Eğitim-Sen, DİVES, SES, Tüm Bel-Sen, BTS, Tarım Orkam-Sen ve BES’in de aralarında bulunduğu sendikalar, TBMM’de Komisyona sundukları raporlarda on binlerce emekçinin keyfi biçimde görevden alındığını, adaletin ise yıllardır yerini bulmadığını vurguladı.
TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 8. toplantısında KESK ve bağlı sendikalar, KHK’larla ihraç edilen on binlerce kamu emekçisinin yaşadığı hukuksuzlukları ayrıntılı raporlarla sundu. Eğitim-Sen’den DİVES’e, SES’ten BES’e kadar pek çok sendika, üyelerinin keyfi ihraçlarla karşı karşıya bırakıldığını ve çözüm için acil yasal düzenleme gerektiğini vurguladı.
KESK ve Bağlı Sendikalardan KHK Kaynaklı Sorunlar ve Çözüm Talepleri: Komisyona Sunulan Kapsamlı Raporlar
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 11 Eylül 2025 tarihindeki 8. toplantısına davet edilen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve bağlı sendikalar, sundukları raporlarda Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yaşanan ihraçları ve bunların yol açtığı kapsamlı olumsuz durumları ana hatlarıyla ele aldı. Raporlar, KHK sürecini hukuki, sosyal, ekonomik ve psikolojik boyutlarıyla değerlendirerek, çözüm önerilerini Komisyon'un dikkatine sundu.
1. KHK'lar Süreci ve KESK'in Genel Değerlendirmesi
KESK, 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde çıkarılan KHK'ların, darbecilerle mücadele amacından saparak, savaşa karşı barışı savunan, çoğulcu demokrasiyi ve birlikte yaşamı destekleyen emekçileri hedef aldığını belirtiyor. Konfederasyon, bu süreci "klasik inkâr ve imha çizgisinin güncellenmesi" olarak tanımlamaktadır.
KHK'larla toplamda 125.612 kamu çalışanı görevinden ihraç edilmiş olup, bu ihraç edilenler arasında 4.259 KESK'e bağlı sendika üyesi bulunmaktadır. KESK ve bağlı sendikalar, üyelerinin barış talep ettikleri, parasız, bilimsel, nitelikli, laik ve anadilinde kamusal hizmet hakkını savundukları, hak, hukuk ve adalet istedikleri, sendikal hak ve özgürlükler için mücadele ettikleri, ekolojik yıkıma karşı çıktıkları, kadın cinayetlerine son verilmesini talep ettikleri ve emperyalist savaşlara ve işgallere karşı barışın sesi oldukları için KHK'larla ihraç edildiklerini vurgulamaktadır. Bu meşru taleplerin her seferinde farklı gerekçelerle suç konusu yapıldığı ifade edilmiştir.
2. Sendikaların KHK Kapsamında Yaşadığı İhraçlar ve Güncel Durum
KESK'e bağlı sendikalar, raporlarında KHK'larla ihraç edilen üye sayıları ve iade süreçlerine ilişkin detaylı bilgiler sunmuştur:
- Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen): OHAL sürecinde 11.400 üyelerinin açığa alındığını ve 1.634 eğitim emekçisi üyelerinin ihraç edildiğini bildirdi. Bu ihraç edilenlerden 828'i görevine iade edilmişken, 806 kişi hâlâ görevine iade edilmemiştir. Eğitim-Sen, ihraçların önemli bir kısmının tamamen hukuksuz ve keyfi gerekçelere dayandığını, yıllar geçmesine rağmen yaşanan olumsuzlukların giderilemediğini belirtmiştir.
- Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası (DİVES): Üyelerinin isimlerinin OHAL komisyonlarına verilerek haksız ve hukuksuzca ihraç edildiğini, dava dosyalarının siyasi baskılarla keyfi olarak uzatıldığını ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın iade kararlarını uygulamadığını, bu durumun yol açtığı sorunları vurgulamıştır.
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES): Toplam 796 üyesinin KHK'larla ihraç edildiğini, bunlardan 16'sının KHK'larla, 369'unun OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından, 90'ının ise mahkeme kararıyla görevlerine döndüğünü belirtti. Ancak 386 üyenin başvurusunun reddedildiği ve davalarının devam ettiği ifade edilmiştir.
- Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen): 1.543 yerel yönetim emekçisinin ihraç edildiğini, yaklaşık 400 üyenin göreve iade edilmesine rağmen yaklaşık 1.000 üyenin hâlâ iade edilmediğini rapor etmiştir. Tüm Bel-Sen raporunda, ihraç uygulamalarının sistematik bir adaletsizlik içerdiğini ve kamu emekçileri üzerinde derin olumsuz etkiler yarattığını açıkça gösterdiği belirtilmiştir.
- Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS): Üyeleri arasından dava açılan ve işten çıkarılanların bulunduğunu, bunların görevlerine başlatılması için düzenlemeler yapılmasını talep etmektedir.
- Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen): 2016 yılında 51 üyesinin ihraç edildiğini ve 18 üyesinin yargı süreçlerinin devam ettiğini ve hâlâ görevlerine iade edilmediğini bildirmiştir. Bu durumun yalnızca bireysel zorluk değil, aynı zamanda örgütlü emeğe, sendikal haklara ve demokratik yaşamın kendisine yönelik bir saldırı olduğu ifade edilmiştir.
- Büro Emekçileri Sendikası (BES): Genel Başkanı ve Şube Başkanları da dahil olmak üzere 451 üyesinin KHK'larla ihraç edildiğini belirtmiştir.
3. KHK'ların Yarattığı Hukuksuzluk ve Yaşam Hakkı İhlalleri
KESK ve bağlı sendikalar, KHK'ların temel hukuk ilkelerini ve insan haklarını ihlal ettiğini defalarca vurgulamıştır:
- Hukuki Süreç Eksiklikleri: Kamu emekçilerinin hakkında herhangi bir idari ya da adli soruşturma dahi yürütülmeden, yalnızca gece yarısı yayımlanan listelerle görevlerinden uzaklaştırıldığı belirtilmiştir. Aradan geçen dokuz yıla rağmen binlerce davanın sonuçlanmadığı ve yargının hukuki ilkeler yerine "kurum kanaatini" esas aldığı eleştirilmiştir.
- Evrensel Hukuk İhlalleri: SES raporunda, KHK'larla kanunun geriye yürümezliği, adalette eşitlik, suçun şahsiliği ve ölçülülük, kanunsuz suç ve ceza olmaz, masumiyet karinesi, özel ve aile hayatına saygı hakkı, adil yargılanma hakkı, toplanma ve gösteri hakkı, ifade özgürlüğü ve sendika hakkı gibi birçok evrensel hakkın ihlal edildiği belirtilmiştir. Adeta evrensel hukuk ve temel insan hakları bu dönemde ayaklar altına alınmıştır.
- Keyfi İhraç Gerekçeleri: Tüm Bel-Sen raporunda, ihraç gerekçelerinin somut ve hukuki delillerden yoksun, tamamen keyfi ve gayri hukuki olduğu örneklerle gösterilmiştir. Örneğin, 7 yaşındaki oğlunun dağda olduğu iddiasıyla ihraç edilen veya çocuğu olmamasına rağmen benzer gerekçelerle işten çıkarılan üyelerden bahsedilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atan Barış Akademisyenleri hakkındaki düşünce ve ifade özgürlüğü kararının dahi uygulanmadığı vurgulanmıştır.
4. KHK'ların Sosyal, Ekonomik ve Psikolojik Olumsuz Etkileri
KHK'ların sadece mesleki bir sorun olmaktan öte, derin toplumsal yaralar açtığı raporlarda öne çıkan başlıklar arasındadır:
- Sosyal Ölüme Terk Edilme: İhraç edilen eğitim emekçileri ve diğer kamu çalışanları, sadece işlerinden değil, sosyal yaşamdan, toplumsal aidiyetten ve yurttaşlık haklarından da dışlanmıştır. "Sosyal ölüme mahkûm edilerek yalnızlaştırılmışlardır".
- Ekonomik ve Mesleki Kayıplar: İhraç edilenler, özel sektörde dahi iş bulma imkanlarından mahrum bırakılmış; bankacılık işlemleri, pasaportları ve seyahat özgürlükleri kısıtlanmıştır. Gelir kaybı, yoksulluk ve işsizlik nedeniyle beslenme ve barınma koşullarının kötüleştiği belirtilmiştir.
