"Çocuklarımızın, bebeklerimizin, kadınlarımızın, yaşlılarımızın, desteğe ihtiyaç duyan bütün gruplarımızın kurtuluşu, yaşama dahil edilmesi, insan hakları çerçevesinde eşit ve adil bir yaşama ulaşması, haklarının korunması, topluma katılımın sağlanması ancak profesyonel iş ve işlemlerle mümkün olacaktır."

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Adana Şube Başkanı Kıymet Korkmaz Tarafından Yapılan Açıklamada;Bebeği terk eden bir kadının; toplumsal vicdanı, etik ve kadın hakları, yoksulluk boyutunu tartışmak olayın başka bir boyutu olmakla beraber; terk edilen bebeğe yaklaşım modeli, sosyal hizmetin mesleki müdahale ve uygulamalarından uzak, kültürel-içgüdüsel bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmıştır” denildi.

Korkmaz açıklamasına şu şekilde devam etti;

Gün geçmiyor ki çocuğa karşı işlenen şiddet, ihmal ve istismarla ilgili bir gündem oluşmasın. Sosyal Hizmet Uzmanları olarak insani ve mesleki görev ve sorumluluklarımızın bilinciyle çocukları, kadınları, yaşlıları ötekileştirilen kim varsa onları ve haklarını korumak; sosyal sistem ve sosyal politikalar içinde, sosyal devlet anlayışını benimseyerek söylenemeyenleri söylemek, yanlış uygulama ve tutumları belirtmekle kendimizi sorumlu tutuyoruz.

Mesleki bakış açısı içinde yaklaşımlarımızı belirtmek, yanlış tutum ve davranışları sesli olarak dile getirmekten korkmuyoruz.

Şiddetin ve kötü muamelenin şekli ne olursa olsun, içinde bulunulan toplumun iç ve dış dinamikleriyle ilişkili olduğu inkar edilemez bir gerçekliktir.

Son günlerde ardı ardına yaşanan çocuk ihmal ve   istismarlarından sadece biri olan; bir annenin bebeğini gözlerden uzak bir yere terk etmesi toplumsal vicdanımızı rahatsız etmesinin yanı sıra mesleki olarak da bizi oldukça derinden etkilemiştir.

Yaşanan olay sadece bir bebeğin terk edilmesi ve ardından yaşam savaşı veriyor olması olarak ele alınmamalıdır.

Bu olay yoksulluk, kadın çaresizliği, çocuk hakları, yaşam hakkı, korunma hakkı, koruyucu önleyici hizmetlerde yaşanan aksaklıkların yanı sıra olaya müdahale şekli bakımından birçok eleştiriye konu olmuştur.

Bebeğin yaşam mücadelesi vermesiyle bir ker daha gündeme gelen olay çocuk hakları temelinde mesleki disiplin ve sosyal hizmetlerin profesyonel uygulamaları ve kamusal sorumluluklarının ihmalini gündeme taşımıştır.

Sosyal hizmetleri yüzyıllar öncesi bir bakış açısıyla ele alarak, acıma hayırseverlik, sadaka kültürü algısından kurtarmadıkça profesyonel gelişmeden söz edemeyiz. 

Yaşanan son olay özelinde bakacak olursak tam bir acıma kültürünün devrede olduğu, bebeğe ilk müdahalede gerçekleşen emzirmeden tutun da, görüntülerin sosyal medyada paylaşımı, ihmalin üstünü örterek popülize etme yaklaşımı, anneyi canileştirerek, olaydan kahraman çıkarma ve olayı kahramanlaştırma davranışları sosyal hizmetin profesyonel kaynaklarından uzak, ilkel bir yaklaşım modeli olup; sorunların çözümüne hiçbir katkı sunmayan tavırlar bütünü olarak belirmiştir.

Bebeği terk eden bir kadının; toplumsal vicdanı, etik ve kadın hakları, yoksulluk boyutunu tartışmak olayın başka bir boyutu olmakla beraber; terk edilen bebeğe yaklaşım modeli, sosyal hizmetin mesleki müdahale ve uygulamalarından uzak, kültürel-içgüdüsel bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmıştır.

Bu sebepledir ki sosyal hizmetlerin acıma ve sadaka kültüründen uzak mesleki disiplin, uygulama, etik ve bilimsel ilkeler kapsamında ele alınması gerekliliğinin idari sorumlulara hatırlatılması gerekliliği oluşmuştur.

Çocuklarımızın, bebeklerimizin, kadınlarımızın, yaşlılarımızın, desteğe ihtiyaç duyan bütün gruplarımızın kurtuluşu, yaşama dahil edilmesi, insan hakları çerçevesinde eşit ve adil bir yaşama ulaşması, haklarının korunması, topluma katılımın sağlanması ancak profesyonel iş ve işlemlerle mümkün olacaktır.

Çağdaş, demokratik, bilimsel ve adil bir toplum böyle oluşur ve korunur.

Bizler bu ilkelerin uygulanmasından sorumlu SOSYAL HİZMET UZMANLARI olarak olaydan duyduğumuz üzüntüyü ve müdahale şeklinden duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmekle yükümlüyüz.

Editör: TE Bilisim