcısı huzuruna çıkarılmaksızın, onun talimatıyla gözaltına alınabilmesi mümkün kılınmıştır.

GÖZALTI
Gözaltı güvenlik tedbiri hakkında toplumda birçok husus yanlış bilinmekte ve bu durum hakların kullanılmasına etki etmektedir. Gözaltı güvenlik tedbiri hukukumuzda en çok tartışılan tedbirlerden bir tanesidir.
Gözaltı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu' nda yer alan bir güvenlik tedbiridir. Gözaltı, kanunun verdiği yetkiye göre, yakalanan kişinin hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacıyla, yetkili hâkim önüne çıkarılmasına veya serbest bırakılmasına kadar kanunî süre içinde sağlığına zarar vermeyecek şekilde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanıp alıkonulmasını işlemidir.

Gözaltına alma tedbiri, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Uygulamada gözaltı kararının taraflarca usuli bir işlem olarak kabul edildiği ve hukuka uygunluğunun denetlenmediği görülmektedir. Ancak soruşturma yönünden zorunlu olma ve kişinin suç işlediğini gösteren somut delillerin varlığı şartlarını taşımayan gözaltı kararı açıkça kanuna aykırı olacaktır. Bu halde gözaltı kararına itiraz edilmelidir.

YAKALANAN KİŞİNİN GÖZALTINA ALINMASI HALİNDE SAĞLIK KONTROLÜ

Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde, hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir.
Sağlık kontrolü soruşturma aşamasında 3 durumun varlığı halinde yapılır.
1)Gözlem altına alma kararı için sağlık kontrolü.(CMK, M. 74)
2)Delil elde etme amaçlı sağlık kontrolü.(CMK, M. 75)
3)Yakalama/Gözaltı halinde sağlık kontrolü.(CMK, M. 90/Yakalama Yönetmeliği madde 9)

Avukat Asile Betül Yayla

Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin Sağlık Kontrolü ile ilgili hükmü:
Madde 9 – Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir.
Gözaltına alınan kişinin herhangi bir nedenle yerinin değiştirilmesi, gözaltı süresinin uzatılması, serbest bırakılması veya adlî mercilere sevk edilmesi işlemlerinden önce de sağlık durumu hekim raporu ile tespit edilir.

Gözaltına alınanlardan herhangi bir nedenle sağlık durumu bozulanlar ile sağlık durumundan şüphe edilenler, derhâl hekim kontrolünden geçirilerek gerekiyorsa tedavileri yaptırılır. Bu durumdaki kişilerden kronik bir rahatsızlığı olanların, istekleri hâlinde varsa kendi hekimi nezaretinde resmî hekim tarafından muayene ve tedavi edilmeleri sağlanır.

Gözaltına alınan kişinin ifadesini alan veya soruşturmayı yürüten kolluk görevlisi ile bu kişiyi tıbbî muayeneye götüren kolluk görevlisinin farklı olması zorunludur. Ancak personel yetersizliği nedeniyle farklı kolluk görevlisinin bulunmaması hâlinde bu durum belgelendirilir.

Tıbbî muayene, kontrol ve tedavi, adlî tıp kurumu veya resmî sağlık kuruluşlarınca yapılır.
Hekim raporu üç nüsha hâlinde düzenlenir. Kolluk görevlileri tarafından, hekim raporunu verecek birime, yakalananın nezarethaneye giriş raporu mu, yoksa çıkış raporu için mi getirildiği yazılı olarak bildirilir.

Yakalama veya nezarethaneye giriş raporunun bir nüshası raporu tanzim eden sağlık kuruluşunda saklanır, ikinci nüshası gözaltına alınana, üçüncü nüsha ise soruşturma dosyasına eklenmek üzere ilgili kolluk görevlisine verilir.

Gözaltı süresinin uzatılması veya yer değişikliği ya da nezarethaneden çıkış sırasında düzenlenen hekim raporlarından; bir nüshası sağlık kuruluşunda saklanır, iki nüshası ise raporu düzenleyen sağlık kuruluşunca kapalı ve mühürlü bir zarf içerisinde ilgili Cumhuriyet başsavcılığına en seri şekilde gönderilir. Bunlardan bir nüshası Cumhuriyet savcısı tarafından gözaltına alınanın kendisine veya vekiline verilir, bir nüshası ise soruşturma dosyasına eklenir. Bu raporların düzenlenmesinde ve Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 157 nci maddesinde belirtilen gizlilik kurallarına uyulur ve bu amaçla gerekli tedbirler ilgili sağlık kuruluşunca alınır.

Hekim muayene esnasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 94 üncü maddesinde belirtilen işkence, 95 inci maddesinde belirtilen neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence ve 96 ncı maddesinde belirtilen eziyet suçlarının işlendiği yolunda herhangi bir bulguya rastlaması hâlinde, keyfiyeti derhâl Cumhuriyet savcısına bildirir. Bu durumda Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 7 ve 8 inci maddesine göre işlem yapılır.

Hekim ile muayene edilen şahsın yalnız kalmaları, muayenenin hekim hasta ilişkisi çerçevesinde yapılması esastır. Ancak, hekim kişisel güvenlik endişesini ileri sürerek muayenenin kolluk görevlisinin gözetiminde yapılmasını isteyebilir. Bu istek belgelendirilerek yerine getirilir. Bu durumda gözaltına alınan kişinin talebi hâlinde müdafiî de muayene sırasında gecikmeye neden olmamak kaydıyla hazır bulunabilir.

Kadının muayenesi, talebi hâlinde ve olanaklar elverdiğinde bir kadın hekim tarafından yapılır. Muayene edilecek kadının talebine rağmen kadın hekimin bulunmaması halinde, muayene sırasında hekim ile birlikte sağlık mesleği mensubu bir kadın personelin bulundurulmasına özen gösterilir.

Editör: TE Bilisim