DEM Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, Şişli Belediyesi’nde kayyım yönetimi tarafından yürütülen uygulamalara ilişkin ciddi iddiaları TBMM gündemine taşıdı. Konukçu, kayyım rejiminin belediye emekçilerine yönelik toplu işten çıkarmalar, maaş gecikmeleri, mesai ve ikramiye ödemelerinin yapılmaması, toplu iş sözleşmelerinin uygulanmaması gibi uygulamalarını gündeme getirdi.
Konukçu, özellikle 13 Kasım’da “personel fazlalığı” gerekçesiyle üç işçinin, 17 Kasım’da ise Taşyapı rant projesine karşı mahalle toplantısına katıldıkları veya mesai saatleri dışında siyasi etkinliklere katıldıkları gerekçesiyle altı işçinin işten çıkarıldığına dikkat çekti. İşçiler, işyeri önünde gerçekleştirdikleri eylemler sırasında fotoğraflarının asılması ve “yasaklı” ilan edilmelerini antidemokratik bir uygulama olarak nitelendiriyor.
DEM Parti milletvekili, kayyım yönetiminin uygulamalarını sorgulayan 11 maddelik kapsamlı bir soru önergesi ile Bakanlığa başvurdu. Önergede işten çıkarmaların gerekçeleri, yeni alımların kriterleri, işçilerin anayasal ve sendikal haklarının ihlali, kayyım yönetiminin rant odaklı projelere boyun eğip eğmediği ve ILO sözleşmelerine uyum gibi konular detaylı olarak soruldu.
Konukçu, belediye emekçilerinin ekonomik ve sosyal olarak çökertilmeye çalışıldığını vurgulayarak, kayyım yönetiminin hukuksuz kararlarının derhal iptal edilmesini ve işten çıkarılan tüm işçilerin görevlerine iade edilmesini talep etti.
1- Şişli Belediyesi’nde kayyım yönetimince kaç işçinin iş akdi feshedilmiştir? Bu işçilerin fesih gerekçeleri nelerdir? Fesihlerin gerekçeleri, işçilerin kendilerine ve ilgili kurumlara (İşkur, sendika vb.) usulüne uygun olarak bildirilmiş midir?
2- Personel fazlalığı gerekçesi ile işten çıkarılan işçilerin yerine yeni alımlar yapılmış mıdır? Yapıldıysa bu alımlar hangi kriterlerle gerçekleştirilmiştir?
3- İşten çıkarılan işçilerden 3’ünün yalnızca hak gasplarına karşı dava açtıkları, şehir plancılarının mahalle toplantısına katıldıkları diğer işçilerin ise mesai saatleri dışında bir siyasi etkinliğine katıldıkları için işten çıkarıldığı iddiaları doğru mudur? Doğruysa, kendi hukuki haklarını kullanan işçilere yönelik bu cezalandırıcı tutumun yasal dayanağı nedir? Bu işçilerin Anayasa’nın 51. maddesiyle güvence altına alınan sendikal haklarını ve özel hayat özgürlüğünü ihlal eden bu kararları kim vermiştir?
4- Kayyım yönetimine karşı işçilik alacaklarını talep etmek veya diğer hukuki hakları için dava açmak gerekçeleri ile kayyımın emekçiyi işten atması yargı ve hukuk düşmanlığı değil midir?
5- Kamusal fayda ve kentsel planlama ilkeleri doğrultusunda görevini yapan, kentine sahip çıkan bu liyakatli personelin işten çıkarılması, kayyum yönetiminin rant odaklı, halk karşıtı projelere boyun eğme talimatı mıdır?
6- Şişli Belediyesi’nde yaşanan bu tür işten çıkarmalar ve uygulamalar, Türkiye’nin taraf olduğu ILO sözleşmeleriyle (örneğin 87 ve 98 sayılı sözleşmeler) uyumlu mudur?
7- Aynı belediyede mesai saatleri içinde iktidar partisi etkinliklerine katılan personel olup olmadığı araştırılmış mıdır?
8- İşten çıkarmaların yanı sıra, kayyum yönetimi tarafından daha önceki dönemlerde uygulamaya konulan ve sendikalı işçilerin temel hakkı olan Cumartesi ve Pazar günleri hafta tatili uygulamasının kaldırılması, servis imkanlarının kısıtlanması ve maaş/ikramiye ödemelerindeki sistematik gecikmelerin gerekçesi nedir?
9- Bakanlığınız, Şişli Belediyesi’nde işçilerin siyasi görüşleri ve sendikal hakları gerekçe gösterilerek işten çıkarılmasını onaylamakta mıdır? Onaylamamakta ise Bakanlığınızca bu işçilerin maruz kaldığı muhtemel hak ihlalleri çerçevesinde bir inceleme başlatılmış mıdır?
10- İşten çıkarılan tüm işçilerin, özellikle dava açan, rant projesine itiraz eden ve siyasi bir partinin etkinliğine katılan işçiler derhal işlerine iade edilecek midir? Bakanlık, kayyımın bu hukuksuz kararlarını iptal etmek için herhangi bir işlem başlatacak mıdır?
11- Bu uygulamalarla, belediye emekçileri ekonomik ve sosyal olarak çökertilmeye mi çalışılmaktadır? Belediyeler kar etmek için değil, halka hizmet ve emekçinin hakkını sağlamak için vardır; bu bilinç kayyum yönetiminde neden ortadan kalkmıştır?