"Ülkemizde  her gün 15 yaş altında yaklaşık 3 çocuk anne oluyor!"

Av. Meryem Türktekin tarafından kaleme alınan "Çocuk Anneler Sorunu" başlıklı yazıyı olduğu gibi aktarıyoruz;

10 Aralık ‘Dünya İnsan Hakları Günü’

BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edilişinin 74. Yıldönümü.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de her yıl 10 Aralık günü insan hakları günü olarak kutlanıyor.

Fakat bu yıl kutlamak ne mümkün…

İnsanlık kan ağlıyor ülkemizde…

Türkiye günlerdir, Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G’yi 6 yaşında evlendirmesini ve cinsel istismar suçlamasıyla açılan davayı konuşuyor.

Kulaklarımıza inanamadık önce...

Nasıl olabilir böylesi bir sapkınlık derken, olayın ayrıntıları bir bir düştü gazetelere…

Henüz 24 yaşında yükü dünyalardan ağır gencecik bir kadın; ‘Altı yaşında dini nikahla evlendirildim. Altı yaşımdan itibaren resmi nikahım kıyılana kadar her gün tecavüz etti bana eşim….’  Diyordu savcılığa verdiği şikayet dilekçesinde….

Neler yoktu ki dosyada….neler… neler….

Altı yaşındaki bir çocuğa evlilik adı altında, anne, baba, koca üçgeninde yaşatılan akıl almaz iğrençlikler….

Olay toplumda infial yarattı…

Şüpheliler müştekinin iftira atabileceği kişiler değildi zira…dosyada bir çok da somut delil mevcuttu hatta…

Neticede, yine bir kız çocuğunun başına gelenler, yaşadığı zulüm yürekleri dağladı…

Önce, nasıl olur da hala tutuklanmazlar diye hayıflandık…

Daha birkaç ay önce hakaret suçundan tutuklananların eylemleriyle kıyasladık….

Böylesine korkunç bir suçun vasfı; hakaret suçundan daha mı hafiftir, bunların kaçma şüphesi, delilleri karartma tehlikesi yok mudur? diye tartıştık…sesimiz çıktığınca insanı insana, insanca anlatmaya çalıştık…

Nitekim çok geçmedi, bazıları olayı getirdi yine  bağladı ‘Pedofili’ye… …

Bu olay sadece bir pedofili vakası olarak görülebilir mi ?

Böylesine korkunç bir insanlık suçu, patolojik bir duruma indirgenebilir mi ?

Baba, ana, koca, olaydan haberi olan konu komşu, akraba…. bunların hepsi mi patolojikti diyeceğiz insanlığa….

Bu tür olayların ülkemizde toplumsal ve sistematik bir durum olduğunu daha ne kadar görmezden geleceğiz…

Buna da mı, kol kırılır yen içinde kalır deyip geçeceğiz….

Hangi kitapta…

Hangi dinde…

Hangi törede vardır, böyle bir sapkınlık, böyle bir rezillik Allah aşkına…

Bu tür şeylerin tüm dinlerde lanetlendiğini unuttunuz mu yoksa….

Socrates’in dediği gibi;

‘Haksızlığı aramak için lamba kullanmak gerekmez.‘….

Olayların nedenlerini doğru tahlil edebilmek için, dahi olmak da gerekmez…

Verilere bakmak bile yeterlidir, yaşadığınız toplumu anlamak için… yeter ki görmek isteyin…

Türkiye İstatistik Kurumu’nun ‘Doğum İstatistikleri 2021’ verilerine göre;

Ülkemizde son yirmi yıllık (2001-2021 yılları arası) süreçte; tam 569 bin 383 çocuk doğum yaptı…

Doğum yapan bu çocukların 548 bin 488’i de 15-17 yaşları arasında; 20 bin 895’i ise, 15 yaşın altındaydı.

Öne çıkan diğer bir önemli veri ise;

Yaş grubu ve eğitim grubuna göre doğumlar 2020’ verisine göre; 15 yaş altı doğum yapan kız çocuklarının 30’u ‘okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen’ grubuna giriyor, 68’i ilkokul mezunu, 19’u ise ilköğretim, ortaokul veya dengi bir okul mezunu oluşuydu….

Bu nedenle diyoruz ki…her şeyin başı eğitim…eğitim…eğitim…

Ve gördüğünüz gibi yukarıdaki veriler gösteriyor ki;

Ülkemizde  her gün 15 yaş altında yaklaşık 3 çocuk anne oluyor !

Burada toplum olarak kendimize sormamız gereken şey şu;

Bu sorunu daha ne kadar, daha kaç yıl görmezden geleceğiz…

Daha kaç asır, münferit olaylar üzerine infial yaşayıp, sonra unutup gideceğiz…

            İşte bu sebeple diyoruz ki;

            Kadınları ve kız çocuklarını güçlendirmeliyiz…güçlendirmeli…güçlendirmeli…

            Ve toplumda yasalara uygun bir zihniyet dönüşü sağlamalıyız... sağlamalı... sağlamalı.

Bu yüzdendir tüm mücadelemiz…

Çünkü biliyoruz ki, çocuk gelinler sorunu, kadına şiddet sorunu; sadece o çocukların ve kadınların insan hakları ihlali değildir, doğacak çocuklarının da her türlü tehlikeye maruz kalacağı bir dünyaya gözlerini açması demektir...

Bu nedenle diğer tüm kadın dernekleri gibi, Türk Kadınlar Konseyi de tam 63 yıldır bu ülkede kadınları ve kız çocuklarını güçlendirmeye çalışıyor…

Çoğu kez mahkemeler reddetse bile, bıkmadan usanmadan H.K.G’nin dosyasında olduğu gibi, zarar gören her kadının ve her kız çocuğunun dosyasına müdahil oluyor, hakkı arıyor, adaleti arıyor, eşitlik arıyor…  

Yaşanan tüm bu acılara inat, umut daima bizlerle….

Tüm çocukların insanca yaşayabileceği, eşit ve adil bir dünya dileğiyle Dünya İnsan Hakları Günümüz kutlu olsun….


 

Editör: Güven BOĞA