Tanıdık bir sancıydı yokluğun. Yinede ilk kez acılanıyormuş gibi yüreğim ardından
Sevgiyle büyüttüğüm heyecanlarımı sıkıştırıp cebine, yorgun düştüğüm yolları bir kez daha arşınlayarak gittin benden!
Yalnızlığın kollarında seninle uyumak içindi acıtan yanlarımı ateşe atmak
Her seferinde daha uzağa düşüyordu küllerim, biliyorsun toplamak zaman alıyordu
O yüzden her üzüntü bizi bizden biraz daha koparıyordu sevgili!
Yalanların acımasız zindanında seni kaybedince onları bile özler oldum
Sevmek bu muydu?
Peki ya aşk, ne kadar yol almıştı bizden? Şıklarda doğru yanıt verilmemişti
Ondandır her seferinde yanlış yapışım
Nasılsa bir gün dönecektin gittiğin yerden
Belki de hiç gelmemiştin! Ondandır nereye gidiyorsun diye soramıyorum!
Yüzünü bile göremediğim sevgilinin hasretinde ölüyorum

Yokluğunda sürülüyor yüreğim yalnızlıklara
Ellerimi tutmadığın, tutamadığın için dargınım geceye!
Sana şiir yazamayacak kadar da yorgunum aslında
Satır aralarına sığmayacak kadar büyüyorsun içimde.
Sahile vurmayı beceremeyen gemiler yapıyorum kâğıttan, batıyorlar hayallerim gibi!
Nedense yazdığım hiçbir satır artık ulaşmıyor yüreğine
Yinede kendimi avutuyorum gelmeyeceğini bildiğim penceremde
Bu gece daha fazla sen-sizlik kaldırmıyor sevgili.
Yedekte biriktirdiğim düşlerinde damlıyor yatak ucumdan, parkeler kabaracak sabaha!
Beni bende yok etmenin bedeli misin sevgili?
Zira gittiğinden beri dilimde tuhaf bir yalnızlık tadı!
Üşüme diye giderken yanan yüreğimi de ceplerine dolduruyorum.
Ve bütün ayraçları kaldırıyorum satırlarımdan, hiçbir engel gözlerine değmeme engel olmamalı.
Kal benimle, hiç olmadığım kadar ihtiyacım var sevgine
Kan revanım sevgili, sallama sevdalara hiç kucak açmadım bilirsin
Demli çayımdan beter demlenmişim yüreğine; her dem huzur, her dem hüzün
Ört yalnızlığımın üstünü, üşümesin hayallerim
Var gücünle asıl sessizliğime, çığlığım kopsun
Sel olmuş yanaklarıma dokun, bedenindeki yangınlar sönsün!

Kaçıncı derin uykudasın bilmiyorum ama kaçıncı uykusuzluğumsun biliyorum
Zaman akmıyor sanki. Takvimler ücretini alamamış işçi gibi grevde
Küçücük çocukların masum düşlerini bile çalıyorum bu gece
O kadar yoğun ve biçare diliyorum ki seni kendime
Dizlerim titriyor, sana savunmasız yakalanmaktan korkuyorum.
Belki de tek çare yüreğinde mahpusluk!
Belki de hasret kalmak gökyüzüne
Sevdiğim bulutlar sırtlamış yağmuru geliyorlar. Bir el etsem boğulacağım yokluğunda.
Çek kurtar beni sevgili

Bilmediğim, tatmadığım yeni başlangıçlara armağanın olayım
Beni ver, seni al!
Hayır seni ver bende orda kalayım. Ne bileyim yap bir şeyler işte…
Ya da gözlerime bak,  al üzerimden bitmeyen sarhoşluğu!
Sana geldim, üzerimde mahcup çocuk tavırları, sevilmeye hazırlanmış bir yürek.
Saçlarıma koy elini, afacan bir çocuğu sever gibi sev.
Yeniden güvenmeyi öğret bana, yeniden emeklemeyi, hadi tut ellerimden
Işıltılı parklarda avut beni, koşmayı öğret bana.
Düştüğümde kanayan dizimi silmeyi, yeniden büyümeyi, yeniden sevmeyi öğret
Sarılıp ağlamayı hesapsızca, utanmadan
Belki de yalnız olmadığımı anlamaya ihtiyacım var bu gece
Çünkü göründüğü kadar güçlü değil satırlarım yoksan eğer
Varsan zaten geride kalanlar birer müsvette
Yine yağmalıyor cümlelerimi karışıklığım farkındayım, ilk kez üşüyorum sevgili

Gecenin hamallığını devretmemişken henüz, saatimin alarmı çalıyor ıssızlığıma inat,
Gece günle oynaşmadan, ay güneşe teslim olmadan, sil dilimdeki yalnızlık tadını ve gel

YÜREĞİNE NEFES OLABİLİR miyim bilmiyorum! Ama yüreğime nefes olmanı diliyorum…

Sana çok ihtiyacım var bu gece sevgili, belki yarın gece de, sonraki gece de

en iyisi sen gel bu gece ve bir daha gitme

GM

Editör: TE Bilisim