KESK SENDİKAL BİRLİK GRUBU: 14 MAYIS SEÇİMLERİNE GİDERKEN SENDİKAL KAMUOYUNA AÇIK ÇAĞRIMIZDIR

KESK Bünyesinde Önemli Bir Dinamik Grup Olarak Çalışmalarını Sürdüren KESK Sendikal Birlik Grubu 2023 Seçimlerine Yönelik Kamuoyuna Yönelik Olarak Bir Açıklama Yayınladılar.

Sendikal Birlik Grubu; Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu 14 Mayıs’ta yapılacak seçimde bütün gücü ile destekleyeceğini açıkladı.

KESK Sendikal Birlik Grubu konuyla ilgili açıklamasına şu şekilde devam etti;

Tekçi politikalarıyla, tek adam rejimini inşa etmiş olan 21 yıllık AKP hükümetleri döneminde olabilecek, yaşanabilecek bütün kötülükleri, Türkiye halkları olarak gördük, yaşadık ve yaşıyoruz. Bilimin, adaletin, hukukun, liyakatin referans alınmadığı, bakanlıkların cemaat ve tarikatlar tarafından yönetildiği, kaynakların yandaşlara ve çetelere pay edildiği bir sürecin tanıklarıyız. Ülkemiz kötülükler için üs, emek, barış, demokrasi ve adalet talep edenler için ise açık cezaevi haline getirilmiştir.

Neoliberal yönetim anlayışıyla, uluslararası güçlerin ve sermayenin emir ve talimatlarıyla ülkemiz yönetilmekte ve kaynakları dışarıya transfer edilmektedir. Türkiye halkları için, yaşanılamaz hale getirilen ülkemiz, Arap şeyhleri, uyuşturucu, mafya baronları, patronlar ve kaçakçılar için cennete dönüştürülmüştür. Paramiliter güçler aracılığıyla faili meçhul cinayetlerin, katliamların yaşandığı ülkemiz her geçen gün irtifa ve itibar kaybetmekte, bin yıllık kardeş halklar ise düşmanlaştırmaktadır. “Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz” sözünde hareketle diyoruz ki,  parmak sallayarak, ayrıştırarak, açlık ve yoksullukla terbiye etmeye çalışarak, emekçileri güvensizleştirerek ve tehdit ederek ülkemiz kötü yönetilmekte ve çoklu krizler yaşanmaktadır. İçinde sevgi, içinde ahlak olmayan bu kötü yönetime dur demek; çocuklarımıza ve ülkemize karşı duyduğumuz saygı ve sevginin gereği olarak, #SANA SÖZ! 14 Mayıs’ta ÜLKEMİZE BAHARI GETİRECEĞİZ.

“Kapitalizm; doğanın en büyük düşmanıdır. Kapitalizmde insan sevgisi yoktur. İnsanı mekanik bir böcek gibi görür. Kapitalizm vatan sevgisi, barış istemez. Yozlaşmış, çıkarcı, cahil, beynine tecavüz edilmiş uysal köleler ister” (Karl Marx)

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ikinci yüzyılında, insan hak ve özgürlüklerini, insan onurunu esas alan sivil bir Anayasa ile acilen demokratikleşme süreci başlatılmalıdır. Tek adam rejimi yerine, halkın iradesini esas alan Demokratik Parlamenter Sistem getirilmelidir. Kuvvetler ayrılığı olan, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayrı ayrı ve bağımsız olmasını sağlanmalıdır. Bu sayede, her bir güç diğerlerinin faaliyetlerini kontrol eder, böylece herhangi bir gücün aşırı güç kullanımı veya gücün kötüye kullanımı önlenmiş olur.

Yollar, köprüler, tüneller, havaalanları, hastaneler, okullar elbette yapılmalıdır. Çağın gereksinimine uygun donanımlarla da donatılmalıdır. Ancak, ülkemizde hizmet üretme adı altında kaynaklarımız yandaşlara peşkeş çekilmiş ve çekilmektedir. PETKİM, TÜPRAŞ, Sümer Bank, Şeker Fabrikaları, Et Balık Kurumu gibi yüzlerce kurum yabancı ve yandaş sermayeye satılmıştır. Bu kurumlar hızla kamulaştırılmalı, tekrardan ülke ekonomisine katkı sağlayacak şekilde işletilir hale getirilmelidir.

Üniversitelerde bilimsel ve demokratik özerklik esas alınmalı, acilen yeni ve yeteri miktarda öğrenci yurtları inşa edilmelidir. MEB’e bağlı eğitim kurumlarının her kademesindeki okullar kamusal olmalıdır. Kamusal, parasız, bilimsel, laik, demokratik ve anadilinde eğitim esas alınmalıdır. Köy okulları açılmalı, yeteri miktarda öğretmen ataması yapılmalı, cemaat ve tarikatların eğitim kurumları üzerinde ki tahakkümüne hemen son verilmelidir.

