15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 125 binden fazla kamu emekçisi, herhangi bir hukuki süreç işletilmeden görevlerinden ihraç edildi. Bu ihraçlar arasında, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi 4 bin 259 kişi de yer aldı. Aradan geçen yıllara rağmen bu mağduriyetlerin büyük çoğunluğu hâlâ giderilmiş değil. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu bugüne dek yalnızca 17 bin 265 kişiyi göreve iade etti.

Ekran Görüntüsü 2025 07 31 093706

Barış, demokrasi ve hukuk taleplerinin yeniden gündeme geldiği bu günlerde, KHK mağdurlarının adalet arayışı da tüm yakıcılığıyla devam ediyor. Bu çerçevede, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) içinde faaliyet yürütmüş ve KHK ile ihraç edilmiş KESK üyelerinin durumu bir kez daha kamuoyunun dikkatine sunuldu. Açıklamada, özellikle Eğitim Sen üyesi Elif Bakmaz Ölper’in hukuksuz biçimde ihraç edilmesi ve mahkeme kararıyla göreve iade talebinin reddedilmesi örnek gösterildi. Ölper’in, 2012 yılında HDK Adana bileşenlerinde yer alması, Ankara Bölge İdare Mahkemesi tarafından “örgütle iltisaklılık” gerekçesiyle meslekten uzaklaştırılmasına dayanak yapıldı. Mahkeme, Emniyet istihbaratına dayalı, somutluk içermeyen bir yazıyı tek delil olarak kabul etti.

KHK mağduriyetlerine dikkat çekilen açıklamada, DEM Parti Erzurum Milletvekili ve HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu Üyesi Cudi İmrek, KHK’li eski Eğitim Sen Şube Başkanı ve Seyhan Belediyesi eski Kültür Müdürü Güven Boğa ile Avukat Tugay Bek de söz alarak değerlendirmelerde bulundu.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ’TAN SERT TEPKİ: “ELİF BAKMAZ ÖLPER KARARI, ANAYASAL HAKLARIN İHLALİDİR”

DEM Parti Erzurum Milletvekili, HDK Eş Sözcüsü ve Anayasa Komisyonu Üyesi Meral Danış Beştaş, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen kamu emekçisi Elif Bakmaz Ölper’in göreve iade talebini reddetmesine sert tepki gösterdi.

Beştaş, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, mahkemenin ret gerekçesinin yalnızca Elif Bakmaz Ölper’in Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi olması olduğunu belirterek, “Oysa HDK, Türkiye’de yasal ve meşru bir platformdur. Bu platforma katılım, Anayasa’nın 33. maddesiyle güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir” dedi.

“ORTADA NE SUÇ NE SUÇLU VAR”

Elif Bakmaz Ölper hakkında herhangi bir ceza davası açılmadığını, iddianame dahi hazırlanmadığını ve mahkûmiyet kararı bulunmadığını hatırlatan Beştaş, “Yani ortada ne bir suç var ne de bir suçlu. Sadece anayasal hakkını kullanan bir kamu emekçisi var” ifadelerini kullandı.

“YARGI, MAĞDURİYETLERİ BÜYÜTÜYOR”

Kararın yalnızca Elif Bakmaz Ölper’e değil, OHAL döneminde KHK ile ihraç edilen binlerce kamu emekçisine yönelik adaletsizliklerin bir örneği olduğunu vurgulayan Beştaş, “Aradan geçen yıllara rağmen ne idari ne de yargısal süreçler bu mağduriyetleri giderecek şekilde işletilmiştir. Aksine, mağduriyetler daha da derinleştirilmiştir” diye konuştu.

“ANAYASAL HAKLAR ÇİĞNENİYOR”

Beştaş açıklamasında son olarak, hukukun evrensel ilkelerinin açıkça ihlal edildiğini belirtti:

“Düşünceler, yasal örgütlere katılımlar ya da siyasal tercihler suç sayılarak anayasal haklar yok sayılıyor. Bu karar, sadece hukuki değil, aynı zamanda vicdani bir skandaldır.”

Beştaş, Elif Bakmaz Ölper’in hukuk mücadelesinin takipçisi olacaklarını ve benzer mağduriyetlerin son bulması için gerekli tüm demokratik yolları kullanacaklarını da sözlerine ekledi.

Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Cudi İmrek, Eğitim Sen eski Adana Şube Başkanı Güven Boğa ve avukat Tugay Bek de sürece dair değerlendirmelerde bulundu.

CUDİ İMREK: KHK’LAR GİDECEK, HALK İÇİN EMEK VERENLER GERİ DÖNECEK!

Barış İstemek Suç Değildir, Suç Olan Barışı Susturmaktır!

TCDD'ye Afganistan için sevkiyat yetkisi
TCDD'ye Afganistan için sevkiyat yetkisi
İçeriği Görüntüle

Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Cudi İmrek, KHK’li kamu emekçisi Elif Bakmaz Ölper’in istinaf başvurusunun Ankara Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedilmesine sert tepki gösterdi. Kararın hukuksuz olduğunu vurgulayan İmrek, “Bu ülkede barış istemek suç değildir. Suç olan, halkları kutuplaştırarak savaştan siyasi rant devşirmektir” dedi.

“Bizler, bu ülkenin dört bir yanında emek veren öğretmenler, sağlık çalışanları, mühendisler ve kamu emekçileri olarak halktan ve emekten yana bir duruşun temsilcileriyiz” diyen İmrek, “Barış isteyen akademisyenler gibi biz de düşüncelerimiz nedeniyle cezalandırıldık. On binlerce KESK’li emekçi hiçbir somut delile dayanmayan KHK’lerle görevlerinden ihraç edildi. Ne bir mahkeme kararı vardı, ne de savunma hakkı tanındı” diye konuştu.

İSTİNAF MAHKEMESİNİN RET KARARI: DELİL DİYE GÖSTERİLEN SİYASİ KUMPAS

Elif Bakmaz Ölper adına açılan davada, Ankara 24. İdare Mahkemesi’nin verdiği ret kararına karşı istinaf başvurusu yapılmıştı. Ancak Ankara Bölge İdare Mahkemesi 15. İdari Dava Dairesi, Emniyet’in 2012 yılına ait, HDK faaliyetlerini terörle ilişkilendiren ve hiçbir somut kanıta dayanmayan iddialarını delil sayarak başvuruyu reddetti.

Ancak aynı yıl açılan ve 5 Kasım 2018 tarihinde sonuçlanan HDK Adana davasında, sanıklar Ayhan Topal, Gülabi Köseoğlu, Güven Boğa, Halil İmrek, Serkan Zor, İsmail Bulca ve İbrahim Yakut hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla yürütülen ceza davasında beraat kararı verilmişti.

Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların Halkların Demokratik Kongresi (HDK) çatısı altındaki faaliyetlerinin, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle örgüt üyeliğiyle ilişkilendirilemeyeceğine hükmetmişti.
Kararda açıkça, HDK faaliyetlerinin demokratik, anayasal sınırlar içinde kalan siyasal etkinlikler olduğu vurgulanmış, terör örgütü ile organik ve hiyerarşik bir bağ kurulamadığı için ceza hukuku kapsamında suç unsuru oluşmadığı ifade edilmişti.

CUDİ İMREK: “BU KARAR KABUL EDİLEMEZ”

Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Cudi İmrek, kararı şöyle değerlendirdi:

“Bizi cezalandıranlar, aslında halkın hakikat talebini, barış özlemini ve eşit yurttaşlık mücadelesini bastırmak istediler. Ama başaramadılar. Çünkü biz biliyoruz: Barış bir haktır. Barış emekçilerin en temel talebidir. Barış olmadan adalet, demokrasi ve özgürlük olmaz. Bugün barış diyen akademisyenleri ve KHK’lerle ihraç edilen kamu emekçilerini susturmaya çalışanlar, yarın ‘eşit ücret’ diyenleri, ‘güvenceli iş’ diyenleri de hedef alacaktır.”

İmrek, KESK’li emekçilerin bu hukuksuzluğa karşı yılmadan mücadele ettiğini ve edeceğini belirterek, “Barış istemek sadece insani bir duruş değil, aynı zamanda sınıfsal bir mücadeledir” dedi.

