EMEP Milletvekili Karaca: "ailenin güçlendirilmesi" Planına Daha Geniş Bir Mücadele İle Karşı Çıkmalıyız' EMEP Milletvekili Karaca: "ailenin güçlendirilmesi" Planına Daha Geniş Bir Mücadele İle Karşı Çıkmalıyız'

Depremde yaşanan durum ve ölümün sorumlusunun siyasi iktidar olduğunu ifade eden EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, iktidarın tüm politikalarına karşı birleşik mücadele çağrısında bulundu.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde (ÇGC) binasında basın mensuplarıyla bir araya gelerek siyasal süreci değerlendirdi. Depremin yıldönümde Hatay'da olup, anmalara katıldığını ifade eden Aslan, depremden hemen sonra Adana ve Hatay'da "korkunç bir yıkımla" karşılaştıklarını ve orada halkın yaşadığı acıya, duyguya ve feryada tanık olduklarını dile getirdi.

I M G 1705

'YAŞANANLARA TANIK OLDUK'

Depremin üzerinde 3 gün geçmesine rağmen iktidarın orada olmadığına tanık olduklarını anımsatan Aslan, depremin üzerinden bir yıl geçmesine halen halkın yıkımlar arasında olup, bu gerçekle baş başa kaldığına tanık olduklarına değindi. Depremde resmi rakamlara göre 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiğini, 107 bin 213 kişinin de yaralandığı verisinin gerçeği yansıtmadığını, bu rakamın daha fazla olduğuna işaret eden Aslan, "Deprem bölgesinde inşa edilmek üzere söz verilen konutların yüzde onu bile gerçekleşmedi. Sağlık alanında, eğitim alanında, tarımda, sanayide, işsizlikte, küçük esnafın desteklenmesine dahil olmak üzere bütün bunlara baktığımızda hepsi bir yıl önce verilen vaatlerin hiçbirisinin gerçekleşmediğine bir kez daha tanık olduk. Bölgede halen yıkıntılar ortada, sosyal yıkıntı ortada, psikolojik yıkıntı ortada, sağlık alanındaki enkaz ortada, eğitim alanındaki enkaz bunların hepsi ortada duruyor" dedi.

'YA BİZE OY VERECEKSİNİZ YA BİZE OY VERECEKSİNİZ'

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hatay gezisinde sarf ettiği sözlere tepki gösteren Aslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün bu yıkıntılar, bütün bu enkazlarla karşı karşıya olan halkımızın sorunları ve problemleri dertleri çözüm beklerken bölgedeki gezisi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifade ettiği tehdit sözleri ise gerçekten kabul edilebilir. Asla ve asla kabul edilecek şeyler olmadığında altını çizmek istiyoruz. Bölgedeki yerel seçimler vesilesiyle aday tanıtım töreninde yani Hatay'ın garip kaldığını, Hatay'ın hizmet almadığını ifade ederken aslında; 'bana oy vermeyen yani AKP'ye oy vermeyen hiçbir anlayışa hiçbir kesime kesinlikle hizmet götürmeyeceğiz. Ya bize oy vereceksiniz ya bize oy vereceksiniz.' Bunun bir adım ötesi şudur. Artık seçime de ihtiyaç yoktur. Belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı tarafından atanması anlamına gelecek bir sürecin adımlarını atmıştır. Bölgenin talepleri, bölgenin sorunları ortada dururken, Cumhurbaşkanısnın bölge gezisinde, yani bir bütün olarak 11 ildeki sorunları çözmek üzere adım atması beklenirken böyle bir tehdit, böyle bir şantaj politikası tüm toplum kesinlikleri tarafından biliyorsun tepkiyle karşılandı ama daha sonra da ya ben böyle demek istemedim ya da böyle söylenmedi gibi mealinden sözler gerçeği ifade etmiyor. Depremde esas olarak halkımızın beklediği bir an önce kalıcı konutların inşa edilmesidir, kalıcı konutların depreme dayanıklı olarak yapılmasıdır, sağlık merkezlerinin yapılmasıdır, eğitim kurumlarının yenilenmesidir, halkımızın hizmet alabileceği bütün altyapı ve üst yapının tamamlanmasıdır. Halen halkımız içme suyuna ulaşmakta büyük zorluklar çekerken; yolların içerisinde bulunduğu durumu, kaldırımların içerisinde bulunduğu duruma da şahit olduk. Yani sadece binaların bir kısmı yıkılmış ama bir bütün olarak kentlerimiz enkaz halinde durmaktadır."

