“Bir kadın olarak benim bir ülkem yok. Der Virginia Woolf ve devam eder, Kadın olarak benim ülkem tüm dünya. Biz de Kasöder’li kadınlar olarak bu dünya, bizim ülkemiz diyoruz.” Kadının Sözü Dayanışma Derneği tarafından Yıldırımlar Otantik Restaurant’ta düzenlenen kahvaltı etkinliğine birçok siyasi parti, sendika, dernek ve yerel yönetimlerden temsilciler katıldı. Etkinlikte derneğin aktivitelerini gösteren gösteren sinevizyon gösterimi yapıldı. Dernek Başkanı Fadime Çalğan tarafından yapılan açılış konuşmasında ise; “Biz istiyoruz ki birbirimize destek olalım, kendimiz için kızlarımız için kadınlar için bir şeyler yapalım bunca yoklukta içimizdeki cesareti, besleyip büyütelim. Bilmediklerimizi öğrenelim, güçlenmenin yolu öğrenmekten geçer” dedi. Çalğan konuşmasına şu şekilde devam etti; Sevgili dostlar, değerli arkadaşlar hoş geldiniz güç verdiniz. Kadınların eşitlik mücadelesine Tarsus’tan kattığımız sese, nefes olduğunuz için hepinize çok çok teşekkür ediyorum. Sizlere kısaca neden Kasöder’i kurduk anlatmak istiyorum. Feminist akademisyen sevgili Aksu Bora ‘iradenin iyimserliği’ diyor Gramsci den esinle, eğer irade harekete geçerse, iyimser olursunuz. Harekete geçen irade bir şey yapıyordur, bunca kötülük içinde harekete geçiyorsunuz, soru soruyorsunuz bununla ne yapacağız? Kimler geliyor? İşte bizim hikayemiz böyle başladı. Her gün 4 kız kardeşimizin katledildiği ülkemizde ne yazık ki İstanbul Sözleşmesi gibi önemli bir uluslararası yasadan bir gecede ayrılma kararı verilmiştir. Biz Kasöder’li kadınlar olarak İstanbul sözleşmesi yasatır şiarını ve kız kardeşlerimizi yaşatmak istiyoruz. Bizler özellikle kadınların, kendi sözünü kurabileceği, birlikte üretebileceğimiz, bir alan açılsın istiyoruz. Dernek tüzüğümüzü davetimize icabet eden kadınlarla birlikte oluşturduk. Bunu önemsiyoruz çünkü biz kadınların özne olduğu, şiddetsiz örgütlenmenin, esas alındığı, hiyerarşinin olmadığı bir dernek kurmak istedik. Biz Tarsus da yaşayan kadınlar olarak dili, dini, ırkı, inancı, siyasi fikri, aidiyeti ne olursa olsun hiçbir ayrım gözetmeksizin, güçlü, bağımsız kadınlar yaratmak için yola çıktık. Tüm dünya da geri tepmenin yaşandığı, hak kayıplarının özellikle kadınları ve diğer kırılgan grupları yok ettiği günlerden geçiyoruz. Kadın çalışmalarının akademiden silindiği, kadının aileye hapsedildiği zamanlar. Kadınların aynı zamanda yoksulluktan, en fazla etkilenen kesim olduğunu biliyoruz. Kasöder olarak bu sebeple, dayanışmayı derneğimizin adına yerleştirdik. Toplumsal güvenin, yok edildiği bu günlerde Kadınların yoksulluk ve yoksunluklarını görünür kılmak, bununla mücadele yolları yaratmak temel hedefimiz. Derneğimiz, kadına yönelik hak ihlallerine karşı bilinç yükselteceğimiz, dayanışma içinde öğreneceğimiz, üreteceğimiz bir yer olsun istedik. Üniversiteler, yerel yönetim ve özgül kadın sorunlarını konuşabileceğimiz bütün aktörlerle iş birliği içinde olmak bizim asli görevimiz. Tarsus için Kasöder demek şehrimizde katledilen tüm kadınların adını yaşamın içine tekrar yazmaktır. Kadın kadının yurdudur diyerek birbirimize Tarsus’u ve Ülkemizi ‘kadın yurdu’ yapmayı istiyoruz. Her kadının toplumda kendi kararlarını alabilecek, güce ve bağımsızlığa sahip olana dek omuz omuza bildiklerimizi paylaşmak istiyoruz. Yokluktan varlık çıkaran biz kadınlar, bunca ayrımcılığa rağmen yaşamaya devam ediyorsak, bu bizim mücadele etmede ne kadar usta olduğumuzu gösteriyor. Bu sebeple kadınlar için kadınlarla birlikte sözümüzü kuralım istiyoruz. Kadınların dışarı çıkmasının ne kadar kıymetli olduğunu kendimizden biliyoruz. Dışarı çıkmak için evdeki işleri ayarlamamız gerektiğini. Yemeği düşünmemiz, yapmamız, doyurmamız çamaşırları yıkamamız, ev yaşamını, kimsenin rahatını bozmadan düzenlememiz ve ancak işte o halde dışarı çıkabileceğimizi biliyoruz. Biz istiyoruz ki birbirimize destek olalım, kendimiz için kızlarımız için kadınlar için bir şeyler yapalım bunca yoklukta içimizdeki cesareti, besleyip büyütelim. Bilmediklerimizi öğrenelim, güçlenmenin yolu öğrenmekten geçer. Yalnız olmadığımızı öğrenerek başlayalım işe. Dernek var diyelim bundan sonra. Çoğalalım, ellerimizi birleştirelim dernek işte o zaman kuruluş amacını gerçekleştirmiş olur. Sevgili arkadaşlar biraz da kadınların hanesine yazılanlardan bahsedeyim de bu güzel haberler arada kaynamasın. 2018 yılında Arzu Çerkezoğlu’nun DİSK genel başkanlığına seçilmesinin ardından, 144 yıllık bir geçmişi olan İstanbul Barosunun ilk kadın başkanı Avukat Filiz Saraç oldu. Geçtiğimiz günlerde Genel Maden İşçileri Sendikasının genel başkanlığına ilk kez bir kadın Aysel Yaman Kocabaş seçildi. Bu ilklerin çoğalması diliyoruz. Hepinizi dayanışma ve kadın mücadelesine olan inancımla kucaklıyorum, yaşasın kadın dayanışması, yaşasın örgütlü mücadelemiz.