Halklar ve İnançlar Komisyonunun açıklaması: "HDP olarak kim tarafından gerçekleşirse gerçekleşsin hiçbir mabedin bu tür çatışmalarda hedef alınmasını ve zarar görmesini kabul edemeyiz"

Açıklama metninin tamamı şu şekilde;

Halkların Demokratik Partisi’ni ve demokratik siyaseti hedef alan Kobanî Kumpas Davası devam ediyor. Neredeyse devletin bütün kurumları (Et ve Süt Kurumu da dahil) bu davada müdahil olmak için başvuru yaptı. Daha önce inanç merkezlerine zarar verildiği gerekçesiyle davaya müdahil olan Diyanet İşleri Başkanlığı, mütalaaya ilişkin davaya gönderdiği dilekçe ile asıl niyetini ve düşmanlığını göstermiş oldu.

Kobanî direnişi İslam’ın değerlerini ve kutsallarını kirli siyasetine alet eden IŞİD’e karşı verilen en önemli mücadele olarak tarihin temiz sayfalarında yerini aldı. IŞİD ile işbirliğine karşı, IŞİD’e karşı Türkiye’de demokratik zeminde protestolar gerçekleşti. IŞİD zihniyetinin kaybetmesinin intikamını alırcasına barışçıl eylemlere müdahale edilmesi ise eylemlerin yönünü değiştirdi. Kentler yakıldı, yıkıldı. Kobanî Davasına gündem olan olaylarda çok sayıda HDP’li yaşamını yitirdi. Bunları ters yüz ederek açılan kumpas davasında Diyanet İşleri Başkanlığının Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına gönderdiği yazı devam eden intikam hırsının en önemli göstergelerinden biridir. Diyanetin hiçbir hukuki kanıta dayanmayan iddiaları yargı sürecini etkileme çabasından başka bir şey değildir.

Diyarbakır Suriçi’nde bulunan Fatih Paşa (Kurşunlu) Camii örneğinde olduğu gibi, bölgede bulunan basın mensupları ve mahalle sakinlerinin açık beyanlarından da anlaşıldığı üzere, Kurşunlu Camii özel harekât timlerinin kullandığı ağır silahlarından açılan ateş ve helikopterlerden atılan bombalar sonucu tahrip olmuştur. Yine aynı şekilde Dört Ayaklı Minare de özel harekât timleri tarafından açılan ateş sonucu isabet almıştır. Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Buna rağmen iktidarın kontrolünde olan Diyanet İşleri Başkanlığı tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de dini inancı ve Müslümanların mabetleri olan camileri, devletin/iktidarın yargıda istediği kararın çıkması için bir baskı unsuru olarak kullanmakta bir beis görmemiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı bugün tarihte hiç olmadığı kadar halkın inancını, kutsalını, mabedini hatta her türlü dini değerlerini devletin politikalarını meşrulaştırmak için kullanışlı bir aparat haline getirmekte tereddüt etmemektedir.

Diyanet’in tanımlı görevlerini aşarak mevcut iktidarın politikalarına taraf olması ve bu tutumuna halkın inancını ve mabetlerini alet etmesi kabul edilemez. Diyanet, yargı süreçlerini etkileme çabalarından vazgeçip önceki gün intihar eden Müftü Mehmet Deniz’in intiharına sebep olan göreve iade kararının uygulanmamasının hesabını vermelidir.

Kobanî direnişi sırasında kolluk kuvvetleri ve provokasyonun parçası olan karanlık odakların kullandığı orantısız güç sonucunda birçok mabet zarar görmüştür. HDP olarak kim tarafından gerçekleşirse gerçekleşsin hiçbir mabedin bu tür çatışmalarda hedef alınmasını ve zarar görmesini kabul edemeyiz. Her halkın ve inancın kendisini özgürce ifade etme ve inancını özgürce yaşama hakkı için verdiğimiz mücadelemizi kumpas davalarıyla ve çeşitli senaryolarla boşa çıkaracaklarını zannedenler bilsin ki tarih karşısında kendileri yargılanıyor. Dini siyasete alet etmeye devam eden AKP ve şürekâsı Hak katında da hukuk karşısında da hesap verecek.

Halklar ve İnançlar Komisyonu

4 Ağustos 2023

Editör: Haber Merkezi