Akademisyen olmak bende sonradan ilgi uyandıran bir istekti. Çok defa yeniden düşünmeme ve kendime “acaba vaz mı geçsem?” diye sormama sebep olan bir istek. Çünkü yaşadığım konfederasyonda böylesi zorlu şeylerin üstesinden gelmek, çabadan daha fazlasını gerektiriyordu.

Altı saat aralıksız çalışmıştım. Yorucu bir çalışma olmuştu. Çalışmalarımı kaydettikten sonra sandalyemden kalkıp doğruca mutfağa gittim. Latteciyi çalıştırdım. Latte beni kendime getiren yegâne içecekti. Oradan oturma odasına geçtim ve görüntüleyiciyi açtım. Makina latteyi hazırlayana kadar haberleri izlemeyi düşünmüştüm. Son günlerde tezimi bitirmek için oldukça yoğun çalışmıştım ve bu da beni gündemden uzaklaştırmıştı. Acaba bültenlerde yine Ay kolonisi hakkında haberler mi vardı? Son günlerde haber bültenlerinde, sohbet ve diğer tartışma programlarında, üzerine konuşulan tek konu buydu: Ay kolonisinde atmosfer düzenleme deneyleri.

Öykü- Ay Işığı Gözlerimi Aldı - Bölüm 1

Küçük yaşlardan beri teknolojiye meraklı olmuşumdur. Yeni geliştirilen teknolojiler, çağdaş yaşamı daha da ileriye taşımak için kullanılıyordu ya da bize öyle söyleniyordu. Görüntüleyicide her yeni gün yeni teknolojiler ve bunların ürünü olan cihazlar tanıtılıyordu. Daha 3. sınıftayken mikrobiyoloji dersimizde bu cihazlardan biriyle tanışmıştım. Adı mikroskoptu ve ben bu aletin daha görür görmez hayranı olmuştum. Babama göre ise kurbanı… Bu tanışmayla mikrobiyoloji kariyerim de başlamış oldu.

Mikrobiyoloji, mikroskobik düzeydeki canlıları incelemeyi sağlayan bir bilim dalıdır. Nasıl ki bizim toplumumuzda hayat değişerek, gelişerek devam ediyorsa mikroskobik düzeydeki hayat da gelişerek devam ediyordu. Benim hedefim mikrobiyoloji alanında başarılı olmak hatta ün yapmaktı. Ve bunun için insan hayatından çok bu ufaklıkların hayatını gözlemlemeliydim. Sadece mikroskopla izlemekten bahsetmiyorum. Meslektaşlarımın buluşlarından, tezlerinden, fikirlerinden de haberdar olmaktan bahsediyorum. Bu yüzden bu alandaki gelişmeleri bilmem gerekiyordu. Bu gibi sebeplerden ötürü özellikle son dönemde tez çalışmalarım uzun, yorucu ve gündemden bihaber geçiyordu.

Bunları düşünürken görüntüleyici açıldı. Tek tek kanalları dolaştım. Neredeyse bütün kanallarda haber bültenleri vardı. Saatime baktım. Akşamın sekiziydi. Bu saatte görüntüleyicilerde genelde haber bültenlerinin olması gayet doğaldı. Bu, dedemin çocukluğundan beri var olan geleneklerden sadece bir tanesiydi. 2064 yılındayız; dedemin çocukluk yıllarını arkamızda bırakalı neredeyse 50 sene olmuş. Olacak şey değildi, aynı saate denk düşen haber bülteni yayınlama alışkanlığı kıyamete kadar gidebilirdi.

Editör: TE Bilisim