'BU ÖLÜMLERİN SORUMLUSU İKTİDARDIR'

Adana'da bugün ikinci duruşması görülecek olan ve depremde 96 kişiy mezar olan Alpargün Apartmanı Davasına dikkat çeken Aslan, depremde Adana'da 418 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, "Bu ölümlerin sorumlusunu yani toplamda çok açık ki bu sistemin kendisidir. Yirmi yıldır bu ülkeyi yöneten iktidarın kendisidir. Ve üç beş tane müteahhiti yargılayarak üç beş tane müteahhite ceza vererek bu sorumluluktan kurtulamazlar, kurtulmamaları gerekir" diye konuştu.

'İKTİDARIN İKİ YÜZLÜ TUTUMU'

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesine dair konuşan Aslan, Anayasa Mahkemesi'nin  (AYM) Atalay hakkında verildiği karar uygulanarak, Atalay'ın Meclis'teki yerini alması gerektiğini vurguladı. Gazze'de yaşananlara değinen Aslan, Gazze'nin yerle bilerek, önlerinde bir "Gazze Gerçeği" olduğunu sözlerine ekledi. İktidarın Gazze'ye dair ikiyüzlü politikasını ise şöyle eleştirdi: "Filistin halkına yönelik baskı ve şiddet politikaları İsrail tarafından her yönüyle devam ediyor. Burada Cumhurbaşkanlığı tek adam iktidarının Filistin'deki  savaş karşısında aldığı iki yüzlüce tutumu bir kez daha kınadığımızı belirtmek istiyorum. Çünkü orada savaş devam ederken aynı zamanda Türkiye'nin ticari ekonomik bütün ilişkilerinin sürdüğünü biliyoruz. Gemilerin İsrail'e her türlü lojistik malzeme taşıdığını biliyoruz. Kargo uçaklarının her türlü lojistik malzeme taşıdığını biliyoruz. Burada Filistin halkı bütünüyle iktidar tarafından Orta Doğu'daki egemenler tarafından yalnız bırakıldığını biliyoruz. İsveç'in NATO'ya alınması kastı ABD'yle yapılan görüşmeler ve ilişkiler sonucunda F-16'lar ve F-35'lerin alınması, onların modernizasyonu konusundaki iki yüzlü tutumda bir kere daha açığa çıkmış oldu. Yine Orta Doğu'daki yaşanan çatışmaların ABD'nin ve NATO ülkelerinin, batıdaki emperyalistlerin Orta Doğu halklarına yönelik onların ötürü ve demokrasi arayışına yönelik tutumları karşısında Türkiye'nin, Türkiye iktidarının da iki yüzlü tutumu ve emperyalistlerle olan işbirlik tutumu da aynı biçimde devam ediyor."

'KÜRT SİYASETÇİLER CEZAEVLERİNDE ÇIKARILMALI'

Tutuklu gazetecilere ve basın üzerindeki baskılara değinen Aslan, bu baskıların son bulup, tutuklu gazetecilerin özgür olmasını istedi. Kürt sorunundaki çözümsüzlüğüne dikkat çeken Aslan, iktidarın; Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesini veren binlerce kişiyi gözaltına alınıp haksız yere cezaevinde tutulduğunu ifade ederek, "Bir an önce bu tür baskılara, bu tür durumlara son verilerek, Kürt halkının temsilcilerinin de kendilerini ifade ettikleri demokratik hak ve özgürlükleri içerisinde siyaset yapma haklarının verilmesi, cezaevinde çıkarılmaları gerektiğinin altını çizmek istiyorum" dedi.

'İNSANLARIN AÇLIKLA İMTİHAN EDİLDİĞİ BİR ÜLKEDEYİZ'

Ülke ekonomisi ve işçi ile emekçinin durumuna işaret eden Aslan, daha önceleri tarım ve sanayi kenti olan Adana'nın şuanda işsizler kenti olduğunu dile getirdi. Aslan, "Türkiye'de çok açık ki ekonomik veriler iyi gitmiyor ama esas olarak ekonomik veriler iyi gitmiyor derken iki ayrı ekonomik tablo var. Birisi sermayenin ve egemenlerin ekonomisi, diğeri de işçilerin ve emekçilerin ekonomisi. Bir tarafta çok ciddi zenginlikler çok ciddi servetler birikirken öbür tarafta da insanların açlık sınırında yaşadığı, yoksulluk sınırının üzerine çıkmayan ücretlerle yaşamak zorunda kaldıkları bir ülke  haline geldi. Ülkemizdeki yoksulluk sınırı biliyorsunuz son yapılan istatistiklerde  50 bin liranın üzerine çıkmak çıkmaktadır ve yine açlık sınırı 15 bin lira düzeyinde bu ülkede  asgari ücret 17 bin lira olarak belirlendi geçtiğimiz yılbaşında. Belli ki birkaç ay sonra asgari ücret açlık sınırına eşitlenmiş olacak. Yani milyonlarca işçi ve emekçinin açlık sınırıyla imtihan edildi, açlıkla, açlık ücretiyle imtihan edildiği bir ülkedeyiz. Yine milyonlarca emekli arkadaşımızın bırakalım açlık sınırına yaklaşmayı on milyona yakın emekli insanın  açlık sınırının altında da bir ücretle hayatını sürdürmeye zorlandığı bir dönemden de geçiyoruz" ifadelerini kullandı.

