Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ankara Kalkınma Ajansı'ndaki görevinden KHK ile atılan Hamit Pişkin'i Türkiye'ye karşı açtığı davada haklı buldu ve tazminata mahkum etti.

Çıkan kararı KHK TV’den Berna Kavaklı’ya değerlendiren Günal Kurşun çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Dağ Fare Doğurdu

Kurşun ‘’Hamit Pişkin Türkiye kararı uzun süredir beklenen bir karardı. İlk defa AİHM bir KHKlı konusunda karar vermiş oldu. Ama ben hemen söyleyeyim, dağ fare doğurdu’’ dedi ve ekledi ‘’AİHM’den çok fazla bir şey beklemeyenlerden birisiyim öncelikle. Çünkü mahkeme bu süreçte kötü bir sınav verdi’’.

Verilen kararın tipik bir KHKlı kararı olmadığını, davayı açan kişinin devlet memuru olmadığını, bir Kalkınma Ajansında işçi statüsünde, iş kanunu çerçevesinde, iş sözleşmesiyle çalışan bir kişi ve idari tasarrufla iş akdi sonlandırılmış bir kişi olduğunun altını çizen Kurşun ‘’Dolayısıyla memur statüsü net olan bir kişi değil. Memur statüsünde olan bir kişi olsaydı daha net ifadeler kullanabilirdik ama o zaman böyle bir karar çıkar mıydı o da ayrı bir tartışmanın konusu’’ dedi.

İltisak, İrtibat Suç Mu?

Bu süreçte çok eleştirilecek belli başlı noktalar olduğunu, bunların başında da KHK ile ihraçların bir ceza hükmü olduğunu, genel bir evrensel hukuk kuralı olarak, KHK ile suç ve ceza hükmü konulamayacağının bilindiğini ama bu süreçte konduğunu, dolayısıyla bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu belirten Kurşun, KHKların hukuka aykırı olduğu noktasına hiç değinilmediğini de belirterek ‘’İltisak, irtibat gibi ceza hukukunda bir karşılığı olmayan kavramlarla bütün KHKlılar işlerinden ihraç edildi. Bunlar KHK hukukuyla OHAL döneminde getirilen kavramlar ama ceza hukukunda bunların karşılığı yok, ceza hukukunda tanım ‘suça iştiraktır’.  AİHM Pişkin kararında hiç bu tartışmalara girmemiş, sanki iltisak, irtibat kavramları hukuka uygun, ceza hukukuna ilişkin kavramlarmışçasına bir değerlendirme yapmış ve belli sonuçlara varmış. Esas tartışılması gereken maddelerin hiç tartışılmadığını, kenarından dolaştığını ya da altından geçildiğini görüyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz

AİHM Sözleşmesi’nin 7.maddesi olan ‘’Kanunsuz suç ve ceza olmaz.’’ ilkesini hatırlatan Dr Günal Kurşun, ‘’7.maddenin bu kararda hiç tartışılmadığını görüyoruz. Yine 13. madde etkili bir başvuru yolu olmaması meselesinin de tartışma konusu yapılmadığını görüyoruz. 6. maddede adil yargılanma hakkından ötürü ihlal buldum dolayısıyla 13.maddeden ötürü artık bir değerlendirme yapmama gerek yoktur biçiminde, bir akıl yürütmesi var. Normal şartlar altında bunun böyle olmaması gerekir diye düşünüyorum. Hepsinden önemlisi iltisak, irtibat gibi ceza hukukunda yeri olmayan kavramların yasal bir öngörünürlüğü yok, yani öngörülemez bir neticeye kavuşturuyor bizi. Bu da evrensel hukuk kurallarına aykırı, AİHM Sözleşmesi’ne de aykırı’’ diyerek; sözlerine şöyle devam etti ‘’17. Ve 18. maddelerden de ihlal olduğu iddiası var yapılan başvuruda. Ki ben de o kanaatteyim. 18. madde Selahattin Demirtaş hadisesinde gündeme geldi. 18. madde basitçe şunu diyor aslında ‘devlet keyfi olarak hukuku siyasi amaçlarına alet ediyor, bu hukuk devletinde olmaması gereken bir durumdur’ tespitini yapan bir karar aslında bu. Ben bütün KHKlıların durumunda aslında bu 18.madde ihlali olduğu kanaatindeyim,  çıkan karar 80-100 sayfalık bir karar. Olayları anlatıyor ve şöyle bir tartışma yapıyor ‘bu kişinin adil yargılanma hakkı ihlal edildi, AİHM Sözleşmesi madde 6/1 adil yargılanma hakkı ihlal edildi. Bu çerçevede ve bununla bağlantılı olarak 8.madde özel hayatın dokunulmazlığı da ihlal edildi. Neticede de çok cüz’i bir tazminata hükmederek kararı bağlamış’’.

Orta Yolcu Bir Karar

AİHM bir taraftan Türkiye’yi gücendirmek, kızdırmak istemediğini, çünkü mülteci tehdidinin olduğunu, ama diğer taraftan da insan hakları ve hukukun temel ilkelerini de bütünüyle feda etmek istemediğini ve dolayısıyla böyle orta bir yol bularak adil yargılanma yapılmamıştır, diyerek bir ihlal kararı verdiğini, ama esas girmesi gereken tartışmaların dışında kaldığını belirten Ceza Hukukçusu ‘’Ben de bu yüzden dağ fare doğurdu dedim’’ dedi. Ve AİHM‘nin ne kadar adil yargılamalar yaptığının sorgulanma vaktinin geldiğini söyledi. Çünkü, AİHM’nin adil sürede yargılama yapmadığını, AİHM’nin evrensel insan haklarını tam manasıyla içselleştiren kararlardan uzaklaştığını’ söyledi.

İdare Mahkemesi ve OHAL Komisyonu Kararlarına Etkisi Ne Olur?

Olumlu yönde etki eder mi etmez mi hususunu öngöremediğini ama kararı dosyalarına eklemeleri gerektiğinin altını çizen Kurşun ‘’Burada bir adil yargılanma olmadığı en azından tespit edilmiş. Yapılacak savunmalarda bu işe yarayabilir’’ dedi.

Editör: TE Bilisim