"MEB, yaptığı 20 binlik öğretmen atamasında da kontenjandaki aslan payını din dersine ayırarak amacını bir kez daha gözler önüne serdi.”

Adana -  Eğitim İş Adana 2 No’lu Şube Başkanı Sema Akgün, 2024 - 2025 Eğitim Öğretim yılının hem öğrenciler hem de öğretmenler adına başarılı geçmesini temenni ederek geçen dönem yaşanan eğitim sorunlarının altını çizdi. Her geçen dönemin bir önceki döneme göre daha da zorlaştığına dikkat çeken Akgün, “2023-2024 Eğitim-Öğretim dönemi, eğitimde birçok değişikliğin yaşanmasıyla noktalanmıştı.  Neler olduğunu şöyle kısaca hatırlayacak olursak; eğitimi ve eğitimin bileşenlerinin içinde bulunduğu koşulların çağın getirisi karşısında iyileştiren yeniliklerle buluşturulması gerekilirken aksine daha da geri zihniyetle değiştirilerek akıl almaz kararlara imza atılmıştı. Eğitim sistemimizi yıllardır sistematik olarak gericileştiren, piyasacılaştıran, niteliksizleştiren iktidar, yakın zamanda “milli”sini yok ettiği çalışmalarıyla bu kez de “eğitimi” parçalamaya başlayarak tarihe kara leke olarak bir kez daha geçmiştir” diye konuştu.

YENİ MÜFREDATIN GETİRİSİ: SORGULAMAYAN NESİLLER

Hükümetin, önce ÇEDES sonra “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” projeleriyle eğitim büyük bir darbe vurduğunu ifade eden Akgün, “Adına ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ dedikleri bu ucube müfredat ile Atatürkçü, Laik ve Cumhuriyetçi eğitim sistemini yerle bir edip, yerine çağın dışında kalmış gerici bir eğitim anlayışını getirme çalışmalarına başladılar. Okullarda imamların, müezzinlerin dolandığı bilimden uzak, gerici bir eğitim zihniyetini dayatan MEB, dernek maskesi takmış tarikatlar ve Diyanet ile imzaladığı protokoller sayesinde, eğitimi daha da gericileştirirken; çocuklarımızı savunmasız bir duruma itmiştir. ÇEDES adı altında öne çıkan tehlike ile küçücük çocuklarımıza proje kapsamında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu öğreticisi gönderilip onlara cami temizliği, mezarlık temizliği yaptırılması gibi uygulamalarla akıl almaz projelere imza atılmıştır. Ayrıca “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını taşıyan bu yeni müfredat, kamuoyunun tüm itirazlarına rağmen eğitimin temel yapı taşına yerleştirilip, müfredat üzerinden milli değerlerimizin yok edilmesi ve bilimden uzak eğitim modeli amaçlanmıştır. Dini derslerin artış gösterdiği, bilimsel derslerin geriletildiği, ülke tarihinin çarpıtılarak anlatıldığı, konu ve anlam sıralamasının bile yanlış şekilde işlendiği bu müfredat, bilimsellikten uzak bir eğitimin başlangıç düğmesi olmuştur. Laik ve çağdaş eğitime vurulan bu darbe, iktidarın sorgulamayan nesiller yaratma gayreti amacıyla vücut bulmuştur” şeklinde konuştu.

BÜTÇELER, GERİCİ YAPILARA…

Yeni eğitim öğretim yılına da bu büyük sorunlarla başlanacağını aktaran Akgün, “MEB, gerici yapıları protokoller eşliğinde eğitime birer taşeron haline getirdi. Zaten yüzde 82’sinden fazlası personel giderlerine ayrılan, bakanlığın zorunlu ihtiyaçlarına bile yetmeyen bütçesinden 5,7 milyar TL tutarında bir kaynağı Türkiye Maarif Vakfı'na ayrıldı. Böylece bu dönemde de eğitimde çok başlılığın daha da artacağının somut işaretini en başından verilmiş oldu” dedi.

