İstanbul Milletvekili Kezban KONUKÇU, Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Maden’inde siyanür ve sülfürik asit dağlarının çökmesi sonucu çok sayıda işçinin göçük altında kalması ile sonuçlanan facia hakkında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na soru önergesi verdi.

İstanbul Milletvekili Kezban KONUKÇU soru önergesinde şu ifadelere yerverdi.

Madencilik sektöründe en yüksek ölüm oranlarından birine sahip olup  ölümlü iş kazası oranlarında Avrupa’da lider konumda olan Türkiye’de, AKP hükümetlerinin 21 kere değiştirdiği ve bir kez daha değiştirmek için hazırlandığı maden yasası ve  sermayenin lehine düzenlenen ÇED raporları ile  halk sağlığı ve ekosistemin geleceği görmezden gelinirken emek sömürüsünün, iş kazaları ve iş cinayetlerinin önü açılmaktadır. Bilinçli bir şekilde sürdürülen bir politikanın sonucu olarak ise kamuoyundaki tüm itirazlara rağmen ülkenin dört bir yanında siyanür ile altın arayan şirketlere izinler verilmeye devam edilmekte ve felaketlerin yaşanmasına zemin hazırlanmaktadır.

Nitekim; Tunceli, Malatya ve Sivas’ın ortasında bulunan Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Çöpler Köyü’nde yıllardır bölgeyi zehirleyen, 2022 yılında siyanürlü solüsyonu etrafa saçılan ve ikinci “Çernobil” olarak adlandırılan Anagold Madenciliğe, Anayasa Mahkemesi’nin tespitleri, bölge halkı çevre dernekleri, meslek kuruluşları, siyasetçiler ve gazetecilerin itirazlarına rağmen 3 kat kapasite artışı yapmasına onay verilmiş, üstüne üstlük vergi borcu silinmiştir. Maden işletmesinin Fırat Nehri'ne 300 metre civarında uzaklıkta olmasına, zehirli siyanürün suya karışması ve toprak kayması tehlikesi bulunmasına dair hazırlanan raporlara rağmen bu iddiaların incelenmemesi, denetimlerin gerektiği şekilde yapılmaması, yapılan suç duyurularının takipsizlikle sonuçlandırılması sonucu Çöpler Altın Madeninde de aynı felaketin yaşanmasına göz yumulmuştur.  

500 işçinin Anagold Madencilikte 960 işçinin ise Anagold Madenciliğin taşeronu olan Çiftay’da çalıştığı tahmin edilen Çöpler Altın Madeni İşletmesinde 13.02.2024 tarihinde yığın liçi (heap leach) sahasına yığılmış malzemenin duyarsızlık sonucunda siyanür ve sülfürik asit dağlarının çökmesi ile meydana gelen kütle hareketi sonucunda büyük bir felaket yaşanmış ve madende 9 emekçinin göçük altında kaldığı/kayıp olduğu resmî açıklamalarda ifade edilmiştir.  Ancak TMMOB Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odasınca, açıklamaların resmi rakam ile uyuşmadığı, göçük altında kalan madencilerin resmi rakamın beş katı olduğu yönünde bir bilginin kendilerine bildirildiği yönünde açıklamaları kamuoyu ile paylaşılmıştır.   

Öte yandan, Altın Madeni şirketi 10 evaporator vasıtasıyla 66 milyon ton siyanürü buharlaştırarak atmosfere vermeye ve tüm Türkiye’yi zehirlemeye devam eden şirket yetkilileri hiçbir şekilde hesap vermez ve haklarında gerekli adli işlemler yapılmaz iken bunları duyuran ve yaşanacak felaketi öngörüp uyardığı için işinden atılan Sedat Cezayirlioğlu gözaltına alınmıştır.

Yaşanılan facia tartışmasız ekokırım olup doğaya, tüm canlılara ve insanlığa karşı kasıtlı olarak işlenmiş bir suçtur ve suça ortak olan tüm kamu görevlileri ve şirket yetkilileri hakkında soruşturma açılmalı ve yurt dışına çıkış yasağı getirilmelidir.

Bu bağlamda;

 

1-      Meslek örgütleri ve bölgede ailelerle yapılan görüşmelerde yer alan iddialar doğrultusunda göçük altında kalan ve kayıp olan emekçi sayısı kaçtır?

2-      Siyanürlü saha yüzünden göçük altında kalan işçilerin kurtarılmalarına yönelik gerekli teçhizat ve donanım sağlanmakta mıdır?

3-      Arama kurtarma çalışmalarında yer alan  görevli ekibin  gerekli tedbir alınmadan çalıştırıldığına yönelik iddialar doğru mudur?

4-      Bölgede gerekli tedbirler alınmış ve ortamda iyi bir drenaj sağlanmış mıdır?

5-      Yaşanan akmanın ardından siyanürün suya karışıp karışmadığına yönelik bir çalışma yapılmış mıdır? Yapılmış ise siyanürün suya karışması etkisi ne kadar süreceği belirlenmiş midir? Somut olarak elinizde nasıl bir veri bulunmaktadır?

