Yaşar Kemal ağıtlara destanlara sevdalıdır. Daha çocuk yaşta Toros Dağları'nın köylerinde köy köy dolaşarak yaşlı kadın ve erkekler den Karacaoğlan ve Dadaloğlu koşuklarını derler, öğrenir, ağıtlar toplar yetinmez bu ağıtları sözlü olarak kadınlara söyler adı 'Deli Kemal'e çıkar.

Baba evine gelen dengbejlerden de başka bir kültürün destanlarını dinler, dili, söylemi çocuk yaşta gelişir. Yazarken dilini söylemeni çocuk yaşta edindiği bu destansı alışkanlığı bırakmaz, üslubunu değiştirmez romanlarını bu sevgi bağıyla yazar. Yaşar Kemal'i daha iyi anlamak, kavramak ve tanımak için Arif KESKİNER'in '' Binbir Renk Binbir Çiçek'' anı- belgesel kitabını mutlaka okumak gerek, hem de birkaç kez. Tıpkı Arif Dino 'un Yaşar Kemal' beş adet Don Kişot kitabı verdiği gibi. Yine ''Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor.'' Söyleşisi'' kitabını da ''Alain BOSGUET ''

Yaşar Kemal'in çocukluğundan ilk gençlik yıllar dahil çektiği acılar, açlık ,hapishane kendisine yapılan işkenceleri bilmek gerekir. Bu kahrolası yaşamda Yaşar Kemal umudunu hiç yitirmez sevgi ile bağlıdır doğaya ve insanlara, umutla bakar geleceğe. Yaşar Kemal'in Evrensel bir yazar konumuna gelmesini sağlayan Adana'daki değerli edebiyat ve sanatçı dostları da vardır. Arif Dino, Abidin Dino, Güzin Din, Orhan Kemal bunlar Yaşar Kemal'in Kemal Sadık Gökçeli kişiliğini zenginleştiren değerlerdir. Özellikle Arif Dino ve güzel Güzin Dino' nun çok emeği vardır, Yaşar Kemal de.

Yaşar Kemal'i 28 Şubat 2015 yılında kaybettik. Ama kendisi edebiyat dünyasına kazandırdığı kitaplarıyla yüzyıllarca yaşayacak; çok beğendiği Cervantes/ Çehov/ Stendhal/ Balzac/ Orhan Kemal/ Nazım Hikmet ve Yılmaz Güney gibi. Yaşar Kemal sloganlaştırılmış birkaç cümle gölgesinde bırakılmayacak kadar yerli ve evrenseldir.'' Kaynağımı Çukurova halkının konuştuğu dilden'' aldığını,''… '' eski destancıların soyundan olduğunu''… ''dengbejleri çok dinlediğini'' söyler. Konuştuğu gibi yazar. Yazarın romanlarının gücü satır aralarında saklıdır, mesajlarını satır aralarında ahenkli bir şekilde işler.

Örneğin İnce Memed'in Dörtlü serisinde mecbur bırakılıp Abdi Ağa'yı öldürme ile başlayan serüveni Soylu bir eşkıyaya dönüşür. Yaşar Kemal İnce Memed'İ haksızlıklara karşı koyma ve öldürme noktasına getirmeye büyük çaba harcar. Her bir kitabının cildi gerekçesini hazırlamaya ayırmıştır. Zorunludur öldürmeye ''soylu eşkıya'' çünkü köylülerin umududur, kurtarıcısıdır. Yine ağlarla o dönemin önde gelen bürokratları, güvenlik güçleri ve milletvekili Arif Saim Bey ittifakına karşı köylüleri koruyandır.

Yaşar Kemal yaşlı kadın ve erkeklere çok saygılıdır İnce Memed'' de Hürü ana, Kamer ana, Halil Dayı, koca Osman bunlara örnektir. Gençlere sevgisini ve geleceğe umudunu yirmi bir yaşındaki İnce Memed kişiliğinde gösterir ''İnce Memed yirmi bir yaşında eşkıya yaptım bende yirmi beş yaşındaydım '' yazdığımda der. Gençlere güven ve umudu öldürmeğe mecbur soylu genç eşkıya kişiliğinde toplar. Akçasaz ''ın ağaları eserlerinde Demirciler Çarşısı Cinayeti romanında soylu Derviş Bey'de önce korku yaratır korkudan terletir ama sonunda korkuyu yenmesini de öğretir, düşmanı Akyollu Mustafa Bey'i öldürmek için cesaretini toplar ve O'nu adamlarıyla birlikte öldürür. Yeni yetme soysuz sonradan görme ağalarla bürokrasi işbirliği yapar, Akçasaz bataklığından toprak parçalarını alıp da zenginleşmenin yolunu açar. 1950 yılları ağlarını ve tarımda traktörün girmesiyle eski yarıcı sistemin çöküşünü verir. Yetinmez dört kuşak düşman '' sanayileşme ile yenileşme ve dönüşüme kapı aralar.

