Bazen insanları anlamakta zorlandığımızı düşünürüz, aslında çok basitler.

Karakterini tanıdığınız birini hangi sınıflandırmaya koyacağınızı bilirseniz işler daha da kolaylaşıyor.

Mesela;

  • İyi insan
  • Kötü insan
  • Tehlikeli insan
  • Aciz insan
  • Cahil insan
  • Tembel insan
  • Kurnaz insan
  • Hiç tanışılmaması gereken insan…

Liste uzayıp gider öyle değil mi? Aslında tek bir insan türü vardır. Davranışlar karşısında karakterini ortaya koyan insan. Ve siz o gün anlarsanız onun iyi mi kötü mü olduğunu! Kurnaz mı yoksa cahile mi yatıyor. Belki de çok fazla tehlikeli. Çünkü herkes maskeli, çünkü herkes içinde biraz şeytanlık, biraz iyilik, biraz sevgi, biraz hoşgörü ya da canilik taşır. Yıllarca tanıdığınız kişinin içinden bir canavar çıkıyorsa ‘seni tanımamışım’ denir mesela. Aslında o ‘seni tanımamışım’ mevzusu değil. Çıkarlarınız ilk kez çakıştığı için gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır, hepsi bu! Yoksa aslında tüm insanlar iyi ve aslında tüm insanlar kötü.  Senin nerede durduğunla alakalı değil de o senin hangi yönünü hedef aldığıyla alakalı.

İşte tamda burada zorlaşıyor insanları anlamak. Tam da bam teli denen şey işte burası.

Çıkarlarınız çatışsa da karşıdaki insanla, o yine aynı insan! Düne kadar alkışlayıp takdir ettiğin, hatta sevdiğin biri sırf “hayır” dedi diye alaşağı etmek hangi insanlığa yakışır ki? Dürüst davranmak güzel olan değil mi? Biri sizi ret edince şunu anlamalı insan. “benimle oynamıyor, beni oyalamıyor, içi neyse dışında da aynı süreci gösteriyor” ama insanlar ne yapıyor, hayır’ı alıp balon gibi şişirip kulağının dibinde patlatıyor. Psikiyatrist Viktor Franki muazzam bir tespitinde şöyle diyor “İnsanı en çok yaralayan şey fiziksel acı değil, haksızlığın, mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır.”  Adam tespit etmiş üstüne ne yazsam boş aslında. Karaktersiz insanlarla dolu bir dünyada şerefli bir insana denk gelmek öyle kolay olmasa gerek. Ama toplum içinde yaşamak bizi istemeden insanlarla bir arada olmamızı mecbur kılıyor. Lakin “susadı diye zehir içmemeli” bir insan. Kötülerden çok var, mesele iyi kalabilmekte.

Kalabiliyor musunuz?

Kimseyi kontrol edemezsiniz, dürüstlük, sadakat içten gelen bir olgu.

O yüzden size iyi gelen insanlara saklayın gülüşünüzü sizi tüketene değil.

O yüzden bazı insanları kendinizden uzağa

Bazı insanları aranızdan su sızmayacak kadar yakınınıza

Bazılarını da az ötede oynasın diye kendi haline bırakacaksınız

Kim bilir belkide mutluluğun anahtarı budur.

GM

Editör: TE Bilisim