DEM Parti, Çocuk Komisyonumuz, Eğitim Politikaları Komisyonu ve Emek Komisyonu MESEM'lerin kapatılması ve çocuk ölümlerine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.
Kilis’te inşaatın 8'inci katından düşen 17 yaşındaki Murat Can Eryılmaz, 72 gün süren yaşam mücadelesini kaybetti. Öncelikle Murat Can’ın ailesine ve sevdiklerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz. Murat Can’ın ölümüyle birlikte son bir yılda Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında çalıştırılırken hayatını kaybeden çocuk sayısı sekize yükseldi. Zekai Dikici, Erol Can Yavuz, Ulaş Dumlu, Ömer Girgin, Ömer Çakar, Yiğit Zamanis ve Arda Tonbul bu dönem içinde Mesleki Eğitim adı altında çalıştırılırken hayatlarından koparılan çocuklar… İşçileştirilerek ağır koşullarda çalıştırılıp hayatları çalınan tüm çocukları buradan bir kez daha anıyoruz.
Kapitalist Sömürünün Bir Aracı Olan MESEM Uygulamasından Derhal Vazgeçilsin!
Bildiğimiz gibi 2012 yılında 4+4+4 eğitim düzenlemesi uygulamaya geçirildi. Bununla birlikte aynı tarihte çıraklık ve stajyerlik uygulamaları gibi çok sayıda düzenleme yapıldı. İktidar, bu düzenlemelerle çocukların yaşam ve eğitim hakkını hiçe sayarak eğitimden uzaklaşmasına ve işçileştirilmesine neden oldu. Çalışma hayatında yetişkinlerle çarpık bir şekilde eşitlenen ve sayıları yüz binleri bulan çocukların sömürü ve istismarı arttı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’nde övünerek ifade ediyor: “Mesleki teknik eğitim öğrencileri okurken çalışıyor”. Biz ise iktidarın gurur duyduğu bu duruma karşı diyoruz ki “Mesleki teknik eğitim öğrencileri çalışırken ölüyor!!”.
İktidarın gurur duyduğu şey nedir? Çok açık ki çocukların staj adı altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılması… Çocukların 14-15 yaşından itibaren patronların kar hırsına ve insafına terk edilmesi, üstelik bunun bizzat MEB eliyle yapılması… Devletin kendi kurumlarıyla çocuk istismarının yolunu açması… Bu zihniyet, iktidarın çocuklara yaklaşımını da gözler önüne seriyor.
Bildiğimiz gibi MESEM’ler 2016 tarihinde, örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındı. 2021 yılında Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle de yaygınlaştırıldı. Ve böylece meslek lisesi öğrencilerinin işletmelerde ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasının önü açıldı.
Bugün Mesleki Eğitim Merkezlerinde yaklaşık 1,5 milyon öğrenci var ve bu öğrencilerin yaklaşık 300 bini 18 yaş altı. Şunu da soralım: Bu çocuklar kim? Elbette biliyoruz ki MEB tarafından çalıştırılırken hayatını kaybeden, sakatlanan bu çocuklar yoksulların çocukları. ‘Bir gün okulda, dört gün işyerinde eğitim’, gibi makyajlı sözlerle yoksulların çocukları işçileştiriliyor ve yoksulluk onların da kaderi olsun isteniyor.
AKP iktidara geldiği günden bugüne eğitimi metalaştırıyor ve sanayi-eğitim işbirliği politikalarını hayata geçirmekte adeta yarışıyor. 2006 yılında MEB-Koç Holding işbirliği ve “Meslek lisesi memleket meselesidir” hamaseti ile öğrencilerin sanayi için ara eleman olarak yetiştirilme projesinden MESEM uygulamasına kadar bu alanda yapılan her düzenleme çocukların değil sermayenin yararına olmuştur.
Bugün MEB, bir yandan asgari ücretin yüzde otuzuna denk gelen ücretle çocukları çalıştırıyor bir yandan da döner sermayenin elde ettiği gelirin 2022 yılının ilk üç ayında yüzde 225 kat artmasıyla övünüyor ve bundan utanmıyor. Üstelik işletmeleri özendirmek için çocukların sigorta bedelinin yanında alacakları ücretleri de işverenlerine ödemekten geri durmuyor. Bunun için işsizlik fonundan yararlanıyor. Yani çocuklar ucuz emek sömürüsüne maruz bırakılırken aynı zamanda vergilerden elde edilen bir kamu kaynağı sermayeye transfer ediliyor. 14-15 yaşında çalışmaya başlayan çocuklar, örgün eğitimden uzak ve denetimin sadece koordinatör öğretmene bırakıldığı bir sistemde çalıştırılıyorlar.
MEB adeta bir şirket rolü oynarken bu birimin bakanları da her dönemin patronu haline geliyor. AKP’nin milli eğitim bakanları, “Haftada 1 gün okul!”, “Maaş ve sigorta!”, “İş garantisi!” gibi sermayenin sihirli sözleriyle öteden beri MESEM’lere yoksul öğrencileri çekmeye devam ediyorlar.
Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Devletin zorunlu eğitim kapsamındaki çocukları sermayeye ucuz iş gücü olarak teslim edip ölümlerine zemin yaratması istismardır; suçtur.
Biliyoruz ki AKP-MHP İktidarının Çocuk Düşmanı Politikaları Sadece MESEM’de öldürmüyor…
Tarım, inşaat, gıda, kimya, enerji, ticaret sağlık ve daha sayamadığımız birçok iş kolunda çocuklar çalıştırılıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG)’nin raporuna göre AKP iktidarı döneminde en az 907 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Hâlbuki devletin görevi çocukların güven içinde yaşamlarını sürdüreceği ve eğitim görecekleri koşulları sağlamaktır.
Açıktır ki; çocuk yoksulluğunu fırsata çeviren ve eğitime destek adı altında kamu kaynaklarından sermayeye kaynak aktaran MEB, çalışırken ölen, sakat bırakılan bu çocukların yaşadıklarının birinci dereceden sorumlusudur. Bu nedenle işçileştirilen çocuk cinayetlerinin hesabını verecek olan Milli Eğitim Bakanlığı’dır, bu iktidardır. İktidar, çocukların işçileştirilmesine yasal zemin sunan tüm uygulamalardan derhal vazgeçmeli, çocuklara yönelik suçların failleri yargılanmalıdır. İktidar ve yargı; işvereni ve sermayeyi korumaktan vazgeçmelidir.
MEB, çocuk sömürüsüne meşruluk sağlayan MESEM’leri derhal kapatmalı, daha fazla çocuğun çalışırken ölmesine neden olmamalıdır!
Bizler, yaşamın özneleri olan çocukların yaşam haklarını savunmaktan, özgür ve güvenli bir yaşamı çocuklarla beraber inşa etme muradımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Çocukların işçileştirilmediği, yaşarken özgürleşecekleri bir yaşamı çocuklarla birlikte kuracağız!
Çocuk, Yaşam, Özgürlük!
DEM Çocuk Komisyonu
DEM Emek Komisyonu
DEM Eğitim Politikaları Komisyonu