Yaşam

Hiçliğin Dili: Çok Konuşup Hiçbir Şey Söylemek

Sinan Araman, uzayıp giden sözlerin ardındaki boşluğu, “hiç” etrafında şekillenen yeni bir dil ve iletişim alışkanlığı üzerinden sorguluyor.

Abone Ol

Gündelik konuşmalardan televizyon tartışmalarına uzanan “hiç” dili, çağımızın çok konuşup hiçbir şey söylemeyen iletişim biçimini gözler önüne seriyor.

Sinan Araman, gündelik hayattan televizyon ekranlarına uzanan bir dil pratiğini sorguluyor: Uzayıp giden sözlerin, içi boşaltılmış cümlelerin ve “hiç” etrafında dönen yeni iletişim biçiminin felsefesini.

Hiçliğin felsefesi ya da sadece bir hiç!

Ne yapıyorsun? Hiç.
Ne anlatıyorsun? Hiç.
Nereye bakıyorsun? Hiç.
Ne sayıklıyorsun? Hiç!
Ne demek istedin? Hiç!
Bir şey mi dedin? Hiiç…
Ya sen? Hiiiç!..

Bu mahiyette, garipsemeden edemediğim pek çok diyaloğa tanık oluyorum. Bazen bir toplu taşımada, bazen bir kafede, bazen bir durakta… “Z kuşağının diyalog biçimi mi acaba?” diye düşünüyorum ama sanırım değil. Mevcut gramer ve dil bilgisi bu durumu anlamaya yetmiyor; buna rağmen insanlar anlaşıyorlar!

İletişim piyasasında yeni bir trend var sanki; moda yani. Tuhaf olan şu ki, artık bazen böyle cevaplar verdiğimde benim de pek çabuk anlaşıldığımı fark ediyorum. Kimseyi yormak istemediğimden ve bu trende ayak uydurmak için birçok soruya kestirmeden karşılık veriyorum.

Ama yine de anlamaya çalışıyorum: İnsanlar bir “hiç”i nasıl bu denli yoğun, bir dünya kelimeyle ve bu kadar farklı biçimde dile getirebiliyorlar?

Televizyonlar elbette bu iletişim türünün en renkli biçimleriyle başı çekiyor. Tartışma programları mesela… Sözcükleri sanki sakız gibi çiğniyorlar bir bir. Laf ebeleriyle doluyor bütün ekranlar: iletişim uzmanları, siyasetçiler ve akademiya! Saatlerce konuşuyorlar; oysa bir “hiç” deseler yetecek. Ne gereği var bunca lafın? Hem bir meselenin üstünü örtmek ya da geçiştirmek için ne diye kendilerini ve ekran başındakileri bu kadar yorsunlar?

Zira yıllardır ekranlarda tartışılan pek çok meselenin ne özüne inildiğini ne de çözülebildiğini görmüş değilim, çok şükür. Hatta sorunlar, olaylar, kavgalar ve suç oranları daha da artıyor. Kimi uzmanlar, sözcüklerin boca edilmesinin yarattığı sera etkisiyle ozon tabakasının bile daha fazla aşındığını söylüyor; benden söylemesi!

Velhasıl üstad, son zamanlarda pek çok konuda upuzun konuşuluyor. Çok konuşmak başka, bu denli boş konuşmak bambaşka bir yetenek olsa gerek. Ya da çağımızın bulaşıcı bir hastalığı! Kahvehanelerde, meyhanelerde, kafelerde ve daha pek çok yerde kocaman bir “hiç” dolaşıyor cümle cümle. Lakin nefesimizde ve dilimizde lime lime edilen bir alfabeye çok yazık oluyor, çok! Zira iletişim, içeriği kocaman bir hiç olan upuzun bir sözdizimine dönüşüyor.

İşte böyle üstad; iletişim bilimi ve halkla ilişkiler öylesine gelişmiş durumda ki, bir “hiç”in bu denli geniş kullanımı artık hiçbir cümleye, hatta cümle cihana sığmıyor.

Ne haber güzelim?
Hiç.
Ya senden?
Ne olsun… Hiiç!