Kadın bedeni, emeği, kimliğine ilişkin söz ve karar amasız, fakatsız kadına ait olmalıdır. Toplumun yarısını oluşturan kadınlar başta parlamento olmak üzere, yaşamın her alanında üretim ve yönetim aşamalarında görev alabilmeleri için olanaklar yaratılmalı, tekrardan “İstanbul Sözleşmesi” ile kazanılmış hakları yasal güvence altına alınmalıdır. İnanç ve düşünür insanı Hacı Bektaş-ı Veli’nin deyimiyle “Kadın eşim değil, eşitimdir” felsefesiyle bir yaklaşım sergilenmelidir. Toplumsal rollerle baskılanmış kadınlara, özgürleşmenin olanakları mutlaka yaratılmalıdır.

Halkın doğru haber alma hakkı için, kalemi bükülmeyen, deklanşöre özgürce basabilen basın emekçilerin özgürce çalışabilmeleri için yasal düzenlemeler yapılmalı ve basın özgürlüğü esas alınmalıdır.

Yaşama estetiklik katan, haz veren sanat korunmalı, sanatçının sanatını özgürce icra edebilmenin olanakları yasal güvence altına alınmalıdır.

Hak ve özgürlükleri esas alan kapsayıcı yeni bir sivil Anayasa ile demokratik zeminler oluşturulmalıdır. Darbeler sürecine, OHAL süreçlerine, KHK’ler sürecine, haksız gözaltı, tutuklama, açığa alma, ihraç etme süreçlerine derhal son verilmelidir. Haksızlığa uğramış her yurttaşın maddi ve manevi bütün hakları iade edilmelidir. Hukuk işletilmeli, liyakat ve adalet mutlaka gözetilmelidir.

Kamusal istihdamda, liyakat ve somut kriterler esas alınmalı, mülakat, güvenlik soruşturması, arşiv kayıt araştırması gibi onur kırıcı, insanlık dışı uygulamalara son verilmelidir.

Sağlıkta yap, işlet, devret süreci sonlandırılmalı, sağlıklı yaşam hakkı üzerinde sağlık hizmetlerinin tamamı parasız olmalı ve sağlık emekçilerinin mesleki ve özlük hakları yasayla güvence altına alınmalıdır.

Emekçiler, özlük, ekonomik, demokratik haklarına kavuşabilmeleri için, 4688 sayılı sendikalar yasası revize edilmeli, Grev ve Toplu Sözleşmeyi kapsayan haklarla ilgili yasal düzenleme yapılmalıdır.

Yerel yönetimler güçlendirilmeli, halkın iradesine saygı duyulmalı, sövenizim ve ırkçılığı esas alan uygulamalara derhal son verilmelidir.

Cumhuriyetin kazanımlarına, ilkelerine sahip çıkılmalı ve cumhuriyetin ilk yıllarında inşa edilen yapıların tarihsel dokuları mutlaka korunmalıdır.

İnsanlık düşmanı, doymak bilmeyen kapitalist sitemin kar hırsı uğruna alınmayan önlemler, yapılmayan denetimler nedeniyle; depremler, aşarı yağışlar, rüzgârlar, toprak kaymaları gibi doğa olayları olarak nitelendirdiğimiz olası durumlar, ülkemizde büyük yıkımlara, acılara ve yüzbinlerce insanımızın ölümüne neden olmaktadır. Doğa olayları nedeniyle zarar görmüş her bir yurttaşın her türlü zararın tamamı maddi olarak devlet tarafında karşılanmalıdır.

Yerel Yönetimler, demokrasinin temel taşlarıdır. Aynı zamanda demokratik, katılımcı, halkçı Yerel Yönetimler ülke demokrasisinin de teminatıdır. Yerel Yönetimler üzerindeki vesayet kaldırılmalı, mali ve yetki olarak mutlaka güçlendirilmelidir. Halkın iradesi kayyum vb. uygulamalarla kesintiye uğratılmamalı, ayrımcılığa ve yaşanabilir kentler, barınma, besleme, ulaşım gibi temel insan hakları üzerinde deprem ve doğal afetlere dirençli kamusal hizmet esası üzerinde inşa edilmelidir,

Temiz suya, sağlıklı gıdaya erişim sağlanmalı, orman köylüsü, hayvan yetiştiricileri, tarımsal faaliyetler desteklenmeli ve ihtiyaçlar esas alınarak, tarımsal üretim planları çıkarılmalıdır.

Çoklu kaos, kriz ve rant politikalarıyla ülkemizi cehenneme çeviren iktidar bloğuna karşı Sendikal Birlik Grubu olarak, emek, demokrasi ve barıştan yana tutum alan, Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu 14 Mayıs’ta yapılacak seçimde bütün gücümüzle desteklediğimizi saygıyla kamuoyu ile paylaşıyoruz.

KESK SENDİKAL BİRLİK GRUBU

YAŞASIN KESK!

Editör: Haber Merkezi