Siyaset

Yeşil Sol Partiden Acil Uyarı: Yağma, Savaş ve Otoriterliğe Karşı Harekete Geçin!

YSP, Silahlanma ve Ekolojik Yağmanın Hızlandığını Belirtti; Barış İçin Müzakere, Demokrasi İçin Mücadele Vurgusu Yaptı.

Abone Ol

Yeşil Sol Parti (YSP) Parti Meclisi (PM), 20-21 Eylül 2025 tarihlerinde gerçekleştirdiği toplantının sonuç metnini kamuoyuyla paylaştı. Metin, şiddetlenen paylaşım savaşları, küresel otoriterleşme eğilimleri ve aşırı sağın yükselişi karşısında Türkiye ve dünya halkları için yoksulluk, eşitsizlik ve katliamdan başka bir şey vaat edilmediği tespitinde bulunuyor. PM, uluslararası sermayenin kâr hırsının yaşam alanlarının talanını hızlandırdığına dikkat çekiyor.

PARTİ MECLİSİ TOPLANTISI SONUÇ METNİ (20-21 Eylül 2025)

Silahlanma ve savaşlar yükselirken ekolojik yağma da hız kazanıyor!

Şiddetlenen paylaşım savaşının yanı sıra dünya genelinde devam eden otoriterleşme eğilimleri ve buna paralel olarak gözlenmekte olan aşırı sağın yükselişi, Türkiye ve dünya halkları için yoksulluk, eşitsizlik, adaletsizlik, ayrımcılık, nefret, işgal ve katliamdan başka bir şey vadetmiyor.

Uluslararası sermayenin dizginlenemeyen kâr hırsı yaşam alanlarının da talanını hızlandırıyor. Küresel ölçekte olduğu gibi ülke içinde de ekolojik talan hız kesmeden devam ediyor.

Türkiye’de 2025 yılında parlamentodan geçirilen yasalarla, sermaye için yeni sömürgecilik faaliyetlerinin yasal altyapısı daha da güçlendirilmek isteniyor. Bir yandan kırlarda tarım arazileri maden sahalarına dönüştürülüp, su varlıkları kirletilirken buna paralel olarak kırsal alanlardaki küçük üreticiler hızla mülksüzleştiriliyor. Öte yandan kentsel bölgelerde gıda fiyatları yükselmekte, enerji yoksulluğu yaygınlaşmakta, kırdan göç eden güvencesiz çalışanlar kent yoksullarıyla aynı güvencesizlik havuzuna itilmekte ve tüm bunların kaçınılmaz sonucu olarak bir insan hakları krizi ortaya çıkmaktadır. Tüm bu gerilimleri perdelemek için sermaye tarafından “yeşil büyüme” söylemi kullanılmakta; ekolojik sınırların farkında olunmasına rağmen büyüme hedefleri sürdürülebilirlik maskesiyle meşrulaştırılmaktadır.

Yeşil Sol Parti, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hız kazanmış olan ekolojik yağmanın ve yaşam alanları işgalinin, kapitalizmin insanı, emeği ve doğayı sömürmede sınır tanımaz açlığının ve vahşiliğinin bir sonucu olarak gerçekleştiği tespitinden hareketle bu talan saldırılarının ancak antikapitalist perspektfile yürütülecek ekolojik mücadeleyle durdurulabileceğini bir kez daha vurgulamaktadır.

Parti Meclisimiz bu anlayışla, doğayı metalaştıran sermayenin yaşam alanlarına karşı artırdığı saldırılar karşısında antikapitalist ekolojik mücadeleyi yükseltmek amacıyla Yeşil Sol Ekoloji Meclisi’nin kurulmasını onaylamıştır.

Çatışma çözüm süreci ve muhalefete yönelik baskılar

2024 Ekim’inden bu yana devam eden çatışma çözüm sürecinde silahların susması, çatışmaların durması ve PKK’nin kendini feshederek silah bırakması karşısında ülkenin demokratikleşmesine yönelik iktidara/devlete düşen somut adımlar bugüne kadar atılmamış, barışın toplumsallaşması yönünde kayda değer bir ilerleme kaydedilmemiştir.