Akgün, okullardaki fiziki koşulların yetersizliği ve öğretmen istihdamındaki sorunları vurgulayarak koşulların iyileştirileceğine her dönem daha da kötüye gittiğini şu şekilde konuştu:

Eğitim-İş Üyeleri Öğretmenler Odasında, “Kadın Cinayetleri ve Çocuk İstismarına Sessiz Kalmayacağız!” Bildirisini Okudu Eğitim-İş Üyeleri Öğretmenler Odasında, “Kadın Cinayetleri ve Çocuk İstismarına Sessiz Kalmayacağız!” Bildirisini Okudu

“Okul ve derslik sayısındaki açık bu dönemde de kapatılmadı. Büyükşehirler de dahil olmak üzere birçok ilde çocuklar kalabalık sınıflarda ders yapmak zorunda kalacak. Üstelik okulların bakımsızlığı, denetimsizliği de had safhaya çıktı. Temizlik malzemelerinin bile velilerin sırtına yüklendiği devlet okulları adeta ticarethane mantığına dönüştürüldü. Okullardaki kadrolu yardımcı personel, güvenlik personeli, temizlik personeli ihtiyacı görmezden gelinerek okul yardımcı hizmetler personellerinin görevlendirilmesi için yeni kriterler de getirildi. Asgari ücretin altında istihdamın devlet tarafından legal hale getirilerek zaten yetersiz olan yardımcı hizmetler personeli açığı ile çocuklarımızın temiz ortamda eğitim görmeleri gibi temel hakları da ellerinden alındı. En önemli konulardan bir olan eğitim sistemindeki öğretmen açığı, MEB’in kendi raporlarıyla itiraf ettiği ölçüde dahi kapatılmadı. Geçen dönemden vefat eden, emekli olan, istifa gibi nedenlerle görevinden ayrılan öğretmen sayısı kadar bile öğretmen ataması yapılmadı. MEB, yaptığı 20 binlik öğretmen atamasında da kontenjandaki aslan payını din dersine ayırarak amacını bir kez daha gözler önüne serdi.”

 ÖĞRETMENİ İTİBARSIZLAŞTIRMAYA GEÇİT YOK!

Öğretmenin uzmanlığını hiçe sayan, eğitim emekçisinin itibarsızlaştıran sistemin karşısında olmaya devam edeceklerini aktaran Akgün, “Kendi yeterliliklerine bakmadan öğretmenlerin alanında ne kadar uzman olduğunu tekrar tekrar ve subjektif yöntemlerle ölçmeye kalktılar. Öğretmeni geçinemeyeceği ücretlerle kötü koşullarda çalıştırıp, ücretli ve sözleşmeli öğretmen ayıbını sürdürmeye devam ettiler. Atadıkları liyakatsiz yöneticiler eliyle eğitim emekçisine mobbing ve keyfi disiplin cezaları uygulandı. Toplumda eğitim emekçisine olan saygın bakış erozyona uğratıldı. Eğitim emekçisine şiddet olaylarında korkunç bir artış görüldü ve bu nedene bağlı kayıplar yaşandı. Tüm bu olaylar sendika olarak “Öğretmene Saygı” mitinglerimizin haklılığının acı bir ispatı olmuştur. Bu anlamda da mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

VEKİLLERE UCUZA KEBAP ÖĞRENCİLERE MUSLUK SUYU

Eğitim alanında bile kendini gösteren rantlaşma ile özel okul sayısında ciddi yükseliş yaşandığını açıklayan Eğitim     İş Adana 2 No’lu Şube Başkanı Sema Akgün, sözlerini şu şekilde sürdürdü:  “Eğitimde rantlaşma ile fırsat eşitliğinin önünü kapatıp tarikat gibi oluşumlara kurban edilen çocuklarımıza karanlık bir gelecek sunulmasına olanak sağlanmıştır. Aynı zamanda özel okulların orantısız ve MEB tarafından denetlenmeyen fahiş zamları velileri zor durumda bırakmıştır. Velilerin sınavlara hazırlık sürecinde de çocuklarına özel ders, etüt merkezlerine bütçe ayırmak durumunda oldukları düşünülürse ebeveynlerin omuzlarına büyük yükler bırakılmıştır. Devlet okulunda çocuk okutmanın bile büyük bir masraf haline gelmesiyle kağıt üzerinde “zorunlu eğitim”in olduğu ülkemizde birçok çocuğumuz eğitim dışı kalmış, çocuk işçi sayısından son derece artış yaşanmıştır. 2023-2024 eğitim öğretim yılının ilk 6 ayında MESEM’lerde 8 çocuk hayatını kaybetmiş, yüzlerce çocuk da yaralanmıştır. Eğitimde rastlanan bu acı tablo, MEB tarafından yok sayılmış “Türkiye Yüzyılı”nda çocukların önüne bir tabak yemek dahi koyulamamıştır. Meclis lokantasında vekillerin kebap yediği paralar göz önüne alındığında çocukların derse aç girmesi ve içme sularını okul musluklarından karşılamak zorunda kalması ülkemizin içinde yaşanan adaletsizliği bir kez daha yüzümüze çarpmıştır.”

Editör: Haber Merkezi