Metaverse, Marc Zuckerberg ve Tarih

“Yeni olan hiçbir şey yoktur, sadece tarih okumamışsınızdır.”

Metaverse, gerçeğe yakın sanal dünya, insanların dijital avatarlarla temsil edildiği paylaşılan bir sanal alan. Sanal dünya, içindeki toplumun karar ve eylemlerine bağlı şekilde sürekli olarak büyür ve gelişir. İnsanlar tamamen sanal olarak (yani sanal gerçeklikle) Metaverse'e girebilecek veya artırılmış ve karma gerçeklik yardımıyla fiziksel alanlarında onun bölümleriyle etkileşime girebilecekler.

Arazi, binalar, avatarlar ve hatta isimlerin alınıp satılabildiği, genellikle kripto para birimi kullanılarak paylaşılan sanal dünyaları ifade eder. Bu ortamlarda insanlar arkadaşlarıyla dolaşabilir, binaları ziyaret edebilir, mal ve hizmet satın alabilir ve etkinliklere katılabilir.

İmajı zedelenen Marc Zuckerberg Facebook’un adını Meta olarak değiştirdi.

IV. Sanayi Devriminde kendisine biçtiği rol ise ‘Dijital Çağ’ın rehberi olmak. Bu rehber, insanlığa yeni bir dünya vaat ediyor. Zuckerberg, Matrix’in kurgusal karakteri Neo’nun gerçek yaşamdaki iz düşümü mü, yoksa cebimize göz diken hırslı bir multi milyarder mi?    

Zuckerberg; “İnsanları yeni yollarla bir araya getiren şeyler inşa ettik.

Kapalı platformlar altında yaşamaktan çok şey öğrendik. Ve şimdi öğrendiğimiz her şeyi alıp bir sonraki bölümü oluşturmaya yardımcı olmanın zamanı geldi.” diyor. Bunları söylüyor, ama zaten on yıllardır insanlar dijital bir dünyada oyunlar üzerinden para kazanmıyor mu? Yıllık maaşları milyon dolarlar ile ifade edilen E-Sporcular zaten yok mu?

App Annie verilerine göre; 2021'in ilk çeyreğinde dünyanın her yerinde mobil oyunlar için harcanan toplam para, haftalık 1,7 milyar dolara ulaştı. ABD ve Almanya, mobil oyun harcamalarında yıldan yıla artış açısından Batı Avrupa ve Kuzey Amerika pazarlarının lideri oldu. Türkiye ve Suudi Arabistan, Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik bölgesi hariç dünyanın geri kalanında mobil oyunlara en çok harcama yapan ülkeler konumunda.

Yoksa ben, yeni çağ’ın getirdiği değişime gözlerini kapayan bir maziperest miyim?

Tarihe bakıldığında ‘oyun ve eğlencenin’ kadim çağlardan beri insanoğlunun en gözde etkinliği olduğu en yalın hakikat.

Yaklaşık 5000 yıl önce kurulan ve günümüzde Siirt’in yakınlarında bulunan Başurhöyük kazı çalışmalarında 49 tane küçük boyalı ve işlenmiş taş bulunmuştur. Bu taşlar ilk kutu oyununun parçalarını oluşturmaktadır. Bunlar milattan önce 3100 ile 2900 yılları arasına tarihleniyor. Benzer parçalar Suriye ve Irak bölgelerinde yapılan çalışmalarda da bulunmuştur.

Antik Mısır döneminde kutu oyunları firavunlar arasında oldukça gözde hale gelmişti. En sevilen oyunsa senet isimli oyundu. Bu oyuna dair buluntular Mısır’daki ilk hanedanlık dönemine ve ondan da önceki dönemlere ait kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Senet oyununun aynı zamanda Mısır’daki mezarda görseli bulunmaktadır. Yeni krallık dönemine gelindiğinde senet, kişinin ölüm sonrası seyahatiyle ilgili fikir veren bir oyun haline gelmişti.

Antik Mısır’da kader kavramına inanılış oldukça fazlaydı. Senet oyunu için şans faktörünün de etkili olması bu inanılışı daha da güçlendiriyordu. Senet oyununda başarılı olan kişilerin Ra, Thoth ve bazen de Osiris tanrıları tarafından korunduğuna inanılırdı. Ölüm sonrasında zorlu bir yolculuğa çıkacak kişilere yardımcı olması için senet oyunu kişilerin mezarına koyulabilirdi.

Kutu oyunları üst sınıflar arasında şöhretini kısa sürede artırınca, işçi sınıfının da bundan uzak kalması beklenemezdi. Kısa süre içerisinde işçi sınıfı oyunu kendilerinin oynayacağı şekle uyarlamış ve bunu da inanışlarına bağlamışlardır. Bu şekilde dini inanca bağlanan oyunlardan birisi Mehen'dir.

Mehen oyununun kuralları ve nasıl oynanacağıyla ilgili bilgiler henüz bulunamamıştır, bu sebeple Mehen'in hangi tanrıya adandığı bilinmemektedir. Oyunun ortaya çıkışından bir süre sonra Mehen ve adandığı tanrı birbirine bağlanmıştır. Mehen basit bir vakit geçirme oyununun dışına çıkmış ve tanrılarla iletişimde önemli bir yere sahip olduğuna inanılmaya başlanmıştır. Mehen ile ilgili herhangi bir kural bulunamamış olsa da, benzer bir arap oyunu olan sırtlan, bazı benzer özelliklere sahipti. Bu sebeple mehen oyununun, sırtlan oyununun bölgesel uyarlaması olduğu düşünülmektedir.

Kadim çağların Senet, Mehen ya da Sırtlan’ı günümüzün Metaverse’si olmasın! Metaverse’nin hayatımıza nasıl bir anlam katacağını bilemiyorum. Ancak, eskiden de bir oyunu önce asiller, üst sınıflar oynamaya başlıyor, günümüzde de bu ayrıcalık tabii ki, varsılların.

Editör: TE Bilisim