Kürt sorunu ve diğer tüm toplumsal sorunların Parlamento zemininde tartışılıp, bu zeminde çözüm önerileri geliştirilmesi hiç kuşkusuz kayda değer bir adım ve olumlu bir durumdur. Ancak TBMM’de çalışmalarına devam eden ‘Komisyon’un toplumsal sorunlarımıza bakış açısında kapsayıcı şekilde hareket etmediği, sorunları bir bütün ve sistematik şekilde ele almaktan uzak durduğu dikkat çekmektedir.

Kürt sorunun çözümüne yönelik olasılıkların Parlamento zemininde tartışılıyor olmasını güçlü bir şekilde desteklemekle birlikte toplumun diğer bütün mağdur kesimlerinin çözüm bekleyen köklü sorunlarının ‘Komisyon’da yeterince karşılık bulmadığına ilişkin gözlenen tutumu ise sürecin kapsayıcılığını engelleyen bir durum olarak görmekteyiz.

Bugün Türkiye’de emekçilerin, emeklilerin, doğa ve yaşam savunucularının, başta Aleviler olmak üzere farklı inanç gruplarının, sol-sosyalist toplum kesimlerinin, adalet konusunda mağduriyetleri devam eden KHK’lıların, kadınların, LGBT+’ların sorunlarının ‘Komisyon’ gündeminde hak ettiği şekilde yer bulamaması sürecin toplumsal barışa doğru evrilmesinin önündeki en büyük engellerdir.

Öte yandan toplumsal desteğini ve meşruiyetini kaybetmiş olan iktidar bloku, tüm devlet kurumlarını, kontrol ettiği tüm bürokratik ve yargısal aygıtları kullanarak siyasal muhalefeti etkisiz hale getirmek üzere atmış olduğu adımlara yenilerini eklemektedir. Araçsallaştırılan yargı kullanılarak art arda gerçekleştirilen iktidar darbeleri barış fikrinin toplumsallaşmasına değil, toplumsal gerginliği ve çatışmayı artıran sonuçlara yol açmaktadır.

İktidar, yakın geçmişe kadar kayyım atamaları, hukuksuz yargılamalar, haksız gözaltı ve tutuklamalar yoluyla HDP/DEM Parti üzerinde yoğunlaştırdığı baskıyı bugün CHP’ye yöneltmekte ve Türkiye’nin siyaset sahnesinde tek aktör olarak varlığını sürdürmeyi hedeflemektedir.

Toplumsal ve siyasal muhalefete karşı gerçekleştirilen bu darbeci hamleleri boşa çıkarmak için en geniş demokrasi cephesini oluşturmak ve tüm demokratik muhalefet güçleriyle birlikte demokrasi mücadelesini büyütmek, otoriter iktidarın hamlelerini boşa çıkarmanın en etkili yolu olacaktır.

Öte yandan iktidar bloku, çatışma çözüm sürecinin atmosferini sermaye için yeni bir nüfuz alanı açmak için kullanmakta; güvenlikçi mantığın yerini bu kez “kalkınmacı” söylemler almaktadır. Kürt illerinde yapılan enerji ve maden yatırımları, istihdam ve bölgesel kalkınma vaatleriyle sunulsa da, gerçekte mülksüzleşme, zorunlu göç ve güvencesiz işçileşme anlamına gelmektedir. Bu durum, barışın halkların eşitliği ve özgürlüğü temelinde değil, sermayenin sömürüsünü derinleştirmek üzere inşa edilmesi riskini doğurmaktadır.

İktidar blokunun süreci araçsallaştırmasını engellemeyi, otoriter iktidara karşı demokratikleşme mücadelesini yükseltmeyi, barışın toplumsallaşması için oluşan uygun zeminin gerektirdiği doğru adımları atmayı Yeşil Sol Parti’nin ve tüm demokrasi güçlerinin bu dönemdeki öncelikli görevleri olarak görüyoruz.

