İstanbul’da bir otelde konaklayan anne, baba ve iki çocuktan oluşan Böcek ailesinin ardı ardına yaşamını yitirmesi, Türkiye’de yıllardır biriken halk sağlığı ve denetim krizini yeniden gündemin merkezine yerleştirdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Başkanı Uzm. Dr. Nasır Nesanır, yaşananların “yalnızca adli bir vaka değil, sistemin derin yapısal arızalarının görünür hâli” olduğunu söyledi.
“Alüminyum fosfit yanlış ellerde dakikalar içinde öldürür”
Adli Tıp Kurumu’nun ön raporunda geçen alüminyum fosfit maddesinin son derece güçlü bir kimyasal olduğunu belirten Nesanır, kamuoyunda sıkça kullanılan “alüminyum fosfat” ifadesinin teknik olarak yanlış olduğunu vurguladı.
Nesanır, alüminyum fosfitin etkilerini şöyle özetledi:
-
Nemle temas ettiğinde fosfin gazı açığa çıkarır.
-
Hücresel solunumu durdurarak dakikalar içinde öldürebilir.
-
Düşük dozda bile ölümcüdür, antidotu yoktur.
-
Müdahaleler yalnızca destek tedavisiyle sınırlıdır.
-
Bu nedenle kullanımının yalnızca yetkili ve eğitimli personel tarafından, tamamen boşaltılmış alanlarda yapılması gerekir.
“Asıl sorun otelin denetim geçmişi—yoksa hekimin ilk değerlendirmesi değil”
Olay sonrası tartışmaların ilk müdahaleyi yapan hekime yöneltilmesinin “bilinçli bir gündem saptırma” olduğunu belirten Nesanır şöyle konuştu:
“Bir acil hekiminin, herhangi bir otelde hangi kimyasalın kullanıldığını bilmesi mümkün değildir. Hekimi hedef göstermek, sorumluluğu doğru adrese yönlendirmeyi engelleyen bir manipülasyondur.”
Nesanır’a göre yanıtlanması gereken asıl sorular şunlar:
-
Otel en son ne zaman denetlendi?
-
Denetimlerde hangi uygunsuzluklar tespit edildi?
-
İlaçlama işlemleri kayıt altına alındı mı?
-
Kullanılan kimyasalların denetimi kim tarafından yapıldı?
Gıda Mühendisleri Birliği Başkanı Fatih Efe’nin uyarılarını anımsatan Nesanır, denetim birimlerinin hem personel sayısı hem de uzmanlık açısından ciddi şekilde zayıflatıldığını söyledi.
“Dağıtılmış yetki zinciri çalışmıyor: Denetimler yetersiz, yaptırımlar zayıf”
Türkiye’de otel ve restoran denetimleri Sağlık Müdürlükleri, Tarım ve Orman Müdürlükleri, belediyeler ve Turizm Bakanlığı arasında dağılmış durumda. Ancak Nesanır’a göre mevcut sistem “halk sağlığını korumaktan uzak”:
-
Denetim sayıları yetersiz,
-
Ekipler hem uzmanlık hem personel bakımından zayıf,
-
Yaptırımlar etkisiz,
-
Denetimlerin önemli kısmı önceden haber verilerek yapılıyor.
Nesanır, bu tabloda turizm bölgelerinde kullanılan kimyasalların “neredeyse kontrolsüz” bir biçimde dolaşımda olduğunu belirtiyor.
Ekonomik krizin etkisi: “Yoksullaşma hijyeni, gıdayı ve güvenliği bozar”
Nesanır, artan yoksulluğun halk sağlığı üzerindeki etkilerini şu sözlerle değerlendirdi:
-
Gıda güvensizliği artıyor,
-
Hijyen koşulları kötüleşiyor,
-
En ucuz ve en riskli ürünlere yönelim çoğalıyor,
-
Denetim birimleri ekonomik kısıtlarla daha da zayıflıyor,
-
İşletmeler maliyet düşürmek için tehlikeli kimyasallara yönelebiliyor.
Bu durumun, “kapitalist sistemde insan hayatının maliyet analizine kurban edilmesinin” tipik bir sonucu olduğunu belirtti.
“Bu olay ertelenemez bir zorunluluğu ortaya koydu: Bağımsız ve sıkı denetim sistemi”
Nesanır, Böcek ailesinin ölümü sonrası yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
-
Turizm işletmelerinde kimyasal kullanım protokolleri yeniden düzenlenmeli,
-
Denetim ekipleri hem personel hem uzmanlık açısından güçlendirilmeli,
-
Denetim süreçleri bağımsızlaştırılmalı,
-
Tüm kimyasal kullanım kayıtları şeffaf ve dijital bir sisteme taşınmalı,
-
İlaçlama firmaları sertifikasyon ve ruhsat süreçlerinden geçmeli,
-
Denetimlerin önceden haber verilmesi uygulamasına son verilmeli.
Nesanır sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Bu trajedi yalnızca bireysel ihmallerin değil; kâr odaklı, denetimsiz ve parçalı sağlık yönetim sisteminin sonucudur. Halk sağlığı ancak bilimsel, sürekli ve bağımsız denetimle korunabilir.”