Dicle Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı'nda Yardımcı Doçent olarak görev yapan Demet Arslan 2017 yılında KHK ile ihraç edildi. Daha önce de 28 Şubat'ın mağdurlarından olan Dr Arslan ''Tam her şey bitti derken yani toplum bizi başörtümüzle kabul etmişken, işimizi başörtümüzle yapabilirken ve insanlar bize saygı duyuyor duygusu tam oturmuştu ki 15 Temmuz süreciyle beraber 28 Şubat'tan daha kötü bir pozisyona düşürüldük.''

Hem 28 Şubat'ın antidemokratik uygulamalarına maruz kalan hem de günümüzde yaşanan OHAL KHKları mağduru Doktor Demet Arslan HabereGüven'de Berna Kavaklı'nın konuğu oldu.

DARBE GİRİŞİMİNİN YILDÖNÜMÜNDEKİ KHK İLE EŞİM VE BEN İHRAÇ EDİLDİK

Konuşmasına 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra yaşadıklarını anlatarak başlayan Dr Arslan, daha önce üniversitelerinde rektör yardımcısı olarak çalışan akademisyenin gözaltı yaşadığını, bu süreçte 400 kişilik bir liste hazırlayıp emniyet mensuplarına bu kişilerin 'FETÖ'cü olduğu iddiasında bulunduğunu, emniyet mensuplarının buna istinaden listedeki kişilere soruşturma, gözaltı ya da tutuklama tedbiri uyguladıklarını söyledi. Kendi isimlerinin de bu şekilde listeye girdiğini belirten Dr Arslan ''Darbeden 6 ay sonra evimiz, iş yerimiz ve arabamız aranarak hakkımızda soruşturma açıldığı söylendi. Soruşturma açıldığına dair yazı kurumumuza da gönderilmiş, Dekanlık bu konuyla ilgili bilgi almak için bizden savunma istedi. Bizler de olayla ilgili emniyet tarafından hiçbir bilgi verilmediğini ve herhangi bir şey bilmediğimizi ifade ettik. Aradan 2-3 ay geçtikten sonra terör örgütü ile bağlantınız var mı diyerek ikinci bir savunma yazısı istendi. İkinci soruşturmadan sonra biz de iyiden iyiye ihraç olacağımızı düşünmeye başladık ve çok geçmeden darbe girişiminin yıldönümünde eşim ve ben işlerimizden ihraç edildik'' dedi.

HALA NEDEN İHRAÇ EDİLDİĞİMİZİ BİLMİYORUZ

Resmi Gazete'deki listede isimlerini görerek ihraç olduklarını öğrendiklerini, aylar sonra savcının karşısına çıktıklarını, savcının da herhangi bir kovuşturmaya, soruşturmaya gerek görmeyerek takipsizlik verdiğini söyleyen Dr Arslan ''İhraç gerekçemizi hem kurumumuza hem de emniyete sorduğumuz halde bize herhangi bir bilgi verilmedi. Neden ihraç edildiğimizi hala bilmiyoruz'' dedi.

SONUNDA YAKALANDIM

28 Şubat döneminde öğrenci olduğunu ifade eden Arslan ''Bu süreçte bizlere idare tarafından başörtülü olarak derslere giremeyeceğimiz, kampüse alınmayacağımız söylendi. Çok zor bir süreçti. Tıp fakültesi hastanesinde staj yaptığımdan dolayı şanslıydım. Kendimi muayeneye gelen bir vatandaş gibi gizlemek zorunda kaldım. Bir müddet bu böyle devam etti ama sonunda yakalandım. Dahiliye stajındayken idareden bir grup ekip geldi ve olay yerinde staja başörtülü olarak devam ettiğimi tespit ettiler. Bunun üzerine uzaklaştırma cezası aldım. Bununla beraber devam ettiğim stajdan devamsızlıktan dolayı kaldım. Daha sonra bu dersimi İstanbul'da Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir hastanede tamamladım ve mezun oldum'' söyledi.

28 ŞUBAT DEYİNCE

''28 Şubat kısa bir dönem değildi, uzun bir süreçti malesef. Kaçak göçek derslere girme ve okulu bitirme çabamın haricinde ben 28 Şubat deyince hep Elele Eylemleri'ni hatırlarım. Hatta bir gün nöbet çıkışı bu uygulamaları protesto etmek için sokakta bir sürü elele tutuşmuş insanın olduğunu gördüm. Şiddet içermeyen bir eylem olmasına karşın polis protestocuları kovalıyordu, tartaklıyordu ve gözaltına alıyordu. Çok etkilendim, çok yadırgadım. Kimseye zarar vermiyorlardı, bağırmıyorlardı bu insanlar. Sadece sessizce elele tutuşup bu antidemokratik uygulamaları protesto ediyorlardı. Benim için çok acı bir manzaraydı.'’

TAM HER ŞEY BİTTİ DERKEN

Dr Arslan yıllar süren 28 Şubat döneminde bu uygulamalara maruz kalmış başörtülü insanların birçoğunun bilinçaltına yerleşen düşüncenin 'her an her şey olabilir' şeklinde tetikte yaşadıklarını, resmi bir kuruma hizmet alan vatandaş olarak gitse görevlinin gelip başörtüsünden dolayı kendisini uyaracağı endişesiyle yaşadıklarını ve bu düşüncenin yıllar boyu devam ettiğinin altını çizdi. Konuşmasına ''Tam her şey bitti derken yani toplum bizi başörtümüzle kabul etmişken, işimizi başörtümüzle yapabilirken ve insanlar bize saygı duyuyor duygusu tam oturmuştu ki 15 Temmuz süreciyle beraber 28 Şubat'tan daha kötü bir pozisyona düşürüldük'' diye ekledi.

TERÖRİST GÖMLEĞİNİ ÜZERİMDEN SIYIRIP ATAMIYORUM

28 Şubat ve 15 Temmuz mağduriyeti yaşayan Dr Arslan iki dönemi mukayese ettiğinde ''28 Şubat döneminde belli başlı kişiler tarafından dışlanıyorduk. Okulun idarecileri, askerler belki resmi erkan vb. Bu kişilere görünmediğimiz takdirde bir sıkıntı olmuyordu. Halk bu mağduriyeti görüyordu ve bizleri teselli ediyorlardı. Ama şimdi nerde olursam olayım terörist etiketiyle yaşıyorum. KHKlıyım, KHKlı ne demek, terörist demek. Kimse ne yaptın da sen ihraç edildin demiyor. Daha önce başımı açsam okuyabiliyordum, kimsenin benimle bir sorunu yoktu. Ama şimdi terörist gömleğini üzerimden sıyırıp atamıyorum. Sıradan bir vatandaş bile yeri geliyor bana ve benim gibilere terörist diyor'' ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLARIMIN BU ETİKETLE YAŞAMASINI İSTEMİYORUM

Ülkeden demokrasi ve özgürlükler adına umudu olmadığı için çocukları adına da endişeleri olduğunu, nihayetinde onların KHKlı anne babanın çocukları olduğundan dolayı gelecekte istedikleri işlerde çalışamayacaklarını, istedikleri yaşamı sürdüremeyeceklerini düşündüğünü belirten Dr Arslan, yurtdışına gitmek istediklerini, düşüncelerinden, yaşayış tarzlarından dolayı etiketlenmeyerek özgürce yaşayabilecekleri bir ortamda çocuklarını büyütmek istediklerini söyledi.

Editör: TE Bilisim