DALGA DALGA İSYAN
16 Eylül 2022…
"Sevgili Jina, asla ölmezsin! Adın sembol olur!" İran'da ahlak polisi tarafından katledilen Jina Mahsa Amini'nin mezar taşı!

25 Kasım 1960…
  Dominik Cumhuriyeti'nde faşist Trujillo hükümetine karşı mücadele eden üç kız kardeş; Patria, Minerva ve Maria Teresa Mirabel gizli polis tarafından kaçırılarak tecavüze uğrar ve katledilir.

 Değişen coğrafyaların değişmeyen erkek devlet şiddeti, kadınları katletmeye devam ediyor. Diktatörlüklerin, zorbaların, faşizmin yöntemi hep aynıdır: baskı, zulüm, şiddet, katliam...

 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü… Dünya'da ve ülkemizde savaşların tırmandığı, savaşa karşı barışı savunmanın suç sayıldığı günlerdeyiz. Tüm demokratik eylem ve etkinliklerin yasaklandığı; bildiri dağıtanların, tutsak kadınlara dayanışma kartı atanların gözaltına alındığı günlerdeyiz. Kadınlara sokakların,  alanların yasaklandığı günlerdeyiz.
Kadınlara karşı ayrımcılık ve eşitsizlik erkek yargı eliyle kadın cinayetlerinde, çocuk istismarı davalarında cezasızlık olarak karşımıza çıkıyor.

Ülkemizde katliam boyutuna varan kadın cinayetlerinde eril yargının uyguladığı “iyi hal, haksız tahrik”  indirimleri kadın katillerini cesaretlendiriyor, daha çok kadın erkekler tarafından katlediliyor. Sadece son on ay içerisinde 376 kadın katledildi, 190 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Kadın kazanımlarına ve haklarına dönük saldırılar AKP'nin kadın düşmanı politikalarında somutlaşıyor: İstanbul Sözleşmesi'nin hukuksuzca feshedilmesi, boşanmaları engelleyen düzenlemeler, kürtaj yasaklamaları, 6482 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un ve nafaka hakkının hedef alınması... 

Tüm dünyada belirgin bir şekilde artan gelir eşitsizliği, işsizlik, yoksulluk karşısında iktidarlar; cinsiyetçiliği, militarizmi, savaşları tırmandırıyor. Krizden çıkış yolu olarak kadın emeğini ve kadınları yok sayan politikaları hayata geçiriyor. Ülkemizde de dayatılan güvencesiz, kayıt dışı çalışma biçimi ile birlikte kadına yönelik şiddet, mobbing ve kadın yoksulluğu artıyor. Temel haklara, sendikal örgütlenmeye dönük baskı ve saldırılar; cinsiyet eşitsizliğini de beraberinde derinleştiriyor. AKP; savaş ve çatışma politikalarıyla kadınların haklarına, kazanımlarına dönük saldırılarına hız kesmeden devam ediyor.

AKP; kadınları kamusal alandan ve çalışma yaşamından dışlayıp, onları  aileye- eve mahkum ederek  kadınların bedeni, emeği ve kimliği üzerinde tahakküm kurma anlayışıyla  yeni bir yaşam tarzı var etmek istiyor. "Biat- İtaat- Sadakat" dayatmasıyla, tek kariyeri annelik olan, yaşadığı her türlü şiddet, taciz, mobbinge karşı sessiz kalan “makbul kadın” yaratma, AKP iktidarının yirmi yıllık kadın düşmanı politikalarının en net özetidir. 2011 yılında Kadın Bakanlığı'nı kapatıp yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nı kuran, 11. Kalkınma Planı'nda "Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği" kavramlarını tamamen rafa kaldıran AKP; kadını daima bir aile içinde, özel alanda tanımladı.

Kadın istihdamı açısından OECD ülkeleri arasında son sırada yer alan Türkiye'de kamuda istihdam edilen kadın sayısı son 2 yılda %11 gerileyerek %18'e düşmüştür. Kamu kreşleri kapatılmış; hasta, yaşlı bakımı ev içinde kadınlara yıkılmıştır. Bunun sonucunda kadınlar çalışma yaşamından çekilip ücretsiz bakım hizmetlerini (çocuk, hasta, yaşlı bakımı) üstlenmek zorunda bırakılmıştır. 13.3 milyon kadın bakım emeği verdiği için çalışma hayatına katılamıyor. İstihdamdaki her 10 kadından 3'ü ise kayıt dışı çalışıyor.

Kadınlar; bedenine, emeğine, kimliğine dönük tüm saldırı ve baskılar karşısında yoksullaşmaya, yok sayılmaya karşı mücadele ederken yaşamlarına ve kazanımlarına kast eden ataerkilliğe karşı da eşitlik ve özgürlük talebiyle isyanı dalga dalga büyütüyor. Yüzyıllardan bu yana ayrımcılığa, şiddete,  diktatörlüklere karşı mücadelede kadınlar hep en önde yer aldı.  

İspanya'da Franco faşizmine direnen Dolores İbarruri'den,  adliye binalarını ateşe veren Arjantinli kadınlara, Rojava'da DAİŞ barbarlığına direnen kadınlardan, 'İstanbul Sözleşmesi, bizimdir!' diyerek sokakları terk etmeyen kadınlara... 
Biz kadınların hayatını kuşatan, bizleri yok sayan erkek şiddetine karşı;  susmuyor,  itaat etmiyoruz! Boşanıp boşanmayacağımız, doğurup doğurmayacağımız, neleri giyip neleri giymeyeceğimiz, nerelerde dolaşıp dolaşmayacağımız bizim kararımızdır. Mirabel kardeşlerden bugüne “Bizi zorla kendi cennetinize götüremezsiniz!” diyerek faşist molla rejimine direnen kadınlar olarak bize buyurduğunuz hayatı reddediyor; kendi yaşam tarzımızı var etme ve düşünü kurduğumuz eşit, özgür bir geleceği var etme mücadelesini büyütüyoruz.

Diktatörlüğe karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesinde 25 Kasım'ı yaratan Mirabel kardeşlerden Minerva Argantina Mirabel; "Bunca acı ile dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak mutluluk kaynağı, kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü."  diyordu.  Mirabel kardeşlerden Jina Amini'ye birbirimizden ve dayanışmamızdan aldığımız umut ve cesaretle her dilden, her renkten, her sesten kadınlar olarak tüm dünya kadınları ile birlikte şiddete, cinsiyetçiliğe, yoksulluğa, savaşa karşı;  eşitlik, adalet, barış ve özgürlük için 25 Kasım'da alanlarda, sokaklarda olacağız.

Şükran KABLAN YEŞİL
KESK EŞ GENEL BAŞKANI      
 

Editör: Haber Merkezi