Binboğalar efsanesinde Demirciler ocağında yetişmiş Haydar ustayı modern Don Kişot, yani 20 yüzyılın Don Kişot'u olarak resimler. Binboğalar Efsanesinde Karaçulluk oymağının Çukurova'ya gelip yerleşmesini acı trajik destansı bir dil ve üslupla yazar. Oymağın nasıl eridiğini,'' kışın çukurda kışlak, yazın Aladağ'da yazlık'' için Türkmenlerin mücadelesini tarihi bilgi Işığında verir. Horasan'dan Harran'a; oradan Çukurova'ya yerleşme mücadelesinin tükenmişliğin acı sonunu yazar. Demirci Ocağı ustası Haydar Usta'' kışın çukurda otlak, yaz Aladağ'da yerleşmek '' için 20. yüzyılda Kılıç yapar İsmet İnönü'ye problemi çözsün diye götürür. Kısaca 20. Yüz yıllın şövalyesidir, Demirci Haydar Usta.

Yer Demir Gök Bakır üçlemesinde yokluk ve yoksulluk zorunlu olarak Taşbaşoğlu'nu evliy yapar, açlık ve kıtlık da ermiş yapılan Mehmet Taşbaşoğlu son cildinde bolluk olup
köylü bol pamuk topladığında Adil Ağa'nın borcunu rahat ödeme imkânına kavuşunca Taşbaşoğlu'nu ermiş olmaktan çıkartır. Bu toplumsal gerçekçi yönüyle köylü kuyrukçuluğu yapmaz köylüyü nesnel gerçeğiyle tanımlar.

Teneke romanında Kaymakamın çeltik ağlarına karşı mücadelesi vardır. Yaşar Kemal bu Romanların tamamında kadınlar hep mücadele içindedir. Teneke romanında Zeyno ana, İnce Memed' de annesi öldürüldükten sonra Hürü Ana Vay Vaylı köyünden Kamer Ana.

Prof. Dr. Alemdar Yalçın Cumhuriyet Dönemi Çağdaş Türk romanı( 1946 2017) incelemesinde ki sözünü hatırlamak da yarar görürüm: ''Yaşar Kemal'in romanı üniversitelerimizin sosyoloji, sosyal antropoloji ekonomi, kamu yönetimi gibi birçok alanlarında ders kitabı olarak okutulmalıdır''. Evet kısaca Yaşar Kemal'i bu satırlar anlatmaya yetmez kısada olsa sanatını yazmaya çalıştım

Kemal Sadık Gökçeli isminden istifa edip Yaşar Kemal olduğu durumu yaşadığı sürece utanma kabul eder. Öğretmeni Yaşar Kemal isminde ünlü bir yazar var tanıyor musun dediğinde tanımadığını, Kadirli'de Foçalı bir genç delikanlının suçsuz yere kendisinden dolayı jandarmadan dayak ve işkence gördüğünü; Yaşar Kemal olarak yaşamaya devam etmek olduğunu. Ama başka çarem yoktu der çünkü Kemal Sadık Gökçeli olarak işe girip çalışamazdım. En az 40 iş değiştirdim. Polis ve jandarma sürekli peşindedir. ''Patos işçiliğinden bile çıkarıldım'' der. Bu ismi de kendisine Abidin Dino verir.

Yaşar Kemal ile Orhan Kemal'e karşı karşıya getirme gibi bir eğilim ve algı vardır. Oysa Yaşar Kemal'in Orhan Kemal'e büyük saygı duyar. '' En rahat Orhan Kemal'i anlatabilirim der''. Yaşar Kemal yazdıklarını 40'lı yıllarda Orhan Kemal'e okur, Orhan Kemal sabırla dinler, ,dinledikten sonra hiç sesini çıkarmaz alır onu Adana garına götürür, orada sıcaktan açlıktan, yoksulluktan perişan insanlar vardır ve onları kendisin gösterir :''Beni şöyle tepeden tırnağa süzdü, gözleri bir süre yırtık Ayakkabılarım üstünde durdu, keskin bir bıçak gibi sert:'' Allah aşkına söyle delikanlı, Sen kimden yanasın?'' diye sordu. “ Binbir Renk Binbir Çiçek/Arif KESKİNER

Orhan işsizdi bende işsizdim Adana ve Kadirli bizi barındırmadı. Bizde sözleştik İstanbul'da buluştuk. Zaten her iki üstadın İstanbul macerasını edebiyat dostları bilir.

Yaşar Kemal ve Orhan Kemal'ler eserleriyle yüzyıllarca yaşayacaklar

Editör: TE Bilisim