Sözlerinde en büyük endişenin deprem olduğuna dikkat çeken Avşar, Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Sosyal Konut Projesini hatırlatarak proje kapsamında 250 bin sosyal konut, arsa ve iş yeri sözü verildiğini ancak; henüz Tekirdağ’da yerlerin bile belli olmadığını belirterek yeni açıklanan Yüzyılın Sosyal Konut Projesinin aynı akıbete uğramasından endişe duyulduğunu belirtti.
Avşar, İstanbul’da 1,5 milyon riskli binanın ne zaman dönüşeceğini, Kanal İstanbul hayali için yaşamdan vazgeçilemeyeceğini, yapılan ÇED raporunda ne deprem ne heyelan olduğunu ve buna karşın ne tür tedbirler alındığının bilinmediği, yaşanan büyük kuraklığa rağmen Sazlıdere’ye konut dikildiğini ifade etti.
Yapılan deprem konutlarına dikkat çeken Avşar, Mesele ‘Asrın Felaketi’ olmadan ‘Asrın Dönüşümünü” yapabilmek olduğunu ifade etti. Avşar, sözlerinin sonunda, yıllardır Ergene kirliliğinin bir türlü çözülemediğini, Çevre denetim istasyonu ve zemin temizleme işleminin başlatılması gerektiğini ifade etti.
‘En büyük endişemiz, depremdir’
Herkesin en büyük endişesi ve önceliğinin deprem tehlikesi olduğunu, bu hususta deprem konutları için gösterilen çabaları çok kıymetli olduğunu belirten Avşar, her ne kadar depremzede vatandaşlara verilen 850 bin konut sözü hala tamamlanmamış olsa da gelinen noktada binlerce ihtiyaç sahibi depremzedenin barınma probleminin çözülüyor olması önemli bulduklarını ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Avşar, milletçe fedakârlık yaparak birçok kamu kurumu ödeneğinin deprem bölgesini ayağa kaldırmak için harcandığını ve bunların tümünün Bakanlığın sorumluluğunda olduğunu belirtti.
‘Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Sosyal Konut Projesine ne oldu?’
Yapılanların yanında, yanlış hesapların yapılma riskinin bulunduğunu ifade eden Avşar, sözlerini şöyle sürdürdü; “Geçenlerde 500 bin sosyal konut projesini açıkladınız, adını da ‘Yüzyılın Sosyal Konut Projesi’ koydunuz. 2022 yılında da ‘Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Sosyal Konut Projesi’ni duyurmuştunuz ve 250 bin sosyal konut yapacağınızı vaat etmiştiniz. Milyonlarca vatandaş kuraya başvuru yapmıştı. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı yılın sonunda vatandaşların arsa tapularını alabileceğinin sözünü vermişti.“
‘Tekirdağlı hemşehrilerimiz arsaların yerlerini bile bilmiyor’
Söz konusu projede 3 sene sonra durum ne olduğunu soran Avşar, Tekirdağ’da arsa tapularına asil hak kazanan vatandaşlar, hala arsanın teslim edilmediğini, hatta yerini dahi bilmediklerini söylediklerini belirtti ve Bakan Kurum’a 2025 bütçe sunumunuzda ise projenin bir parçası olan 88 bin konutun inşasına daha yeni başlandığının belirtiğini hatırlattı.
‘İnsanlara umut verip mağdur etmeyin’
Akıllara bir soru geldiğini belirten Avşar sözlerine şöyle devam etti; “Deprem konutları bir yandan devam ederken, önceki projeye daha yeni başlanmışken 500 bin konut ne ara yapılacak? Bir işi bitirmeden diğerine atladıkça, insanlara umut verip sonra da mağdur ediyorsunuz. Kurada hak kazanıp evinin anahtarını alamayan vatandaş, hem artan TOKİ taksitlerini nasıl ödeyeceğim düşünüyor, hem de başka bir yere kira ödüyor. Vatandaşın cebini rahatlatmaktan bahsediyorsunuz ama daha da zora sokuyorsunuz.”