KHK REJİMİNE KARŞI DİRENİŞ: HAKLARIMIZ İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ

İmrek, ihraç edilen KHK’lilerin sadece kendi haklarını değil, halkın sağlık, eğitim, adalet gibi temel hizmetlere erişim hakkını da savunduklarını vurguladı. KHK düzeninin siyasi iktidarın muhalefeti tasfiye etme aracına dönüştüğünü belirterek şu çağrıda bulundu:

“KHK rejiminin yarattığı hukuksuzluğa karşı sadece mahkeme salonlarında değil, alanlarda, kürsülerde, sokakta da mücadele edeceğiz. Komisyonların keyfiliğine, yargının çifte standardına, AYM’nin sessizliğine karşı kamuoyu oluşturacağız. Bu mücadele, demokratik ve halkçı bir gelecek inşa etme mücadelesidir.”

KESK’LİLERİN TALEBİ AÇIKTIR

  • Tüm KHK’liler derhal görevlerine iade edilmelidir.
  • Geriye dönük tüm özlük hakları, maaş, kıdem ve sosyal haklar eksiksiz iade edilmelidir.
  • İhraçlara dayanak olan tüm hukuksuz düzenlemeler kaldırılmalı, sorumlular yargı önünde hesap vermelidir.

KESK’li kamu emekçileri, görevlerine dönene kadar mücadeleyi sürdüreceklerini ve halktan, barıştan, emekten yana duruşlarından asla vazgeçmeyeceklerini duyurdu.

KHK’LERİN BİLANÇOSU

  • KESK’ten ihraç edilenler: Yaklaşık 4.200 kişi
  • İade edilenler: Yaklaşık 1.900 kişi
  • Hâlâ bekleyenler: Yaklaşık 2.300 kişi
  • Eğitim Sen’den ihraç edilenler: 1.632 kişi
  • Eğitim Sen’e iade edilenler: 809 kişi

GÜVEN BOĞA: “KHK AYIBI SON BULSUN, GÖREVİMİZE ONURUMUZLA DÖNMEK İSTİYORUZ!”

Hukuksuz İhraçlara Karşı Ortak İrade Şart

677 Sayılı KHK ile Seyhan Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü görevinden hukuksuz biçimde ihraç edilen Güven Boğa, daha önce Eğitim Sen Adana Şube Başkanlığı da yapmış bir kamu emekçisidir. Boğa, yaptığı açıklamada KHK rejiminin toplumsal vicdanda yarattığı tahribata dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Barış, demokrasi ve adaletin inandırıcılığı, KHK adaletsizliğine karşı gösterilecek ortak iradeyle mümkündür. Toplumun vicdanını yaralayan bu hukuksuzluk, sessiz kalındıkça normalleşir. Bizler görevlerimize onurumuzla dönmek ve bu ülkenin geleceğini yeniden kurmak istiyoruz.”

Bu Bir Yargılama Değil, Siyasal Tasfiye Operasyonudur

“KHK’lerle yapılan ihraçlar, herhangi bir yargı süreciyle değil, doğrudan siyasal gerekçelerle gerçekleştirilen bir tasfiye operasyonudur. Barış, adalet ve demokrasi talep eden kamu emekçileri, hiçbir hukuki dayanağı olmayan soyut iddialarla görevlerinden alındı.”

“Anayasa Mahkemesi ve yerel mahkemelerin verdiği kararlar ise ya uygulanmıyor ya da görmezden geliniyor. Oysa hukukun üstünlüğü ve toplumsal barışın tesisi, bu adaletsizliklerin giderilmesinden geçer.”

Demokratik Taleplerimiz Suç Sayıldı

“Bizler bu ülkenin barışını, demokrasisini, adaletini savunduk. Sendikal hak ve özgürlükleri, halkların kardeşliğini, kadınların eşitliğini, doğanın korunmasını istedik. Bu taleplerle mitinglere katıldık, basın açıklamaları yaptık, grevlerde bulunduk.”

“Ancak bize yöneltilen ihraç gerekçeleri tamamen soyut ve asılsız iddialardan ibarettir. Ne bir mahkeme kararı ne de somut bir suç isnadı vardır. Yalnızca ‘irtibat’ ve ‘iltisak’ gibi hukuki temeli olmayan kavramlarla görevden uzaklaştırıldık. Bu ayıp artık son bulmalıdır.”

