SES Adana Şubesi ile DİSK Devrimci Sağlık-İş Sendikası ile birlikte Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi önünde Esenyurt devlet hastanesinde katledilen sağlık emekçisi güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan'a ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdiler.

SES Adana Şubesi ile DİSK Devrimci Sağlık-İş Sendikası SES Adana Şube Eşbaşkanı Dr. Mürşit Enis Akyüz tarafından yapılan basın açıklamasında; “Bizler de kınıyoruz, kınamak kolay ama bizler aynı zamanda öfkeliyiz de! Bırakın kınama işini biz yapalım, sizler güvenli çalışma ortamları sağlayın!” ifadesini kullandı.

Akyüz konuşmasına şu şekilde devam etti;

Bakanlık oyalamak için, tek kalemde maaş vermemek için, emekliliğe yansıtmamak için, sağlıkta şiddetin gerçek nedenlerini ortadan kaldırmamak için ısrarla taklalar atıyor.

Kendilerinin beğenmediği bir tweet dahi atanlar, beğenmediği bir espri dahi yapanlar anında hapisle karşılaşırken, her şeye gücü yeten iktidar nasıl oluyorsa sağlıkta şiddeti durduramıyor. Elinizde herhangi bir silah veya kesici aletle bırakın çalıştıkları yere girmeyi, sokakta yürürken yanlarına bile yaklaşamayacağımız devlet büyükleri, kendi sağlık çalışanlarının güvenliğini sağlamaktan nasılsa aciz! Daha dün, Esenyurt Devlet Hastanesi'nde bir sağlık emekçisi daha görevi başında katledildi. Toplumda şiddeti cezasız bırakıyorlar, sonra kınama mesajları yayınlıyorlar. Bizler de kınıyoruz, kınamak kolay ama bizler aynı zamanda öfkeliyiz de! Bırakın kınama işini biz yapalım, sizler güvenli çalışma ortamları sağlayın!

Bugün burada, Esenyurt devlet hastanesinde katledilen, bakanlığın sağlık emekçisi saymadığı ama bizim ekip arkadaşımız olan güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan'ı anıyoruz. İlk kaybımız değil, bu böyle devam ettikçe maalesef son kaybımız da olmayacak ama biz güvenli çalışma ortamı sağlanana, toplumda şiddetin önü aşınana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

Biliyorsunuz bugün bir iş bırakma kararımız vardı. Gece yayınlanan bir yönetmelik nedeniyle, ne olduğunu görmek amacıyla şimdilik erteledik.

Adına beyaz reform dediler, biz hep performans sistemine karşıydık, güya kaldırdık dediler, maaşı kaç kaleme böleceklerini bilemediler. Emekliliğe yansımayan, sağlık emekçileri arasında nifak tohumları eken, insanları birbirine düşürme taktiklerine kanmıyoruz.

Tek kalemde maaş dedik, performansa hayır dedik, şimdi güya performansı kaldırdılar ama herkesi bir hesap içine düşürdüler: yahu acaba bu ay ne kadar alıyorum?

Aynı işi yapan iki kişiye aynı bakanlığın farklı ücret ödemesi kadar akla aykırı birşey yoktur! Ama bakanlık bunu şiar edinmiş, illa istiyor ki sağlık emekçilerinin birliği bozulsun, birbirine düşsün. Bırakın  21. yüzyılı, 20. yüzyılın bile öncesine götürdü çalışma şartlarını: her gün dayak korkusu, ne maaş alacağını bilememek, saatler boyunca uykusuz yorgun çalışmak ve en küçük bir hata payının olmaması. Yabancı uyruklu asistanları, sadece nöbet ücretine ve yanında asgari ücretin bile altında bir ücrete çalıştırmak bırakın anayasayı, insan haklarına aykırı.

Nöbet ertesi izin dedik, onu da alınacak ücretten kesilecek şekilde yaptılar. Hele sadece nöbet ücreti ile geçinen yabancı uyruklu asistanlar nöbet ertesi izne sevinemez oldu.

Ne bakanın aldığı maaştan haberimiz oluyor ne başkasının, ama nedense daha doktorlara hemşirelere teknisyenlere laborantlara... Herhangi bir sağlık emekçisine yapılacak zam, öncesinde tv'lerde ve sosyal medyada boy boy abartılarak gösteriliyor. Son yıllarda "sağlıkçıya büyük müjde" haberlerini üst üste koysanız, aldığımız maaşın en az bir sıfır fazlasını almamız gerekirdi. Hem halkın önüne, "doktora, hemşireye çok fazla para veriyoruz" algısı yaratıcaksın, hem verme kısmına gelince matematik formüllerini art arda sıralayacaksın.

Yoksulluk sınırı altında sağlık olmaz! Buradaki bütün sağlık emekçileri ne iş yaptığının farkında. Herhangi birimizin bir eksiğinin ne kadar büyük sorunlara yol açacağının farkındayız. Sağlık sadece para için yapılamaz, bu bir fedakarlık işidir. Ama sağlık, yoksulluk sınırının altında da verilemez! İnsan hayatı gibi önemli bir konu ile uğraşırken ek iş yapma derdine düşülemez!

Sevgili arkadaşlar, vermemeye çalışarak dahi olsa bakanlığı, iktidarı "bir şeyler yapıyormuş görünme" çabasına sokan şey bizlerin mücadelesidir. Pandeminin başından beri hiç inmedik sokaklardan. Taleplerimiz belli; kıdeme, iş niteliğine ve eğitime göre kademelendirilmiş, en düşüğü yoksulluk sınırının altında kalmayacak şekilde tek ödeme istiyoruz! Eşit işe eşit ücret istiyoruz! Aldığımız ücretlerin tamamının emekliliğe yansımasını istiyoruz! Güvenceli ve tek tip çalışma modeli istiyoruz! Güvenli çalışma ortamları istiyoruz! Kaliteli eğitim istiyoruz! Asistan hekimlerin, akademik kadroda olan sağlık emekçilerinin eğitime ve bilimsel çalışmaya vakit ayırabilecek şekilde çalışma hayatının düzenlenmesini istiyoruz! Kışkırtılmış sağlık talebi ile hastanelere akın ettirilen insanlar ve bunlara yetişmek için canhıraş çalışan emekçiler değil, sağlık okur yazarlığının yükseldiği, basamaklı sağlık sisteminin önemsendiği, hastalığın tedavi edilmesinden çok koruyucu sağlığın ön plana çıkarıldığı, insanca sağlık hizmeti verilebilecek ortamlar istiyoruz!

Tüm bunlar için reçete de belli: sağlığı, rant elde edilecek bir alan olarak görmekten vaz geçin! Sağlıkta ödenen maaşlar ve yapılan sağlık harcamalarını bir eksi değil, devletin ödevi olarak görün! Sağlığa yeterli bütçe ayırın, sağlık emekçilerinin, yönetimin her kademesini oyla seçmesine, her alandaki karar mekanizmalarında söz hakkı olmasına yol açın.

Bu günlere kadar söylediğimiz sözleri söylemeye devam ediyoruz! Tarih bizi haklı çıkarıyor sürekli, ama biz artık sadece haklı çıkmak değil, hakkımızı almak istiyoruz, alana kadar durmayacağız!

Editör: Güven BOĞA