CHP Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, Türkiye’de yaşanan ekonomik, toplumsal ve hukuki çöküşün temel nedenini “İyi Yönetim İlkelerine uyulmaması” olarak gösterdi ve Cumhurbaşkanlığı hakkında Kamu Denetçiliği Kurumu’na (KDK) kapsamlı bir şikâyet başvurusu yaptı.
Tanal, şikâyetinde, ekonomik krizden enflasyona, kiralardan işsizliğe, hukuki güvensizlikten sosyal çöküşe kadar tüm olumsuzlukların “kötü yönetim, keyfî karar alma, şeffaflıktan kaçınma, hesap vermeme ve hukuk dışı tercihlerin” sonucu olduğunu belirtti.
“Bu Krizin Adı Ekonomik Kriz Değil: Kötü Yönetim Krizi”
Tanal, başvurusunda şu çarpıcı ifadeye yer verdi:
“Bugün yaşanan kriz, piyasanın doğal sonucu değildir. Bu kriz, Anayasa’nın devlete yüklediği görevlerin yerine getirilmemesinden; liyakat yerine sadakatin, hukukun yerine talimatın, planlamanın yerine keyfiyetin konmasından kaynaklanmaktadır.”
Tanal’a göre iyi yönetim ilkesine uyulmadığı için:
Hayat pahalılığı tırmanmış, Kiralar ödenemez hale gelmiş, İşsizlik kalıcılaşmış, Eğitim ve sağlık hakkına erişim daralmış, Adalete güven çökmüş, Devletin sosyal koruma kalkanı işlevsiz hale gelmiştir.
“İyi Yönetim İlkeleri Yürürlükte Ama Uygulanmıyor”
6328 sayılı Kanun’un 5., 6., 17. ve 20. maddelerine dayanarak yapılan başvuruda Tanal, KDK’ya şu sorumlulukları hatırlattı:
Hukuka uygunluk denetimi
Şeffaflık ve hesap verebilirlik değerlendirmesi
İnsan haklarına saygı ölçütü
Eşitlik, liyakat ve tarafsızlık analizi
Öngörülebilir yönetim pratiğinin denetlenmesi
Tanal, açıklamasında şunu vurguladı:
“İyi yönetim ilkesi kâğıt üzerinde değil, devlet yönetiminin omurgasında uygulanması gereken bir anayasal zorunluluktur. Türkiye’de yaşanan tüm krizler, bu ilkeye uyulmadığı için derinleşmiştir.”
Anayasa’nın 5. Maddesi: Devlet, Vatandaşın Önündeki Engelleri Kaldırmak Zorundadır
Tanal, basın açıklamasında Anayasa’nın 5. maddesinin altını çizdi:
“Devlet, sosyal, ekonomik ve siyasal engelleri kaldırmakla görevlidir.”
Ancak bugün Türkiye’de,
Vatandaş geçinemiyorsa,
Kirasını ödeyemiyorsa,
İş bulamıyorsa,
Eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşamıyorsa,
Adalet bir ayrıcalık haline geldiyse,
Ayrımcılık ve liyakatsizlik kurumsallaştıysa,
bu tablo, iyi yönetim yerine kötü yönetimin tercih edildiğinin somut kanıtıdır.
“Yürütmenin Tüm Ekonomik Tasarruflarının Siyasi ve Hukuki Sorumlusu Cumhurbaşkanıdır”
Tanal, Anayasa’nın 104. maddesine dikkat çekerek şunları belirtti:
“Devletin başı ve yürütmenin tek sahibi olan Cumhurbaşkanı, ekonomik tercihlerin, idari tasarrufların ve yönetim anlayışının doğrudan sorumlusudur. Bu nedenle kötü yönetimin sonuçlarının sorumluluğu da bu makamın üzerindedir.”
“Yargıya Güvenin Çökmesi Ekonomiyi Çökertmiştir”
Başvuruda, ekonomik kriz ile yargı bağımsızlığı arasındaki bağ çarpıcı şekilde ortaya kondu:
Yargıya güven yoksa yatırım da yoktur.
Yargı bağımsız değilse piyasa istikrarlı olamaz.
Hukuk işlemiyorsa ekonomi büyüyemez.
Tanal, şu ifadeyi kullandı:
“Ekonomiyi felç eden, yalnızca yanlış ekonomik tercihler değildir; hukukun siyasete bağımlılığıdır.”
Cumhurbaşkanının Ekonomi Açıklamaları Dosyada
Tanal, başvuru dosyasına Cumhurbaşkanının enflasyon ve hayat pahalılığına ilişkin açıklamalarını da ekledi:
“Söz verilen hedefler tutmamış, çözüm vaadi sonuç üretmemiştir. Bu da kötü yönetim ilkesinin en somut göstergesidir.”
KDK’dan Talep: “Cumhurbaşkanlığının Ekonomi Politikaları Hukuka Aykırıdır” Tavsiye Kararı
Tanal, KDK’dan şu talepte bulundu:
Cumhurbaşkanlığı’nın ekonomik yönetiminin iyi yönetim ilkelerine aykırılığının tespiti,
Hukuka aykırılık yönünde tavsiye kararı verilmesi,
Vatandaşın ekonomik ve sosyal haklarının korunması için idareye yol gösterilmesi.
Tanal: “İyi Yönetim Yoksa Kriz Kaçınılmazdır”
Tanal, basın açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Bugün yaşadığımız tüm ekonomik ve toplumsal sorunların ortak kaynağı, iyi yönetim ilkelerinin terk edilmesidir. Liyakat yoksa, adalet yoksa, şeffaflık yoksa; orada kriz, hukuksuzluk ve güvensizlik kaçınılmazdır.”
CHP Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal’ın KDK’ya yaptığı bu başvuru;
ilk kez Cumhurbaşkanlığı’nın ekonomik politikalarının, iyi yönetim ilkelerine aykırılık iddiasıyla denetlenmesini talep eden tarihi bir adımdır.
Bu başvuru, devlet yönetiminin temelinde olması gereken hukuk, liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin yeniden hatırlatılması açısından son derece kritik bir uyarıdır.