6-      Sabırlı Deresi üzerindeki menfezleri kapatmak zehirli atığın Fırat Nehri’ne ulaşmasını engelleyecek midir?

7-      Bu süreçte buharlaşarak havaya karışan hidrojen siyanürün, ölümlere ve bölge halkının sağlığını yitirmesine yol açması önlenebilecek midir?  

8-      Söz konusu işletmenin bir nevi kaçak bir nükleer tesis olduğu da belirtilen bilimsel raporlarda işletmenin ÇED raporunda yer alan önlemleri almadığı konusunda herhangi bir denetleme yapılmış mıdır? Yapıldı ise denetim raporuna yansıyan değerlendirmeler neler olmuştur?

9-      Bakanlığınız müfettişlerince yasaların çiğnenmesine göz yuman, görevini yapmayıp ihmaller yaşanmasına neden olan, çevre karşıtı yatırım ve plan kararlarına onay veren, asli sorumluluklarını yerine getirmeyerek yaşanan faciaya sebep olan sorumlulara yönelik herhangi bir idari ve adli soruşturma başlatılmış mıdır?

10-  Facianın yaşanmasına sebep olan işletme yöneticilerinin belirlenmesi ve yargılanması amacıyla herhangi bir girişimde bulunulmuş mudur? Ülkede bulunan yabancı işletme sahibi ve yöneticilerinin yurt dışına çıkışları yasaklanmış mıdır?

11-  Felaketin yaşandığı altın madenini işleten Anagold şirketinin, 2016 yılında; bölge halkının şikayet, itiraz ve dava açma haklarını kullanmamaları için maddi vaadlerde bulunduğu bir protokol hazırladığı iddiaları araştırılmış mıdır?

12-  Yaşanan facianın halk sağlığı üzerinde yaratacağı olumsuz etkilere yönelik olarak bölgede yapılmış herhangi bir çalışma bulunmakta mıdır?

13-  Bölgede yapılmış herhangi bir kanser taraması var mıdır?

14-  Siyanürle altın aramanın insan sağlığı ve doğaya verdiği zararlarla ilgili çok sayıda açıklamalar yapıldığı halde bu açıklamaların hiçbirine itibar edilmemesinin gerekçesi nedir?

15-  Bilim insanlarının, meslek odaları uzmanlarının Keban Barajı, Fırat Nehri, Munzur ve Fırat Havzasının siyanürlü topraktan ve bunun suya karışmasından etkilendiği ve bunun Basra Körfezi’ne kadar ulaşma olasılığının oldukça yüksek olduğuna yönelik yapmış oldukları açıklamalar doğrultusunda Bakanlığınızca alınan önlemler nelerdir? Alınacak önlemler bu durumu ne kadar engelleyebilecektir?

16-  Aktif fay hattı üzerinde bulunan bölgede olası bir deprem durumunda siyanürün doğaya karışacağına ilişkin bilimsel raporlara rağmen işletmenin faaliyetlerine izin verilmesinin gerekçesi nedir?

17-  Bakanlığınızca birçok felaketin yaşanmasına neden olan bilim dışı birçok ÇED raporunun hayata geçmesine fırsat tanıyan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yönetmeliklerin düzenlenmesi ve bu işlemin bağımsız kuruluşlarca yapılmasına yönelik olarak herhangi bir çalışma yapması düşünülmekte midir?

18-  Gelişigüzel ruhsat verilmiş olan maden ocaklarının ilgili meslek odaları ve bağımsız uzman birimleri tarafından denetlenmeleri, usulsüz olanların derhal kapatılmasına yönelik ilgili kurumlarla görüşülerek bir düzenleme yapılması düşünülmekte midir?

19-  2019 yılında geliştirilen yeni proje ile sülfürik asit ve siyanürün birlikte kullanıldığı ve bu projede kullanılan 40 kimyasaldan 23 tanesinin doğrudan kanserojen olduğu, yıl boyunca bir milyon 720 bin ton zehirli, yakıcı, dağlayıcı ve boğucu kimyasal madde kullanılmasının bölge insanlarının ve o bölgede yaşayan bütün canlıların yaşamına yönelik bir tehdit olduğu bakanlığınızca bilinmemekte midir? Bilinmekte ise işletmenin kapasitesinin arttırılarak halen faaliyetine devam etmesine izin verilmesinin gerekçesi nedir?

20-  İşletmenin halk sağlığına, habitata, kültürel geçmişe verdiği zararlar ve yaşam savunucularının, çeşitli STK ve odaların hukuki başvuruları ve suç duyuruları göz önüne alındığında Bakanlığınızca işletmenin kapatılması, atık baraj gölünde biriken binlerce ton tehlikeli atığın, liç yığınlarının, pasa dağlarının bilimsel yöntemlerle zararsız hale getirilmesinin en kısa zamanda sağlanması yönünde herhangi bir girişim olacak mıdır?

 

 

 

Editör: Haber Merkezi