Adalet, eşitlik, özgürlük, insanlık hepsi gerçekle hakikatle dürüstlükle var olacak olan şeyler. Hiçbiri gerçeklik, hakikat, dürüstlük olmadan var olamıyor. Hepsinden önce hakikate, dürüstlüğe, gerçekliğe ihtiyacımız var.

Hakikatin en gerekli olduğu dönemlerdeyiz. Doğruluğun.

Hiç kimse her şeye sahip olamaz. Özellikle de yalanla, kandırmalarla. Bakın dünya ne halde. Devletler özel sektörlerden aldıkları vergilerle dönen çarklardır. Halk işledikçe, halk harcadıkça devlette kazanır; çark böyle.

Dürüst bir çark içinde ise, iş verenler vergi kaçırmasın diye kâğıt üstündeki miktarları “gerçekten” ödüyor çalışanına, hakkının emeğinin karşılığını veriyor, bunun yanında devlete de vergisini ödüyor doğru miktarla. Fakat ütopik bir dünya belki de bu dürüstlük. Burada yok. Sorsanız insanlar milyoner ama zirilyonlar zarardalar ve vergi ödemiyorlar. Daha az vergi ödesinler diye zarf içinde maaş veriyorlar. Farkında olmadıkları şey şu ki onlar eve 1 gün 1 milyon daha az götürünce bir şey kaybetmiş olmuyorlar fakat çarkın içindeki diğer herkes etkileniyor. Daha az asgari ücret, daha az emekçi hakkı, daha az düzgün yollar, daha az insan hakkı ve savunucusu. İşin en kötü kısmı ise her ne kadar çalışma bakanlıkları denetliyoruz dese de son mührü, son damgayı vuran da zarfta parasını alıyor ve çoğu şeyi göz ardı ediyor.

Aç gözlülük insanlığın sonunu getirecek. Son 1 senedir bunu yaşıyoruz. Dünya çapında yaşanan salgın nedeniyle kapanması gereken ülkeler ekonomik sebepler nedeniyle kapanmıyor ve para sağlıktan daha ağır basıyor terazide.

“Para hırsı atom bombasından çok daha fazla insanı öldürmüştür.” – Grev Palast

İşin trajikomik kısmı ise halen daha insan öldürüyor bu hırs.

Yalanın bir bedeli vardır, bugün evinize binlerce insanı aç bırakarak zengin bir şekilde gidiyorsunuz. Yalanınızın bedeli bu. İyi insanım diyerek kendinizi kandırmayın. Vergileri eksik ödeyerek, çalışanınızı ezip ve sömürerek, uçuk fiyatlarla halkı soyduktan sonra iş yerlerinizin girişine “bu iş yeri her yıl gelirinin 100 TL’sini X bağış kurumuna bağışlıyor” yazarak vicdanınızı rahatlatıyorsunuz fakat o miktar hiçbir şeye yetmiyor. Vicdanınızı da rahatlatmasın. Eğer girişe “kaçırdığımız vergilerin, eksik ödediğimiz maaşların miktarını bağışlıyoruz” yazarsanız vicdanınız rahat etsin. Yapmıyorsunuz. O paralarla, diğer ceplerinizi dolduracak başka yalan çarkları yaratıyorsunuz kendinize.

Tabii ki herkes değil bu, dürüstlükle çalışan ve çalıştıranlar da var iş yerlerini hak ediyorlar aldıklarını.

Demek istediğim hakikat ve doğruluk size yetsin. Ne emekçinizi ne de devletinizi kandırın. Yarın öbürgün her ikisine de muhtaç kalacaksınız ve şikâyet etmeye hakkınız olmayacak, yok çünkü. Örneğin KKTC’de pandemi döneminin ilk 6 ayı boyunca 4000’den fazla kişi işsiz kaldı, 100’den fazla iş yeri kapatıldı.

Bakın ne hale geldik. Sokağa çıkma yasağını bile geçirmekte zorlanıyoruz, sağlık için olan yasağı. Hırslarınız dünyayı ne hale getirdi. 2 milyondan fazla insan öldü son 1 senede koronavirüsünden dolayı. Vaka sayıları kapanamamaktan, bulaşlardan neredeyse 95 milyonu buldu.

Elinizdeki yetsin. Az’a tamağ edin. Devletler kurtaramıyor bizi, halkı, çalışanı, hükümeti hepsi soydu onları. Şimdik gerçek kahramanlar biz olmak zorundayız. Günü biz kurtarabiliriz. Bilinçli olarak, doğruyu yaparak, hakikatin yanında durarak.

Acı çekmiş ve çeken tek kişi değilsiniz.

Daha fazlasını isteyen tek kişi değilsiniz.

Korkmak istemeyen, güç isteyen tek kişi değilsiniz.

Yalnız olan ve olmuş olan tek kişi değilsiniz.

Korkan, güçsüz olan tek kişi siz değilsiniz.

Her şeyin farklı olduğu bir dünyayı hayal eden tek kişi değiliz.

Daha iyisini isteyen tek kişi değilsiniz.

Sevildiğinizi, sayıldığınızı, fark edildiğinizi dileyen tek kişi değilsiniz.

Herkes bu hakları hakkediyor. Herkes.

Bu günleri hep beraber atlatmak zorundayız. Daha fazlasını istemek yanlış değil, fakat başkalarının canına hayatına mal oluyorsa sizden insanlığınızı hakikatinizi alıyorsa bu davranışlar yanlıştır. Başkalarının acıları kayıpları üzerine bir yaşam kuramazsınız, kurmamalısınız.

Sıfırdan korkmayın, eşit şartlardan korkmayın. Hepimiz sıfırla geldik, sıfırla gideceğiz. Herkes doğdu, herkes ölecek. Eşit olmalıyız, yaşan şartlarımızda, fırsatlarımızda.

Editör: TE Bilisim