“Kızını dövmeyen dizini döver.” Derler ya hani. Aslında o kızı bir de başkası döver unutmayın. Hiçbir kız çocuğunun ya da hiçbir çocuğun gururunu kırarak ona ağır cezalar vererek ona akıl vermezsiniz sadece içindeki öfkeyi doldurursunuz bunu unutmayın.

Şiddet ile insanlara hak vermiyor, ders hiç verilmiyor.

Şiddet, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, “fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması” durumu olarak tanımlanmaktadır.

Çocukluğunda şiddet gören ileride yine şiddete başvurur. Yani şiddet şiddeti doğurur. Şiddetin sadece fizikseli değil psikolojik olanı da insan hayatında çok önemli yaralara sebep olabilir. Aşağılanmak, dışlamak, yargılanmak, küçük düşürülmek, baskı görmek, sevgi görmemek, takdir almamak, tehdit edilmek hep yaralara sebep oluyor insan hayatında.

Şiddet yüzyıllardır egemen olmak için başvurulan bir yöntemdir. Ülkeler arası savaşlar, evdeki şiddet, psikolojik şiddet hep karşı taraftakileri ezme ve onlara egemen olma yöntemi olarak kullanılmıştır. Bu çok yanlış bir yöntemdir. Kimse kimseye sahip değildir, kimse kimsenin tapulu malı değildir, özellikle de kadın.

Şiddeti en çok yaşayan gruplar: çocuklar, kadınlar ve yaşlılardır. Fakat şiddet sadece bunlarla kısıtlı kalmamaktadır. Şiddet yaşayan grupların bazılarını aşağıda listelenmiştir:

  • Kadına yönelik şiddet
  • Çocuğa yönelik şiddet
  • Yaşlıya yönelik şiddet
  • Akranlara yönelik şiddet
  • Kardeşler arası şiddet
  • Flört şiddeti
  • Engelliye yönelik şiddet
  • LGBTQ+’a yönelik şiddet
  • Mülteci şiddeti
  • İş arkadaşlarına ya da çalışanlarına yönelik şiddet

Bahsedilen şiddet sadece fiziksel değil aynı zamanda; cinsel, duygusal, ekonomik, siber, psikolojik olarak da uygulanmaktadır.

Şiddet daha çocuk yaşta öğrenildiğinden burada önemli olan unsur şiddete karşı dur diyebilmek, şiddetin yanlış oluşu farkındalığını edinmek, kaynağını bulmak ve bunu nasıl engelleyebileceğimizi yani zinciri nasıl kıracağımızı bulmak çok önemlidir.

Özellikle 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nü bu sıralar geçirdiğimiz dönemde bir daha şiddetin ne kadar yanlış bir şey olduğunu, sadece kadına değil hiçbir canlıya, çocuk, hayvan dahil, uygulanmaması gerektiğini hatırlayalım.

Kadınları siyasetten, politikadan, söz hakları olmasından, hayatlarının olmasından, özgürce giyinmelerinden, özgürce gezmelerinden alı koyan her türlü eylem git gide artıyor. Farkındalık arttıkça sanki kadınlardan korkar oldular, bir sonraki nesillerden korkar oldular. Her ikisi üstünde de yaptırım ve baskı uygulamak arttı. Değişimi değil sabit fikirliliği savunarak var olan sistemin devam etmesi için egemenlik kurmaya özen gösteriliyor.

Şiddetin her türlüsüne dur deyin, sesinizi çıkartın, kimsenin ezilmesine izin vermeyin. Her canlının yaşamak için hakkı oluğunu sık sık kendinize hatırlatın. Her canlının yaşamak hakkı olduğu gibi seçmek ve kendi duygu ve düşüncelerini savunmak belirtmekte hakkıdır. Bunlar birer insan hakkıdır.

Unutmayın, siz bugün bir insanı ezdiğinizde yanınızda duran ya da bunu seyreden bir çocuk bunu kafasında “normalleştirmiş” olabilir ve siz kırılması zor bir zincir yaratmış olabilirsiniz. Şiddeti normalleştirmeyelim aksine gördüğümüz yerde sesimizi çıkartalım.

Daha özgür, şiddetsiz günlere..

Editör: TE Bilisim