Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreterliği "11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü" nedeniyle yazılı basın açıklaması yayınladı.

2012 yılında Birleşmiş Milletler Kurulu, Türkiye, Kanada ve Peru’nun girişimiyle, kız çocuklarının cinsiyetinden dolayı maruz kaldığı eşitsizlikler konusunda farkındalığın arttırılması, kız çocuklarına karşı ayrımcılığın önlenmesi ve ortadan kaldırılması ve onların insan haklarından tam ve etkili bir şekilde yararlanmalarını sağlamak amacıyla 11 Ekim’i  Dünya Kız Çocukları günü olarak ilan etti.

Dünya Kız Çocukları Günü, kız çocuklarının cinsiyetlerinden dolayı maruz kaldıkları eşitsizliklere, ayrımcılıklara, eğitime, yasal ve sosyal haklara erişimindeki sorunlara vurgu yaparak her yıl 11 Ekim’de kutlanmaktadır.

Dünya genelinde milyonlarca kız çocuğu, hâlâ eğitime, sosyal ve yasal haklara erişememekte, erken yaşta evlenmeye zorlanmakta, çocuk işçiliğine, ev içi emek sömürüsüne, yoksulluğa, şiddete, istismara ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır.

Türkiye’de de kız çocukları, siyasi iktidarın çocuk evliliklerinin yolunu açan,  şiddet ve istismar faillerinin elini kolaylaştırıp cesaretlendiren yasal düzenlemeleri, eğitimin özelleştirilmesi ve dinselleştirilmesi politikaları ile eğitimin dışına itilmekte, toplumsal hayattan koparılarak güçsüzleştirilmekte, sömürüye, şiddete ve istismara maruz bırakılmaktadır.

Tüm bu uygulama ve politikalar siyasi iktidarın sorunu derinleştiren tutumunu gösterirken, resmi istatistikler durumun korkunç boyutuna dair fikir vermektedir.

TÜİK’in verilerine göre 2020 yılında 15-17 yaş arasında 8 bin 154, 2021 yılında 7 bin 190 çocuk doğum yaptı. Doğum yapanların 117’si 15 yaşın altındaki çocuklar oldu. 2022 yılında 16-17 yaş grubunda evlenen kız çocuklarının toplam evlenmeler içindeki oranı yüzde 2,0 oldu. 2001-2021 yılları arasında 15 yaş altı 20 bin 895 çocuk doğum yaptı; 15-17 yaş arası ise 548 bin 488 çocuk doğum yaptı. 20 Nisan 2021’de TÜİK’in yayınladığı İstatistiklerde Çocuk Raporu’na göre, son on yılda 16-17 yaş grubunda toplam 334 bin 738 kız çocuğu evlendirildi.  Öte yandan 2020 yılında güvenlik birimlerine suç mağduru olarak gelen kız çocuklarının sayısı 78.642 oldu. 2021 yılında ise güvenlik birimlerine suç mağduru olarak gelen veya getirilen 186 bin 14 çocuğun %13,1'i cinsel suçlardan dolayı mağdur oldu.

Geleneksel kadınlık rollerini İslami kurallar ile meşrulaştırmaya çalışan Millî Eğitim Bakanlığı, eğitimin en önemli unsuru olan ders kitaplarıyla, aile yaşamını kutsayan ve kadını yok sayan politikaların sürdürücüsü olmaktadır. Eğitim müfredatı eleştirel düşünceyi engelleyerek sorgulamayan bireyler yetiştirmeyi hedeflemekte, kız çocuklarına ve kadınlara dayatılan geleneksel yaşam biçimi eğitim müfredatı ile yeniden üretilmektedir. Tekçi, gerici, cinsiyetçi müfredat ile ayrımcılık derinleşmekte, cinsel yönelim farklılıkları da yok sayılmaktadır. Karma eğitime yönelik müdahaleler, eğitimin dinselleşmesi ve çocukların geleneksel rol kalıpları ile yetiştirilmesine yönelik müfredatlar şiddetin ve cinsel istismarın önünü açmaktadır.

Kız çocuklarının eğitime erişmeleri, eğitim düzeylerinin yükseltilmesi ve eğitime etkin katılımları; toplumsal alandaki konumlarının güçlendirilmesi ve eşit haklardan faydalanmaları açısından kritik önemdedir. Eğitim, kız çocuklarının ve kadınların ilgilerini ve yeteneklerini fark etmelerini ve geliştirmelerini, eve kapatan ilişkilerin dışına çıkabilmelerini sağlarken, hareket ve girişim özgürlüğünü arttırmaktadır. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2021-2022 eğitim öğretim yılı okullaşma istatistiklerine göre ilkokulda 195 bin, ortaokulda 298 bin, lisede 373 bin kız çocuğu eğitimin dışındadır.  Açık öğretimde okuyan kız çocuğu sayısını ise 636 bin 270 olarak belirten istatistikler, toplamda 1,5 milyonu aşkın kız çocuğunun eğitim sisteminin dışında bırakıldığını göstermektedir.

Öte yandan, deprem toplumun en kırılgan kesimleri olan kadınları ve kız çocuklarını daha çok etkiledi. 2021-22 öğretim yılı verilerine göre deprem bölgesinde 5-17 yaş grubunda yaklaşık 203 bin 483 çocuk eğitim dışındadır. Bu sayının 2022-23 eğitim öğretim yılında daha da fazla olması beklenmektedir. Deprem bölgelerinde çocuk yaşta evlilikler de dâhil olmak üzere toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, sömürü ve istismar vakalarının arttığı belirtilmektedir.

Kız çocuklarının eğitime erişimlerinin sağlanması ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bertaraf edilmesi için, kadını ve çocuğu koruyan uluslararası sözleşmeler derhal hayata geçirilmelidir. Eğitime erişimi risk altındaki kız çocuklarının belirlenmesi ve korunması için gereken erişim ve müdahalenin sağlanması açısından kritik önemdedir. Eğitim Sen, demokratik, kamusal, bilimsel, anadilinde, parasız, laik ve cinsiyet eşitlikçi eğitim hakkı önündeki engellerin kaldırılması, çocukların hiçbir tehlike ve tehdide maruz kalmadan, gelecek kaygısı duymadan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çocukluklarını yaşayabilmesi için yürüttüğü mücadeleye kararlılıkla devam edecektir.

Editör: Haber Merkezi