‘İstanbul’da 1,5 milyon riskli bina ne zaman dönüşecek?’
Türkiye’nin bekası için İstanbul’un üzerine titrediğinizden bahsediyorsunuz. Depreme karşın kentsel dönüşümün altını çiziyorsunuz. Bu konuda hem vatandaş hem de biz sizinle aynı fikirdeyiz. Fakat maalesef ki dediğinizle yaptığınız birbirini tutmuyor. Madem İstanbul’da 1.5 milyon ileri derece riskli mesken var, neden yerinde dönüşüme daha fazla odaklanmıyorsunuz? Hani “İstanbul’u Kurtarma Seferberliği” başlatmıştınız?
‘Kanal İstanbul hayali uğruna yaşamdan vazgeçemeyiz’
Avşar, deprem hazırlık yerine, Cumhurbaşkanın “en büyük hayalim” dediği Kanal İstanbul projesine ve bununla birlikte 150 milyon metrekarelik Yenişehir plan bölgesine yatırım yapıldığını ve Cumhurbaşkanının hayallerinin vatandaşın yaşamından daha değerli olamayacağını belirtti.
‘Kanal İstanbul, ÇED raporunda riskler yeterince değerlendirilmemiş’
Avşar, şehircilik planlarında, en az planlar kadar doğabilecek risklerin de dikkate alınması gerektiğini, 2020’de Kanal İstanbul için hazırlanan ÇED raporunun ne kadar eksik olduğunun bilindiğini, bir raporun hazırlandığını ancak; onda da ne deprem, heyelan risklerinin yeterince değerlendirildiğini ne de maliyet ve kamulaştırma hesaplarının tamamlandığını ifade etti.
‘Kanal İstanbul’un yol açabileceği deprem riskine karşı ne yapıyorsunuz?’
Konuya ilişkin soru önergesi verdiğini ancak; bir cevap dahi alamadığını belirten Avşar, sorularını bir kez daha sordu; “Bahsettiğim deprem ve heyelan gibi risklere karşın ne tür tedbirler almayı planlıyorsunuz? Kamuoyunda oluşan endişelere bir cevap verecek misiniz, yoksa yine tek bir kişinin isteklerine göre mi hareket edeceksiniz?”
‘Kuraklığa rağmen, Sazlıdere’ye konut diktiniz’
Avşar, projeyle alakalı endişe veren tek riskin doğal afetler olmadığını, İstanbul’da içme ve kullanma suyuna olan talep her geçen yıl artmıyormuş gibi İstanbul’da 750 bin kişiye su sağlayan Sazlıdere’ye TOKİ’nin konut diktiğini, İstanbul ve hatta Marmara Bölgesinin tamamı kuraklıkla boğuştuğunu ve tepeden kararlarla bölgede yaşayanlara hiçbir şey danışmadan istenilenin yapıldığını halkla inatlaşamayacağını bunu anlamanız gerektiğini belirtti.
Mesele ‘Asrın Felaketi’ olmadan ‘Asrın Dönüşümünü’ yapabilmektir.
Avşar; “Mesele nedir biliyor musunuz Sayın Bakan? Felaket yaşanmadan önlemi almak, güvenliği sağlamaktır. Mesele ‘Asrın Felaketi’ olmadan ‘Asrın Dönüşümünü” yapabilmektir. Canlarımızı kaybettikten sonra proje yapmak değil, onları kaybetmeden önce tüm risklere karşın önlem alabilmektir.”, dedi.
‘Çevre denetim istasyonu talep ediyoruz’
Son olarak, Tekirdağ’da Ergene Nehri'nin çevresinde oturan vatandaşlar size sesini duyurmaya çalıştığını belieten Avşar sözlerine şöyle devam etti; “Ergene Nehri’nin çevresinde kurulu sanayi tesislerinden gelen ağır kimyasal koku ile vatandaş camı bile açamadığını söylüyor. Çocukların baş ağrısı ve mide bulantısı yaşadığı anlatılıyor. Ergene’de çevre denetim istasyonu ve zemin temizleme işlemlerinin yapılmasını talep ediyoruz.”