"İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırısında ölen 53 Filistinlinin 9’u çocuk. Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada İsrail saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı 53’e, yaralı sayısı 2304'e yükseldi. (Basından)

***

Kalbim Filistinlilerin yanında...

Bir zamanlar ben de Filistin kimliği taşıyordum. 12 Eylül darbesinden sağ kurtulup Lübnan’a Filistin kamplarına geçmeyi başaran bir avuç mülteciydik. Tabii giderek sayımız arttı. Ve o zamanki ruh halimizle, bizi hemen her gün top ateşine tutan, uçakla bombalayan İsrail’e karşı daha da bilenmiştik. Uzaktan duyduğumuz trajedinin bir parçası olmuştuk. Ve ilk kez Arap ülkelerinin ihanetlerini daha yakından sorgulamaya başlamıştık.

Filistin kamplarında İsrail’e karşı savaşan dünya devrimcileri vardı. Ama Türkiyeli İslamci kesimden kimse yoktu. Solun parametrelerinden biri de, ‘mazlum halkların yanında yer almaktır’ şiarını hayata geçiren bu sosyalistlerden birçoğu İsrail saldırıları sonucu öldürüldü. İsrail saldırısında yaralı yakalanan ve Siyonistlerin zindanlarında 8 yıl yatan yazar Faik Bulut, “Biz İsrail’e karşı savaşırken, bugün şov yapan Erdoğan ve çevresi ortada yoktu” diyor.

Gerçekten 68 ve 78 kuşağından Türkiyeli devrimciler sadece oturdukları yerden ‘one minute’ diye şov yapmadılar. Bizzat savaşın içinde Filistinlilerle aynı cephede yer aldılar.

Filistin davası haklı bir dava olduğu için sürgün hayatımıza bir anlam ve amaç katmış olduk diye düşünüyorum. Savaş elbette travmatik sonuçlar yarattı sağ kalanlarda. Birçok arkadaşımız İsrail’e karşı savaşta hayatını kaybetti. Sakatlananlar oldu. Geriye dönüp baktığımda “iyi ki Filistinlilerle dayanışmışım” diyorum. Pişman değilim. Bu gün Filistin Yönetimi’nin geldiği yer, yolsuzluklar,  sağa kayış ve diğer istemediğimiz gelişmelere rağmen Filistin davası haklı bir davadır diyorum. Biz işgal altında bir halkla dayanıştık. Nüfusunun yarısı mülteci olan mazlum bir halkla dayanıştık.

Orta Doğu’nun halen kanayan bir yarasıdır Filistin. “Modern” Dünyanın ayıpların biridir. İslam dünyasının Siyonist İsrail yönetimiyle suç ortaklığı da ayrı bir yazı konusudur.

Diğer yandan benim, bizim savaşımız Yahudi halkıyla değildi, Siyonist İsrail Devletiyle diye vurgulamak istiyorum. Pırıl pırıl, aydınlık, barışçı, Anti Siyonist, anti faşist Museviler de tanıdım.

Kalbim Filistinlilerin yanında diyorum ama ne Varşova gettosunda ellerini havaya kaldırmış küçük Yahudi bebesinin belleklere kazınmış fotoğrafını unutuyorum, ne Polansky’inin “Piyanist” adlı filmindeki gibi Nazilerle işbirliği yapan kolluk görevlisi Yahudileri, ne de faşizme karşı direnen Piyanist’i.

Ne babasının kucağında, İsrail askerlerinin kurşunladığı Rami Andura’yı unutuyorum, ne Beyrut Gufara Gazi hastanesinde yaralı yatarken, bir bacağı İsrail saldırısında kopmuş küçük Fatma ile yaptığım söyleşiyi ve onun berrak gülümsemesini.

(Aşağıdaki ilk Fotoğrafta gördüğünüz ben, küçük Fatma ve Filistinli hemşire Süreyya. 1981)

Bu gün AKP iktidarının ve AKP taraftarlarının İsrail'i kınaması samimi degildir. Zira israil ile ticari ilişkiler AKP iktidarı döneminde artmıştır.

Filistinliler için yazdığım, Grup Devinim’in bestelediği bir şiirimle bitiriyorum şimdilik diyeceklerimi. "Kalbim Filistin'de kaldı" diyerek.

“Dilsiz kalabalıklarda büyür yalnızlığım

Postal sesleri boğar türkülerimizi

Bir gecede büyüyen Filistinli çocuklar

İntifada biçer mayın tarlalarında

Kutsal topraklar utanır

Ben utanırım çaresizliğimden

Sınırları zorlarım

Taş doldurup ceplerime”

Adil Okay

Editör: TE Bilisim