- Sağlık ve Psikolojik Sorunlar: KHK'dan etkilenenler arasında psikolojik travmalar, depresyon, umutsuzluk ve intihar vakalarının arttığı, aile parçalanmalarının yaşandığı ifade edilmiştir. SES raporunda, KHK zulmü altında 9 yılda 1152 kişinin hayatını kaybettiği, bunların 130'unun intihar ettiği belirtilmiştir. Kalp krizi, kanser gibi hastalıklar veya iş kazaları nedeniyle yaşamını yitiren birçok KHK'dan etkilenen örneği verilmiştir.
- Hekim Göçü: OHAL sonrası TTB tarafından verilen iyi hal kağıdı sayısında ciddi bir artış yaşandığı, KHK ile ihraç kaygısının hekimlerin yurt dışına göç etmesinde önemli bir etken olduğu belirtilmiştir.
- Sosyal Tecrit ve Ayrımcılık: Yüzbinlerce aileye sosyal tecrit uygulandığı, güvenlik soruşturmaları nedeniyle yakınlarının dahi kamuda işe giremediği, çocukların okulda ayrımcılıkla karşılaştığı rapor edilmiştir.
5. KHK Kaynaklı Sorunların Giderilmesi İçin Talepler ve Çözüm Önerileri
KESK ve bağlı sendikalar, yaşanan olumsuzlukların giderilmesi ve toplumsal barışın sağlanması için somut talepler ve öneriler sunmuştur:
- Derhal İade ve Hakların Tazmini: KHK'larla ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin, haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmayanlar başta olmak üzere, özlük hakları ve kıdemleriyle birlikte derhal görevlerine iade edilmesi talep edilmiştir. İhraç süresince yaşanan maaş, kıdem, emeklilik ve sosyal hak kayıplarının geriye dönük olarak tazmin edilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.
- Vefat Edenlerin Hakları: İhraç konumundayken yaşamını yitiren emekçilerin ailelerinin maddi ve manevi kayıpları karşılanmalı ve yaşadıkları zorluklar telafi edilmelidir.
- Hakikat ve Adalet Komisyonu: OHAL dönemi uygulamalarıyla ortaya çıkan hak ihlallerini soruşturacak, bu durumların telafisi için çalışacak, sendika temsilcilerinin de yer aldığı bağımsız bir Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu kurulması önerilmiştir.
- Sendikal Hakların Güvence Altına Alınması: Sendikal faaliyetler nedeniyle açılan tüm disiplin soruşturmaları, cezalar ve ihraç gerekçelerinin iptal edilmesi; Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri (87 ve 98 No'lu) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uygun sendikal güvencelerin sağlanması talep edilmiştir. Sendikal faaliyetin suç değil, demokratik bir hak olduğu belirtilmiştir.
- Hukuki Düzenlemeler: "Terör" veya "güvenlik" kodlamalarının ihraç edilenlerin sicillerinden kaldırılması, siyasi partiler kanunu, milletvekili seçimi kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu gibi temel hak ve özgürlüklere ilişkin yasaların yeniden düzenlenmesi talep edilmiştir. Adil yargılanma hakkının yeniden tanınması istenmiştir.
- Demokratikleşme: KHK-OHAL rejiminden çıkmak için demokrasi ve barış mücadelesinin bir arada yürütülmesi, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiği belirtilmiştir. Demokrasiyi güçlendirerek barışı kalıcı kılmanın yolu, yaşanmış olumsuz durumların telafi edilmesidir.
6. KESK'in Barış ve Demokrasi Vizyonu
KESK, raporlarında Kürt meselesinin çözümünde KHK'larla yaratılan olumsuzlukların giderilmesinin elzem olduğunu vurgulamış, barışın sadece silahların susması değil, aynı zamanda hakikatle yüzleşme, toplumsal uzlaşı ve adaletin tesisi anlamına geldiğini belirtmiştir. Konfederasyon, Türkiye'nin çağdaş, laik, demokratik bir hukuk devleti haline gelmesi için üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduğunu ifade etmiştir. Bu sürecin toplumsal barışa ve demokrasiye en güçlü katkıyı sunması için samimiyetle yürütülmesi gerektiği vurgulanmıştır.