Gündem

KESK'e İsrail Büyükelçiliği Önünde Polis Müdahalesi: "İsrail Katlediyor! Emperyalizm Destekliyor! İnsanlık Susuyor"

KESK: İsrail’in Katliamlarına Karşı İsrail Büyükelçiliği Önündeyiz! Kahrolsun Savaş ve Katliam Politikaları! Yaşasın Ezilen Halkların Ortak Mücadelesi!

Abone Ol

KESK'in 'Gazze'de Kıtlık Yaşanıyor' başlıklı basın açıklamasına polis müdahalesi

KESK Eş Genel Başkanları İsrail Büyükelçiliği Önüne Siyah Çelenk Bırakmak İstedi Polis Müdahalesiyle Karşılaştı.

KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak: "Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), Gazze’deki açlık seviyesini en yüksek derece olan kıtlık seviyesine yükseltti. Bu, Ortadoğu’da ilk kez bir kıtlığın 'resmen onaylandığı' anlamına gelmektedir. Yaşanan bu insanlık dışı duruma karşı İsrail saldırılarını ve ambargoyu protesto etmek amacıyla İsrail Büyükelçiliği önünde buluşmamız polis tarafından engellenmek istendi. Bu müdahaleyi kınıyoruz" dedi.

Polis müdahalesi sırasında yaşanılan gerginliğin ardında KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, "Bugün burada, tüm dünyanın gözleri önünde aylardır süren ve artık sadece bir savaş değil, sistematik ve organize bir soykırıma dönüşen, 21. yüzyılın en büyük insanlık suçu haline gelen Gazze kuşatmasını protesto etmek için bir aradayız" dedi.

Koçak polis saldırısını kınayan konuşmasının ardından sözlerine şu şekilde devam etti:

Gazze’de yaşananlar, modern çağın tüm savaş ve insancıl hukukunu, tüm insani değerlerini, tüm uluslararası sözleşmeleri hiçe sayan bir barbarlık tablosudur. Hastanelerin bombalanması, ambulansların, yardım dağıtım merkezlerinin hedef alınması, çocukların, kadınların ve yaşlıların topluca katledilmesi; ekmek fırınlarının, su şebekelerinin, elektrik santrallerinin ve tüm altyapının yerle bir edilmesi, aslında tek bir gerçeğe işaret etmektedir: Netanyahu hükümeti Filistin halkını yeryüzünden silmeyi hedefleyen bir soykırım politikası yürütmektedir. Bu soykırım politikası öyle bir hal almıştır ki insan yapımı bir kıtlığın en şiddetli seviyede yaşandığı kaydedilmekte, İsrail hükümeti uluslararası insancıl hukuku ihlal etmeyi sürdürerek, sistematik bir aç bırakma suçu işlemektedir.

Son bir yılda yaşananlara bakın:

Gazze’de bugüne kadar 70 bini aşkın Filistinli yaşamını yitirdi. Ölenlerin yarısından fazlası kadın ve çocuk.

100 binden fazla insan ağır bir biçimde yaralandı.

2,3 milyonluk Gazze nüfusunun neredeyse tamamı evsiz bırakıldı, yüz binlerce kişi çadır kentlerde, enkazların arasında yaşam mücadelesi veriyor.

Gazze’deki hastanelerin büyük bölümü bombalandı ve çalışamaz hale getirildi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, halen faaliyet gösterebilen birkaç hastanede ise ilaç, elektrik, su yok.

Okullar, üniversiteler ve öğrenci yurtları artık yok. Hayatta kalabilenler, eğitim hakkından mahrum bırakılarak geleceksiz kaldı.

BM raporlarına göre Gazze’de yaşayanların yüzde 90’ı açlıkla karşı karşıya, 1,5 milyon insan günlük gıdaya erişemiyor. İsrail yardımların dağıtımını engelleyerek açlığı, savaş silahı olarak kullanıyor, hesaplı ve sistematik bir biçimde açlıktan öldürme politikası uyguluyor.

Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu soykırım tüm insanlığa yönelik bir tehdittir. İsrail devletinin barbarlığının tek sorumlusu Netanyahu hükümeti de değil. Netanyahu’nun arkasında başta ABD olmak üzere emperyalist güçler, onların sağladığı dokunulmazlık var. Filistin halkının üzerine yağan bombaların büyük kısmı, ABD’den, Batılı şirketlerden tedarik ediliyor. Yeni yeni Filistini devlet statüsünde görmeye başladığını açıklayan Avrupa Birliği ise cılız açıklamalar dışında seyirci kalarak katliama ortaklık etmeye devam ediyor. Arap ülkeleriyse Filistin halkını yalnız bırakan teslimiyetçi ve piyasacı politikalarını sürdürüyor.

Yüksek perdeden göstermelik çıkışlar yapan AKP iktidarıysa İsrail’le ticaretini sürdürüyor, Akdeniz’de enerji anlaşmalarına devam ediyor, limanlarda gemi trafiğini kesmiyor. Yani kamuoyunu oyalayarak Filistin halkının katliamına seyirci kalıyor.

Emek, barış ve demokrasi mücadelesini birlikte yürüten bizler, konfederasyonumuzun kuruluşundan bu yana savaşlara, işgallere, katliamlara karşı sözümüzü örgütledik.

Bugün buradan bir kez daha Filistin halkının yanında, İsrail devletinin barbarlığının karşısında olduğumuzu ifade ediyoruz.

Netanyahu hükümetini işgalci ve katliamcı politikalarına son vermesi konusunda uyarıyoruz. Dünyanın her yerinde barış savunusunu yükselten, İsrail hükümetini ve destekçilerini soykırıma, açlık dayatmaya son vermesi konusunda uyaran halkları selamlıyoruz.

Gerçek şu ki barış ancak halkların kardeşliği ve eşitliği temelinde mümkündür. Bu nedenle tüm bölge halklarını emperyalist savaş politikalarına, işgale, sömürüye karşı ortak bir barış cephesinde oluşturmaya çağırıyoruz.

Uluslararası sendikal hareket Filistin halkının yanında olduğunu somut adımlarla göstermeli, İsrail devletine silah, enerji ve ticari destek veren şirketlere karşı emekçi boykotları örgütlemelidir.

Bağımsız bir Filistin devletinin inşası, barışın tek yoludur. Tüm dünya Gazze’deki soykırımın derhal durdurulması için harekete geçmelidir.

Türkiye’deki emek ve demokrasi güçleri de hükümetin göstermelik politikalarını boşa çıkarmalıdır. Gerçek bir dayanışma hattı ancak hep birlikte kurulur.

Azınlık olan biz değiliz. Azınlık olan, savaştan, katliamdan, sömürüden beslenenlerdir. Çoğunluk olan biziz: Halklar, emekçiler, kadınlar, gençler, barış ve demokrasi için mücadele edenleriz. Ve çok iyi biliyoruz ki, yeryüzünde her savaş sermaye sınıfının tercihi olarak ortaya çıkar ve yoksulların toprağa düşmesi ile sonuçlanır.

KESK olarak:

Netanyahu hükümetini ve tüm emperyalist destekçilerini lanetliyoruz.

Açlığı savaş silahı olarak kullanmak suçtur! İsrail hükümeti ve tüm kabinesi yaptıklarının hesabını vermelidir!

Filistin halkıyla tam dayanışma içindeyiz.

Tüm dünyayı, barış ve özgürlük temelinde yeni bir gelecek kurmaya çağırıyoruz.

Yaşasın halkların kardeşliği!

Kahrolsun Savaş ve Katliam Politikaları!

Yaşasın Ezilen Halkların Ortak Mücadelesi!

Yaşasın emek, barış ve özgürlük mücadelesi!

KESK Yürütme Kurulu