KESK’liler Anayasal Haklarını Kullandıkları İçin Cezalandırılıyor

“KESK, Türkiye’de emeğin haklarını en kararlı biçimde savunan konfederasyonlardan biridir. Bu nedenle siyasal iktidar için rahatsız edici olmuştur. Bugün ihraç edilenlerin büyük çoğunluğu, herhangi bir suç işlemediği gibi yalnızca Anayasa ile güvence altına alınmış sendikal haklarını kullandıkları için cezalandırılmıştır.”

“İhraçlara gerekçe gösterilen eylem ve etkinliklerin tamamı, demokratik ve barışçıl anayasal hakların kullanımıdır.”

Barışın Gerçekleşmesi İçin Adalet Şart

“Barış süreci yalnızca silahların susması değildir. Hukuksuzlukların son bulması, adaletin tesisi ve toplumsal onarımın sağlanmasıyla anlam kazanır. Hâlâ Türkiye genelinde yaklaşık 2300, Adana’da ise 22 KESK’li kamu emekçisi görevine iade edilmemiştir.”

“Bizler görevimize dönmek, emeğimizi onurumuzla sürdürmek istiyoruz. Bu ülkenin barışına, demokrasisine, eşitliğine katkı sunmak isteyen herkes bu çağrıyı duymalıdır.”

AVUKAT TUGAY BEK: “DEVLET, YURTTAŞINA TUZAK KURAMAZ”

KHK süreçlerine dair önemli değerlendirmelerde bulunan Avukat Tugay Bek, kamu emekçilerinin hiçbir somut gerekçe gösterilmeden ihraç edildiğine dikkat çekti. Bek, “Mayıs’a katılmak, basın açıklaması yapmak, yasal bir toplantıya gitmek bile ihraç sebebi sayılıyor. Bu uygulamalar tamamen keyfi,” diyerek mevcut duruma tepki gösterdi.

Bek, devletin yasal olarak izin verdiği platformlara katılımın dahi “örgütsel faaliyet” sayıldığını ve bunun anayasal hakların açık ihlali anlamına geldiğini belirtti. “Yurttaşlar yasal kurumlara güvenerek katılım sağlıyor ancak sonrasında bu katılımlar nedeniyle cezalandırılıyor. Devlet, vatandaşına tuzak kurmaz. Eğer bu yapılar yasa dışıysa, faaliyetleri zaten engellenmeli. Ama burada yasal zemin, muhalifleri tasfiye etmek için kullanılıyor,” sözleriyle hukuksuz uygulamalara dikkat çekti.

“Beraat Kararları Bile Dikkate Alınmıyor”

Adana’da HDK faaliyetleri nedeniyle yargılanan kişilerin beraat ettiğini hatırlatan Bek, “Aynı faaliyetler bugün başka yurttaşlar için ihraç ve tutuklama gerekçesi sayılıyor. Kesinleşmiş beraat kararları bile dikkate alınmıyor,” diyerek çifte standartlara vurgu yaptı.

OHAL Komisyonu’nun gerekçesiz kararlarına da değinen Bek, “Hangi faaliyetin ihraç sebebi sayıldığı bile açık yazılmıyor. Avukatlar olarak biz bunu satır aralarından anlamaya çalışıyoruz. Savunma hakkı fiilen ortadan kaldırılmış durumda,” ifadelerini kullandı.

“Sendikal Faaliyet Cezalandırılıyor”

Özellikle KESK’e bağlı sendikalarda yaşanan ihraçların sendikal örgütlenmeyi zayıflattığını belirten Bek, “Bir sendikaya üye olmak dahi kriminalize ediliyor. Bu da hem istifalara hem de sendikal faaliyetin gerilemesine neden oluyor. Sonuç olarak sadece bireyler değil, demokratik alanın tamamı hedef alınıyor. Örgütlü mücadele bastırılıyor,” dedi.

Son olarak, “Baskı, ihraç ve cezalandırma tehdidinin örgütlü toplumu felç ettiği bir yerde demokrasiden söz edilemez,” diyen Tugay Bek, yargıya çağrıda bulundu: “HDK’nin kriminalize edilmesine son verilmeli, beraat kararları emsal kabul edilmeli ve KHK’li kamu emekçilerinin dosyaları yeniden değerlendirilmelidir.”

Muhabir: Güven BOĞA