İsrail’in Filistin’e yönelik soykırımına karşı çare halkların dayanışmasıdır

İsrail, tüm dünyanın gözleri önünde Filistin’e karşı soykırım uygulamakta başta Gazze olmak üzere Filistin halkının kentlerini yakıp yıkmakta, Filistinlilerden boşalttığı yerleri yerleşimciler aracılığıyla işgal etmek istemektedir. Arap devletleri ve batılı egemen güçler başta olmak üzere Dünya kamuoyunun bu konudaki sessizliği veya etkisizliği İsrail’in soykırımcı uygulamalarını devam ettirmek üzere Siyonist rejime cesaret vermektedir.

Türkiye’deki iktidarın İsrail karşıtı sözleri hamasetten öteye bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü çeşitli yollar kullanılarak İsrail ile ilişkilerin tüm hızıyla sürdüğü herkesçe bilinmektedir. İsrail ile tüm ilişkilerin net ve ikna edici şekilde kesilmesi gerektiğine ilişkin çağrımızı bir kez daha tekrarlıyoruz.

İsrail saldırıları karşısında bugün, Filistin halkının yanında olmak, insani ve vicdani bir sorumluluktur. İsrail’in tüm saldırganlığına ve tehditlerine karşın bu insani ve vicdani sorumluluğun gereğini yerine getirmek üzere yola çıkmış olan Sumud Filosu, dünya halklarının Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve Filistinlilere uygulanan ablukayı kırmak üzere tarihsel bir sorumluluğu yerine getirmektedir. Türkiye ve dünya halklarını Sumud Filosu ile dayanışmaya davet ediyoruz.

Yeşil Sol Parti olarak halkların eşitliğinden ve özgürlüğünden yana olun tüm güçleri, İsrail’in gerçekleştirdiği soykırıma karşı Filistin halkının yanında durmak ve Sumud Filosu’nu desteklemek için 5 Ekim pazar günü İstanbul'da Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi önünden başlayacak yürüyüşe katılmaya davet ediyoruz.

İçerde ve dışarıda bir ‘Uluslararası Barış Hareketi’ne ihtiyaç var!

Başta bölgemiz olmak üzere şiddetlenen çatışmalar, yarattığı yıkımın yanı sıra dünyayı bir silah pazarına dönüştürmekte, gün geçtikçe büyüyen silahlanma dalgasıyla hem yeryüzünün her köşesinde kan ve gözyaşı akmaya devam etmekte, hem de tüm bu kanlı sürecin finansmanı emekçilerden, yoksullardan ve genel olarak halklardan çalınanlarla sağlanmaktadır. Bu durum, silahlanmaya ve savaşlara karşı halklardan yana bir karşı koyuşu zorunlu kılmakta, bir ‘Uluslararası Barış Hareketi’ne olan ihtiyacı kaçınılmaz hale getirmektedir.

Yeşil Sol Parti, sermayenin saldırılarına, çatışmalara ve şiddetlenen savaşlara karşı ülke içinde ve uluslararası ölçekte ‘Uluslararası Barış Hareketi’ni bu dönemin acil ihtiyaçlarından biri olarak görmekte, bu yönde atılacak her adımı tereddütsüz şekilde destekleyeceğinin altını çizmektedir.

‘Sol Odak’ ve ‘Demokrasi Koalisyonu’

Bugün baskıcı uygulamalarını giderek artıran otoriter rejimin saldırıları ancak toplumsal ve siyasal muhalefetin örgütlü mücadelesi ile durdurulabilir.

Toplumsal muhalefet dinamiklerini harekete geçirmek; eşitlikçi, özgürlükçü ve ekolojik bir hayatı kurmak için eskinin veya bugünün örgütsel yapılarıyla sonuç almak mümkün görünmemektedir. Bunun için hem sol-sosyalist hareketin kendini yenilemesine hem de bugünkü baskı rejiminin saldırıları karşısında geniş bir mücadele cephesi kurulmasına ihtiyaç vardır.

