Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, araştırma önergesinde şu ifadelere yer verdi.

Türkiye’de kadınlar yaşamın her alanında cinsiyet ayrımcılığına uğramakta ve erkek şiddetinin her çeşidine maruz kalmaktadırlar.

JINNEWS tarafından derlenen erkek şiddeti çetelesine göre 2022 yılının Ekim ayında en az 36 kadın katledilmiş, 21 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Bu sayı 2021 yılı Ekim ayına göre yüzde 56 artmıştır. Bununla birlikte 2022 yılının ilk 10 ayında en az 299 kadın erkekler tarafından katledilmiş, 190 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Ancak kadın cinayetleri ve kadına yönelik erkek şiddeti artarak devam ederken alınması gereken önlemler alınmamakta, koruyucu ve önleyici tedbirleri hayata geçirme yükümlülüğü bulunan siyasi idare sorumluluklarını yerine getirmemektedir. Aksine kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik erkek şiddetine yönelik cezai ve başka hukuki yaptırımları zorunlu kılan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek ağır yaptırımlar içeren suçları meşru göreceğini ilan etmiştir. Her ne kadar kadına yönelik şiddetle mücadeleden vazgeçilmediği beyan edilse de aileyi güçlendiren dolayısıyla toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üreten söylem ve uygulamalar, kadına yönelik ayrımcılığı derinleştiren politikalar bu hedeften oldukça uzak olunduğunun göstergesidir.

Bununla birlikte erkek devlet şiddeti yargılamalarında izlenen cezasızlık politikası, faillere yönelik iyi hal ve haksız tahrik indirimleri kadına yönelik şiddetle mücadeleye ket vurmakta, şiddetinin artmasında önemli bir rol oynamaktadır. 6284 sayılı Yasa’nın çıkarılmasının üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen yasanın uygulanmasında halen ciddi sorunlar yaşanmakta, kanun ve yönetmeliği uygulamakla görevli kamu görevlileri şiddetten kaçmaya çalışan kadınlara yanlış ve caydırıcı bilgiler vermekte, oldukça sınırlı sayıda bulunan sığınaklarda nitelikli ve bütüncül destek sunulmamaktadır.

Bir an evvel bütüncül bir acil eylem planı hazırlanarak erkek devlet şiddeti ve her türlü cinsiyetçi pratik ile mücadele etmek amacıyla güçlü mekanizmalar kurulmalıdır. Öncelikle İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalanmalı ve hükümleri hayata geçirilerek etkin uygulanmalıdır. Şiddete uğrayan ve şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar korunmaya alınmalı, sığınakların sayısı arttırılmalı ve koşulları iyileştirilmeli, kadınların hayatlarını yeniden inşası için olanaklar sağlanmalıdır. Acil ve kısa dönem desteğin yanı sıra uzun süreli sosyal destek veren, acil tıbbi ve adli müdahale desteği alınabilecek, uzman personelin çalıştığı tecavüz kriz merkezleri/cinsel şiddet kriz merkezleri kurulması için en kısa sürede hareket geçilmelidir.

Öte yandan cinsiyet temelli eşitsizliğin ve ayrımcılığın temel sonuçlarından biri kadın yoksulluğudur. Patriyarkal kapitalizmin işleyişi, kadınların hem ücretli çalışma hayatına katılımını zorlaştırmakta hem de ücretli bir işte çalışabilen kadınların düşük ücret, güvencesizlik ve cinsiyet temelli ayrımcılıklara maruz kalmasına sebep olmaktadır. Kadın yoksulluğu ekonomik bağımlılığı beraberinde getirmekte, bu da eşitsizliği ve erkek şiddetini yeniden üretmektedir.  Kadınlara yönelik emek sömürüsünün ve ayrımcılığın ortadan kaldırılarak eğitim ve gelir getirici çalışma imkanlarının artırılması ve kadınların ekonomik olarak güçlenmeleri için etkin kanallar açılmalıdır.  

Türkiye’de katliam boyutuna ulaşan kadın cinayetleri ve kadına yönelik erkek devlet şiddetinin nedenlerinin irdelenmesi, yürürlükte olan kanun ve uluslararası sözleşme hükümlerine neden uyulmadığının araştırılması, erkek şiddetinin sona erdirilmesi noktasında mevcut yasa ve uluslararası sözleşmelere işlerlik kazandıracak politikaların geliştirilmesi, kadınların güçlenmesini sağlayacak mekanizmaların kurulması, barınma, sağlık ve çalışma haklarına yönelik özel politikalar oluşturularak gerekli tedbirlerin alınması amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederim.

Editör: Haber Merkezi