ADANA EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ, YARGITAY 3. CEZA DAİRESİNİN ANAYASAL DÜZENİ VE TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ AÇIKÇA HEDEF ALAN KARARINA KARŞI İNÖNÜ PARKINDA KİTLESEL BASIN AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ.

Bir çok kurumun bileşeninden oluşan Adana Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklama öncesi İHD Adana Şube Başkanı Av. Yakup Ataş kısa bir konuşma yaptı.

Katılımcı kurumlar adına  ise Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şube Başkanı  Av. Baran Taygun Metin açıklamayı okudu.

Metin; "Yargıtayın bu akıl almaz kararları karşısında öncelikle meclisteki tüm vekilleri Adana Emek ve Demokrasi Güçleri olarak görevlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz" dedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şube Başkanı  Av. Baran Taygun Metin sözlerine şu şekilde devam etti;

WhatsApp Görsel 2023-11-11 saat 13.05.38_f80dbb0c

Yaşadığımız coğrafyada geçtiğimiz günlerde iki hukuk ihlali meydana geldi. Bunlardan biri kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen düzenlemeyle Türk Ceza Kanunu’nun 217 A maddesine ekleme yapılarak halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu oluşturan maddesiyle ilgili CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi.

Türkiye Cumhuriyeti yargısının uluslararası sözleşmeleri sürekli ihlal ettiğini her zaman dile getirmekteyiz. Ancak yaşadığımız son süreçte yargı, kendi iç hukukunu da ihlal edecek hale gelmiştir. Anayasa Mahkemesi bu ret kararıyla hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ifade özgürlüğünü düzenleyen 26. Maddesini, hem de ulusal hukukun üzerinde kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Ve 10. Maddelerini açık bir şekilde ihlal etmiştir. Bu kararla hem gazetecilerin üzerindeki yargı baskısının arttırılmasına hem de halkın haber alma hakkının ihlaline neden olmuştur.

Gençler; 'Çürümüş düzenleri katledilen kadınların, kaybedilen çocukların bedenleri üzerinden yükseliyor' dedi Gençler; 'Çürümüş düzenleri katledilen kadınların, kaybedilen çocukların bedenleri üzerinden yükseliyor' dedi

Ancak bizler şunu çok iyi biliyoruz, Anayasa Mahkemesi özgür değildir. Yani bu coğrafyadaki yargı sisteminin en üst mahkemesini hatta bir yanıyla da Yüce Divanı oluşturan Anayasa Mahkemesi büyük bir siyasi baskı altındadır. Hatta şunu da çok iyi biliyoruz ki iktidar ve ortağının temsilcileri defalarca Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını dile getirmiş ve getirmeye devam etmektedirler. Akp- Mhp koalisyonu uzun zamandır muhalif sesleri bastırmak için gerek hukuki düzenlemeler ile gerekse de hukuk dışı kararlar ile yargıyı sopa olarak kullanmaktadır. Bugün yargı makamları, güç çatışmalarına da sahne olmaktadır.

Yine Anayasa Mahkemesi’nin ne kadar büyük bir baskı altında olduğu Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bir kararıyla geçtiğimiz günlerde bir kez daha ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi’nin, Hatay Milletvekili Can Atalay’ın yaptığı başvuruyla ilgili olarak hak ihlali kararı vermesinden sonra hem Yerel Mahkeme hem de Yargıtay bu kararı tanımadığını açıklamıştır.

AYM’nin ilgili ihlal kararı öncelikle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Yerel mahkeme, tahliye konusunda karar vermeyerek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise tam anlamıyla bir “hukuk darbesine” kalkışmıştır. İlgili kararda daire, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay hakkında vermiş olduğu ihlal kararına uyulmamasına, milletvekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye gönderilmesine ve ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına dair karar vermiş ve bu akıl almaz karar ile Türkiye Hukuk tarihine kara bir leke daha eklemişlerdir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi açıkça Anayasa Mahkemesi’ne başkaldırmıştır. Oysa ki; Anayasanın 153. Maddesi Anayasa Mahkemesi kararlarının Yasama Yürütme Yargı ve idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağladığını açıkça hüküm altına almıştır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu kararıyla Anayasayı açıkça ilgâ etmiştir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması, Yargının siyasallaşmasının bir eseridir. Bu durum Türkiye’de hukuk sisteminin işlemediğini ve kuvvetler ayrılığının bittiğinin göstergesidir.

Bu kararı hukuki açıdan değerlendirmek mümkün değildir. Bu karar, Anayasa Mahkemesi’ni feshetmek, Anayasal düzeni ortadan kaldırmak, Yargıtay eliyle açık bir darbeye yeltenmek demektir! Ancak şunun da çok iyi bilinmesini istiyoruz Hiçbir karar halkın iradesinin ve hukukun üstünde olamaz!

Yargıtayın bu akıl almaz kararları karşısında öncelikle meclisteki tüm vekilleri Adana Emek ve Demokrasi Güçleri olarak görevlerine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bu bir yargı darbesidir. Bu yargı darbesine,  Demokrasiyi, Hukukun üstünlüğünü, mahkemelerin tarafsızlığını ve Bağımsızlığını Savunan herkesin karşı çıkması gerekmektedir.

Adana Emek ve Demokrasi Güçleri olarak hukuk darbesine karşı tavır alacağımızı Yasama Yürütme Yargı organları arasındaki görev ayrımının sonuna kadar hatırlatacağımızı tüm kamuoyuna bildiriyoruz.11.11.2023

                                                        

Editör: Haber Merkezi