Yeşil Sol Parti iki acil ihtiyacı bugün bir kez daha vurgulamaktadır:

Bunlardan ilki, politik ve örgütsel hedefi olan, içinde solun yenilenmesi amacını da barındıran, çokluk temelinde örgütlenmiş, orta ve uzun vadedeki hedeflerini programatik şekilde belirlemiş olan politik bir muhalefet odağı ya da hareketi olarak bir ‘Sol Odak’ inşasıdır.

İkincisi de bugünün siyasal ihtiyaçları üzerinden toplumsal muhalefeti bir ara getirmek, baskıcı otoriter rejimi geriletmek, iktidar blokunu durdurmak ve geniş toplumsal kesimlerin taleplerini görünür kılıp savunmak amacıyla çeşitli siyasal ve toplumsal parti, örgüt, sendika, meslek kuruluşu vb gibi yapılar arasında kurulan; uzun vadeli amaçlar yerine kısa dönemli hedeflere odaklanan bir toplumsal mücadele cephesi olan ‘Demokrasi Koalisyonu’nın oluşturulmasıdır.

Yeşil Sol Parti, sol-sosyalist hareketin orta ve uzun vadedeki ihtiyacı olan bir ‘Sol Odak’ inşa edilmesi ve otoriter rejimin saldırılarını durdurmak amacıyla ‘Demokrasi Koalisyonu’ kurulması konusunda tüm demokrasi güçlerini, sol ve sosyalist yapıları inisiyatif almaya ve bu süreci birlikte örgütlemeye davet etmektedir.

Barış için müzakere, demokrasi için mücadele!

Dünyanın, bölgenin ve Türkiye’nin büyük bir alt üst oluş süreci içine girdiği böylesi bir dönemde barışın gerçekleştirilmesi, sorunların demokratik ve barışçı siyaset yoluyla çözülmesi Yeşil Sol Parti olarak ilkesel tutumumuzdur. Siyasetin üzerinden silahların gölgesinin kalkmasına yönelik her adım, güçlü bir şekilde desteklenmeyi ve bu yöndeki her tutum cesaretlendirilmeyi hak etmektedir.

Ancak barış, sadece silahların susması ve çatışmaların sona ermesi demek değildir. Tüm toplumsal acılarla ve doğaya karşı işlenen suçlarla yüzleşilmeden, tüm farklılıkların var olma ve varlığını sürdürme hakkı sağlanmadan, eşitliğin ve adaletin hukukla güvence altına alındığı bir düzen kurulmadan gerçek bir barıştan söz edilemeyeceği açıktır.

Demokratikleşmenin iktidarın lütfuyla sağlanamayacağını; demokratikleşme hedefinin, ancak tüm demokratik muhalefet güçlerinin ısrarlı mücadelesiyle gerçekleştirilebileceğini bir kez daha vurgulamak isteriz.

Parti Meclisimiz gerçekleştirdiği toplantı sonucunda ülkeye, bölgeye ve genel olarak küresel siyasete ilişkin tartışıp sonuca bağladığı güncel perspektifine son şeklini vermiş olup bu konudaki yaklaşımlarını ifade eden metni en kısa zamanda kamuoyuyla paylaşacaktır.

Yeşil Sol Parti tüm halklarımızı, doğa ve yaşam savunucularını, şirketlerin gerçekleştirmek istediği ekolojik yıkıma ve 7554 sayılı “Süper İşgal Yasası”na karşı itirazı yükseltmek için “Toprağımızı Vermiyoruz” diyenlerin ve tüm doğa savunucularının 28 Eylül Pazar günü Muğla’da gerçekleştirecekleri mitingde yan yana yürümeye ve omuz omuza durmaya davet etmektedir.