Yerel seçimlere ve ittifaklara değinen Aslan, 31 Mart Yerel Seçimlerin önemi olduğunu, iktidarın her türlü baskı ve hile ile seçimi kendi lehine çevirmek istediği sözlerine ekledi. Genel seçimlerde Emek ve Özgürlük İttifakı'yla seçimde yer aldıklarını ancak şuanda Türkiye genelinde bir ittifaktan söz etmenin olmadığını belirten Aslan, yerel düzeyde görüşme ve bir takım birliklerin oluşturulması konusunda çabalarının sürdüğünü anlattı. Aslan, "Parti olarak biz bütün öncelikli sanayi kentleri de olmak üzere birçok ilde partimiz adına seçimlere gireceğiz. Bunun açısından seçim çalışmalarında adaylarımızı belirlediğimiz illerimiz oldu. Başta Kocaeli olmak üzere Aydın, Denizli, Erzincan, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli birçok ilde ve ilçede  hem belediye başkanlığı adaylıkları hem de belediye meclis adaylıklarımızla, il genel meclis adaylıklarımızla birlikte seçim çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama şunu ifade etmek isterim ki tabii 2019 ve genel seçimlerinde tek adam iktidarının zayıflaması, yenilgiye uğratılması, geriletilmesi konusundaki seçim taktiğimiz ve böyle bir anlayışımız bugün de devam ediyor ama bütün demokrasi güçlerinin de aynı biçimde böyle bir sorumlulukla hareket etmesini de beklediğimizi de ifade etmek isterim" diye konuştu.

'BİRLEŞİK MÜCADELE ÇAĞRISI'

Aslan son olarak ise konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Türkiye'de her alanla birçok sorunla karşı karşıyayız. İşsizlikten, yoksulluğa, Kürt sorunundan, demokratik hak ve özgürlüklere, yeni anayasa meselesinden tutalım da demokratik bir yargıya kadar tarafsız bir yargıya kadar birçok sorunla karşı karşıyayız. Bütün bunların çözümü, bütün bunların taleplerimizin elde edilmesi, insanca yaşanır bir ülke demokratik biçimde halkların eşit bir arada yaşayacağı bir ülkenin güvencesi yine Türkiye'deki demokrasi güçlerinin, emek örgütlerinin, sendikaların, meslek örgütlerinin birlikte mücadelesinden, ortak bir mücadelesinden geçtiğini ifade etmek isterim. Partimiz geçmiş yıllarda da hep Türkiye'de demokrasi güçlerinin birlikte hareket etmesi, ortak davranması, bir mücadele cephesinin kurulması konusunda çabaların oldu ve bu çabalarımız yine devam edecek. Bu nedenle de burada sizlerin huzurunda bir kez daha demokrasi güçlerine, emek örgütlerine, sendikalara, meslek örgütlerine, yerel örgütlere, yani bugünkü sistemden rahatsız olan, bugünkü kapitalist sistemden rahatsız olan, tek adam iktidarından rahatsız olan ve buna karşı birlikte mücadele etmeliyiz diyen tüm kesimlerle bir arada mücadele etmek zorundayız. Bir arada mücadele etmek zorundayız. İşçilerin ve emekçilerin yaşadığı sorunlar, kadınların, gençlerin yaşamış olduğu sorunlar, tarımda uygulanan politikalara karşı, Kürt sorununun çözümü konusundaki meseleler dahil olmak üzere bütün bu sorunların çözümü ortak mücadeleyle birleşik bir mücadeleyle gerçekleşebilir. Bu olmadan, bunu gerçekleştirmeden bu tek adam iktidarının, bu ceberut iktidarın Türkiye'de faşizmi inşa etme yönünde adım atmaya hızlandıran iktidara karşı birleşik bir güç olmadan onu geriletmemiz mümkün değil. Bu açıdan da sizin vesilenizle bir kere daha bu çağrıyı yapmak istiyorum."                                         

Editör: Haber Merkezi