AKP, Belediye Kanunu ve Büyükşehir Belediye Kanunu’nda değişiklik için hazırlık yürütüyor. Yeni düzenlemeyle belediyelerin harcama alanları kısıtlanacak, “konser, tanıtım, temsil ve ağırlama” gibi kalemlere üst sınır getirilecek. İktidar “mali disiplin” gerekçesini öne sürerken, muhalefet yerel demokrasinin budandığı uyarısında bulunuyor.

Mali disiplin gerekçesiyle merkezi kontrol

AKP’nin hazırladığı düzenlemeyle belediyelerin mali yapısı yeniden şekillendiriliyor. 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle, yerel yönetimlerin gelirlerinden sunduğu hizmetlere kadar her alanda merkezi kontrolün artırılması hedefleniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında dile getirdiği “yerel yönetimlerde mali disiplini güçlendirecek adımlar” ifadesi, bu düzenlemenin siyasi çerçevesini oluşturuyor.

Kültürel ve sosyal etkinliklere üst sınır

Yeni sistem, belediyelerin öncelikli olarak “temel insani ihtiyaçlara” odaklanmasını öngörüyor. İçme suyu, kanalizasyon, çevre temizliği ve bakım-onarım gibi alanlara bütçe zorunluluğu getirilirken, kültürel ve sosyal etkinlikler sınırlamaya tabi tutulacak.
Belediyelerin “konser, festival, tanıtım, temsil, ağırlama” gibi kalemlere ayırdığı bütçeler, “asli görev dışı” sayılarak hem miktar hem de içerik açısından denetlenecek.
Uzmanlara göre bu düzenleme, yerel yönetimlerin toplumsal, sanatsal ve kültürel kimliğini zayıflatacak, yerel halkla kurulan doğrudan temas kanallarını daraltacak.

Yerel özerklikten merkezi idareye bağımlılığa

Türkiye’de belediyeler, 2000’li yılların başından itibaren Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na kısmen uyum çerçevesinde görece geniş hareket alanı kazanmıştı.
Ancak son yıllarda kayyum uygulamaları, merkezi kaynak kesintileri ve yetki devri sınırlamalarıyla birlikte yerel özerklik ciddi biçimde daralmış durumda.
Yeni mali düzenleme, bu sürecin kurumsal bir boyut kazanmasına yol açabilir. Zira “bütçe denetimi” adı altında kurulacak kontrol mekanizması, belediyelerin hangi alana ne kadar kaynak ayırabileceğini doğrudan merkezi idareye bağlı hale getiriyor.
Böylece, seçimle gelen yerel yönetimler, seçmenlerinin önceliklerini değil, merkezi hükümetin belirlediği harcama çerçevesini izlemek zorunda kalacak.

Helin Kaya ve Ali Bozan: “Tecrit halkların barış umuduna yöneltilmiş bir saldırıdır”
Helin Kaya ve Ali Bozan: “Tecrit halkların barış umuduna yöneltilmiş bir saldırıdır”
İçeriği Görüntüle

Muhalif belediyelere yönelik dolaylı baskı

Siyasi çevreler, düzenlemenin özellikle muhalefet partili büyükşehir belediyelerinin hareket alanını kısıtlayacağı görüşünde.
Kültürel etkinlikler, konserler, halk festivalleri ve tanıtım kampanyaları —özellikle gençlerle temas kurmanın, yerel aidiyeti güçlendirmenin araçları olarak— muhalif belediyelerin en çok öne çıkan faaliyet alanları arasında yer alıyor.
Bu etkinliklerin “gereksiz harcama” sayılarak denetim altına alınması, yerel siyaset üzerinde dolaylı bir baskı mekanizması olarak değerlendiriliyor.

Emlak vergisine de sınır geliyor

Çalışmada, belediyelerin en önemli gelir kalemlerinden biri olan emlak vergilerine de düzenleme öngörülüyor.
Takdir komisyonlarının belirlediği yüksek artış oranları tartışma yaratırken, hükümet “fahiş artışların kira ve konut fiyatlarına yansımasını önleme” gerekçesiyle üst sınır getirmeyi planlıyor.
Ancak bu düzenleme, yerel gelirlerin düşmesi nedeniyle belediyelerin hizmet kapasitesini daha da zayıflatabilir. Uzmanlara göre bu da belediyeleri merkezi bütçeye bağımlı hale getirerek yerel mali özerkliği ortadan kaldıracak.

“Şeffaflık” gerekçesiyle merkezi denetim

AKP kanadı düzenlemenin “şeffaflık, hesap verebilirlik ve mali disiplin” amacı taşıdığını savunuyor.
Ancak kamu yönetimi uzmanları, bu argümanın yerel yönetimlerin siyasal ve mali özerkliğini törpüleyecek bir kılıfa dönüştüğünü belirtiyor.
Ankara Üniversitesi’nden bir yerel yönetim uzmanı, “Mali disiplin adı altında yapılan her düzenleme, belediyeleri siyasi olarak merkezileştirmenin bir aracına dönüşüyor. Bu da yerel demokrasinin fiilen işlevsiz hale gelmesi anlamına gelir” değerlendirmesinde bulundu.

Sonuç: Yerel demokrasi daralıyor

Yeni düzenleme, belediyelerin harcama kalemlerini disipline etmekten çok, siyasal özerkliğini sınırlayacak bir çerçeve olarak görülüyor.
Yerel yönetimlerin sanattan kültüre, kamusal görünürlükten halkla temas noktalarına kadar tüm etkinliklerinin denetim altına alınması, yerel demokrasinin yalnızca “temel hizmet” sunumuna indirgenmesi anlamına geliyor.
Bu tablo, Türkiye’de belediyeciliğin yalnızca altyapı hizmetine sıkıştırıldığı; sosyal, kültürel ve demokratik boyutlarının ise adım adım budandığı yeni bir dönemin habercisi olarak yorumlanıyor.

Muhabir: Güven BOĞA