Öncelikle bir önceki yazımda bahsettiğim sorunlarımızı hatırlamanız için kısa bir özet geçeyim. Dünyada hükümetler değil gizliden gizliye dünyayı yöneten esas sömürücüler, planlayıcılar ve kurgulayanlar olduğuna inanıyorum ben. Sırf zenginler diye değil güçten dolayı ki bunu kayıt dışı ve gizli olan dosyalarda internette deep/dark web diye adlandırılan kesimden bulmak mümkün.

Bu gizli insanların yaptığı bir sürü yolsuzluk var fakat gizli olmayanlarında yolsuzlukları yok değil. Göz göre göre insan ve çocuk ticareti yapılıyor dünyamızda. Her türlü canlının ticareti ve tüketimi var, canlı ya da cansız bir şekilde illa ki çıkarları vardır her canlıdan insanların. İnsanlığın bittiği noktalarda bunlar bence. Katletmekten, sömürmekten ve bir canlının canına kıymaktan zevk alanların yaşadığı bir yer burası. Paranın gücüyle dönen bir sistem, sınıflandırmaların aşırı derecede fazla olduğu ve paylaşmayı beceremediğimiz bir hayat içindeyiz. Yemediğimiz ve attığımız yiyeceklerin neredeyse yarısının yettiği bir miktar bile, dünyanın aç olan insanlarını uzun vadede doyuracak miktarda.

Kapitalizmin hüküm sürdüğü ve hep dahasını istediğimiz ve doymadığımız bir canlı türü olduk adeta. Bunları dillendirenler, yazanlar, özgürlüğü savunanlar hep azınlık kesim olarak görüldü, suçlandı ya da kaale alınmadı. Komünist bile dendi bu kişilere halbuki tek savunulan insan hakkı iken.

Sorgulamayı yeniden hatırlamamız gerekiyor bence. Zorunlu eğitim olarak ortaokul sona kadar diye varsayarsak dünya genelini bu en az 8 yıllık eğitim demek, liseyi de içine katınca en az 12 yıl ediyor. 12 yılda düşünmeyi değil düşünmemeyi ve sisteme ayak uydurmayı öğrenmek yerine Dostoyevski, Friedrich Nietzsche, Karl Marx, Charles Dickens, Victor Hugo, Lev Tolstoy, Sabahattin Ali, Oğuz Atay, Elif Şafak, George Orwell, Stefan Zweig, José Mauro de Vasconcelos ve daha bir çok hayat klasiği yazarını okumadan varolmaya yönlendiriliyoruz. Beynimiz sorgulamasın, bir şeylere uyanmasın diye adeta uyuşturuluyor.

Ne olur kitap okuyun. Uyanın.

“Okuyun, diyor okuyun. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.” – Ali Şeriati

İyi halden, öyle düşünüldüden, tahrikten, kurtarılmaya ihtiyaçları vardı o yüzden orayı yönetiyoruzdan (kibarca işgal ettik) ve bunun gibi birçok sözden gereği yapılmadan dünya yönetilmekte.

Öğrenin, bolca öğrenin hatta. İnsan hakları nedir okuyun, hayvan hakları, nasıl o canlıların avlandığını, her ilacın nasıl üretildiğini, o ilaçların içinde ne olduğunu okuyun. Acıdan, bildiklerinizden, susuzluktan, açlıktan, mutsuzluktan ve bunları öğrenmekten korkmayın. Hele ki “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” demeyin. O yılanın bir sonraki hedefi sizsiniz unutmayın.

Kendinize bir illüzyon yaratmayı bırakın. Mutlu olabilirsiniz fakat yardım eli uzatmak ya da bir kişiye yardım etmek ya da olanlara ses çıkarmak mutluluğunuzu elinizden almaz. Elinizi taşın altına koymuş olursunuz sadece. İnanın anında daha iyi hissedeceksiniz. Haklının yanında durmak, doğruyu savunmak ve en önemlisi bir can’ın hakkını savunmak ve desteklemek kadar iyisi olamaz.

Zevk için öldürülen hayvanların ne kadar acı çektirilerek öldürüldüklerini biliyor musunuz mesela? Zevk için her hafta sonu kebap yemeyin mesela ya da zevk için her sezon ava gitmeyin. Eğer maksatınız yürüyüş ise çıkın sadece doğada yürüyün, sırf av için tuttuğunuz köpeklere de eziyet etmeyin 1 sene kapatarak.

Ya da ısınmak için diye diye kesilen ağaçlar, yakılan yakıtların doğaya ne kadar zararlı olduğunu? Onun yerine doğal ve tükenmeyecek aynı zamanda da dünyamıza zarar vermeyecek şeyleri kullansak mesela güneş, rüzgâr, gelgitler gibi.

Şu an bir bakın dünyaya; bugün bir çocuk yapmaya karar verseniz, her insanın evladına en iyisini vermek istemesinden empati yapalım, bu dünyayı verir misiniz? Üzgünüm ama oyun alanı bu dünya. Küresel ısınmalı, herhangi bir canlının canının kıymeti olmadığı, paranın hüküm sürdüğü bir yer. İnsanlık yok, empati yok, bilgi yok, sadece yargı ve saldırı var.

Bir kez ya da birkaç kez yanlış yola düşmüş biri sicilinden dolayı işsiz geziniyor sonra tekrardan suç işlemek zorunda kalıyor; sistem kötüyü ya da hatalıyı daha da hatalı bir yapmak üzerine kurulu. Halbuki onlara iş imkanları sağlansa mesela, tutunabilecekleri bir dal sağlansa bu insanlar da tekrar doğru yola dönebilir. Kimse kötü doğmaz.

Şiddetin hiçbir türlüsünü kabullenmeyin. Sesinizi çıkartın. 1 kişi yardım eli uzatırsa arkasından 10 kişi daha uzatır. İlk kişi siz olun varsın.

Dünyamıza, insanlara, canlılara yapılan kötülüklere ses çıkarın en önemlisi. Empati kurun, farklı olun ve kabullenmeyip sorgulayın her şeyi herkesi.

Editör: TE Bilisim