Musa Anter Katledilişinin 33. Yılında Diyarbakır’da Anıldı
Apê Musa’nın kalemi susturulamadı: Faili meçhul cinayetler unutulmadı, özgür basın direniyor
Gazeteci-yazar Musa Anter (Apê Musa), katledilişinin 33. yılında Diyarbakır’da anıldı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) öncülüğünde Seyrantepe’deki 442’nci sokakta yapılan anmaya Anter’in ailesi, gazeteciler, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütleri katıldı. Anter’in anısına yapılan saygı duruşunun ardından konuşmalar yapıldı.
Kesira Önel: “Apê Musa zulmü yazdı, korkuttular ama susturamadılar”
Anmada konuşan DFG Eşbaşkanı Kesira Önel, Musa Anter’in Kürt halkının yaşadığı acıları, çileleri ve zulmü yazdığı için hedef haline getirildiğini vurguladı:
“Apê Musa, halkının sorunlarını yalın, anlaşılır ve güçlü bir dille anlattı. Kalemi ve kelamı korkuttu onları. Tahammül edemediler, susturmak istediler. Ama yazdıkları ve yarattığı değerler bugün de yaşıyor.”
Önel, basın şehitlerini hatırlatarak, “Cengiz Altun’dan Hafız Akdemir’e, Gurbetelli Ersöz’den Nûjiyan Erhan’a kadar onlarca gazeteci bu yolda yaşamını yitirdi. Onların bıraktığı miras sayesinde özgür basın bugün dimdik ayaktadır” dedi.
Dicle Anter: “Kalem yere düşmedi”
Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, babasının katledilişine rağmen mücadelesinin sürdüğünü ifade etti:
“Bugün birçok gazeteci hâlâ baskılar altında, hâlâ tehditlerle karşı karşıya. Ama babamın kalemi yerde kalmadı. Onun mirasını taşıyan özgür basın, gerçeği yazmaya devam ediyor.”
Hüseyin Aykol: “Barışı inşa etmeliyiz”
Gazeteci Hüseyin Aykol, özgür basının barış mücadelesindeki rolüne dikkat çekti:
“35 yıldır bu geleneği büyütüyoruz. Nasıl ki gerçeğin ortaya çıkması için mücadele ettik, şimdi de barışı inşa etmenin yollarını bulmalıyız. Ancak devletin basın dili de değişmeli; kutuplaştıran değil, barışı büyüten bir dil kullanılmalı.”
Faili Meçhuller ve Cezasızlık Politikası
Musa Anter cinayeti, 1990’lı yıllarda Kürt basınını ve siyasetini hedef alan faili meçhul cinayetlerin sembolü oldu. İtirafçı Abdulkadir Aygan’ın yıllar sonra yaptığı açıklamalara rağmen dava, 20 yıl süren yargı sürecinin ardından zaman aşımına uğratıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD), anma vesilesiyle yayımladığı açıklamada, “Musa Anter davası, devletin cezasızlık politikasının bir sonucudur. Tıpkı 90’lı yıllarda işlenen yüzlerce faili meçhul cinayette olduğu gibi, gerçekler ortaya çıkarılmadı” ifadelerine yer verdi.
DEM Parti: “Apê Musa barış ve özgürlük yolunu aydınlattı”
DEM Parti yaptığı açıklamada, “Apê Musa, kalemiyle halkların kardeşliği, barış ve özgürlük için yol gösterici oldu. Onun bıraktığı miras, bugün özgür basını yaşatan en güçlü ışıklardan biridir” dedi.
DBP: “Hakikatin sesi susturulamadı”
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Musa Anter’in hedef alınmasının halkın hakikat arayışını durdurmadığını vurguladı:
“Apê Musa’nın kalemi susturulmak istendi ama başaramadılar. Bugün özgür basın, onun ve tüm basın şehitlerinin mirasıyla hakikatin sesini her alanda yükseltmektedir.”
Karanfillerle Anıldı
Konuşmaların ardından kitle, Musa Anter’in katledildiği noktaya yürüdü. “Özgür basın susturulamaz” sloganları eşliğinde Anter’in fotoğrafı taşındı, yere kırmızı karanfiller bırakıldı.
Musa Anter Kimdir?
1918’de Mardin’in Zivingê köyünde doğan Musa Anter, Kürt edebiyatının önemli isimlerinden biri oldu. “Qimil” adlı şiiriyle geniş kitlelere ulaştı. Gazeteci-yazar kimliğiyle Kürt halkının sorunlarını kaleme aldı. Defalarca gözaltına alındı, tutuklandı ve yazdıkları nedeniyle sürekli baskı gördü. 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’da JİTEM tarafından düzenlenen bir suikastla katledildi.
Faili Meçhul Cinayetler ve Devlet Politikaları
1990’lı yıllar, Türkiye’nin özellikle Kürt illerinde “faili meçhul cinayetler”le anılan karanlık bir dönem olarak hafızalara kazındı. İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre yüzlerce siyasetçi, gazeteci, iş insanı ve köylü, JİTEM ve benzeri yapılar tarafından hedef alındı.
Cezasızlık ve Devlet Politikası
Bu cinayetlerin büyük çoğunluğu, aradan geçen yıllara rağmen aydınlatılmadı. Mahkemeler delil toplamakta isteksiz davrandı, tanık beyanları dikkate alınmadı ve birçok dosya zaman aşımına uğratıldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Hafıza Merkezi’nin hazırladığı raporlar, devletin “cezasızlık politikası” sayesinde bu suçların faillerinin korunup ödüllendirildiğini ortaya koyuyor.
Musa Anter Davası
Musa Anter cinayeti de bu politikanın en çarpıcı örneklerinden biri oldu. JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan’ın yıllar sonra cinayeti itiraf etmesine rağmen, dava sonuçsuz kaldı ve 20 yılın sonunda zaman aşımı gerekçesiyle kapatıldı. Bu durum, yalnızca Anter ailesinin değil, tüm basın camiasının ve insan hakları savunucularının hafızasında derin bir yara olarak kaldı.
Gazeteciler ve Siyasetçiler Hedefte
Cengiz Altun, Hafız Akdemir, Ferhat Tepe, Metin Göktepe gibi gazeteciler de aynı dönemde katledildi. DEP milletvekili Vedat Aydın, iş insanı Behçet Cantürk ve Kürt siyasetinin pek çok ismi faili meçhul cinayetlerle yaşamını yitirdi. Bugün bu davaların çoğu hâlâ sonuçlandırılmadı.
Toplumsal Hafıza ve Adalet Talebi
Faili meçhul cinayetler, Türkiye’nin yakın tarihinin karanlık sayfaları olarak toplumsal hafızada yaşamaya devam ediyor. Aileler ve insan hakları örgütleri, yıllardır “adalet” talebini dile getiriyor. Musa Anter anmalarında da bu cinayetlerin hesabının verilmesi gerektiği vurgulanıyor.