Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Adana’da yurttaşlara seslenirken “Artık riyakâr siyaseti ortadan kaldırıyoruz. Yapacaklarımız ortada. Ekonomik olarak hükümetin yapacağı bir şey kalmadı. İki ayda bir bakan değişiyor, iki ayda bir Merkez Bankası değişiyor… Millet İttifakı’nın içerisinde de adeta şampiyonlar ligi olarak adlandırılacak ekonomistler var. Bizleri kurtarırsa onlar kurtarır. Denenmişi denemekte fayda yok ve inşallah 14 Mayıs’tan itibaren Sayın Genel Başkan’ımızı cumhurbaşkanı seçiyoruz” dedi.

Mansur Yavaş, mitingde şunları söyledi:

“31 Mart 2019’da aday olduk, aday olduğumuz zaman da şu anki iktidarın iktidarını bırakmamak için Millet İttifakı’na yaptığı hareketlerin hepsine maruz kaldık. ‘Bunlar idare edemez, bunlar 3 koyunu güdemez’ vs. bir sürü sözler. O da yetmedi, bir sürü iftiralar. Niye yapıyorlar bunları? Yaptıkları işleri, israfları, batırdıkları parayı, yolsuzlukları kapatmak için. Bir başkasının daha iyi yönetebileceğini hiç kimsenin görmesini istemiyorlar. Dolayısıyla insanları kutuplaştırıyorlar, ‘Bunları seçerseniz şöyle olur, bunları seçerseniz böyle olur’ diyerek, kendilerini muhafazakar göstererek, başkalarına her türlü iftira atarak bu şekilde seçimlere giriyorlar. İnsanları kutuplaştırdıkları zaman insanların gözü kul hakkını ve başka bir şeyi görmüyor.

İş başına geldikten sonra borçları ödedik, bir sürü iş yaptık. Onların da yolsuzluk dosyalarını aldık, meydana çıkardık. Savcılığa verdik, 15 Mayıs’ı bekliyoruz. Birçoğu savcılıkta bekliyor. Düşünebiliyor musunuz? Bir oğluna televizyon, bir oğluna futbol takımı almış; herkes bunu seyretti. Göre göre de oy verdiler, ‘bizim paramızı nereye harcıyor’ demedi. Tek sebebi nedir? İşte onlar güya muhafazakar ya. Biz neysek? Ankara halkı şimdi bunları gördü, boşa batırılan paralarını gördü. Sadece bir tane dinozor parkına 16 milyar lira yatırdılar. Ankara’ya girerken gördüğünüz kapılara 250 milyon lira para yatırdılar. Ankaralının parasını sağa sola harcadılar, adına ‘çılgın proje’ dediler. Şimdi aynısı yok mu Türkiye’de? İşte iktidar, bunların önünü kapatmak için, ‘Bunlar seçilirse alnı secdeye gidip şükür namazı kılanları mı, yoksa şampanya içenleri mi’… Ben de diyorum ki kul hakkı yiyenleri seçmeyeceğiz. Bu kadar basit. İnsanları kamplaştıranları seçmeyeceğiz. Siz; 2001, 2002’de partiyi kurup siyasete girerken, seçimi kazanırken dediniz ki ‘Bizim derdimiz insanlar. Yokluğu, yoksulluğu kaldıracağız. Biz, bir lokmaya, bir hırkaya talibiz’ dediler. Vakıflar kurdular insanlara yardım yapmak için, sonra o vakıflar yardım toplayan vakıflar haline geldi. Şimdi, 20 yıl önce komşularınızdan, tanıdıklarınızdan, iktidarda yönetici olanlara bir bakın. 20 yıl önce neredelerdi, şimdi neredeler? 20 yıl önce nerede oturuyorlardı, şimdi neredeler? Yani insanlara işbaşına gelirken cennet vaat ettiler, şu anda ise cehennemi yaşatıyorlar.

‘Açlık var’ diyorsunuz, azarlıyorlar. ‘Yokluk var’ diyorsunuz, azarlıyorlar. İtiraz eden gençlere kızıyorlar. Sadece kendi yakınındakiler iki maaş, üç maaş alsın, rahat yaşasın; kimseyi görmüyorlar. Daha dün internete düştü; bir eski bakan, Turkcell’de 100 bin euro maaş alıyor yıllık. Kızı yönetim kurulunda, o da eski bakan, 40 bin lira aylık alıyor. Bir diğer çocuğu da Cumhurbaşkanlığı ofisinden aynı anda iki maaş alıyor. Hak mı bu? Adalet anlayışı bu mu? Binlerce işsiz gezen genç var. Gençlerin hayallerini yok ettiler. Nasıl yok ettiler? Öğrenciler okuyor, istiyor ki ‘okul bitince işe gireyim’. Ama daha okurken görüyor ki yanlarında, bazı iktidara yakın kişilerin çocuklarının işleri zaten hazır. KPSS’ye gidiyor, sonuç alamıyor. Mülakatta eleniyor. Dolayısıyla gençlerin hayallerini yıktılar. Ben de diyorum ki gençler, talep etme hakkına sahip. Bu gençler de onların gençleri gibi en iyi cep telefonunu kullanacaklar. Hiçbir Allah’ın kulu, ‘Çıkar telefonunu, kaç paralık telefon kullanıyorsun’ diyemeyecek. Çünkü en iyisine layık. Evin, arabanın en iyisine layık. Bunun için yaşıyor, iyi bir hayat bekliyor. Ama ne evlenme hayali ne araba hayalini geçtik, geçinme derdine düşmüşler. Ağzını açanları da azarlıyorlar.

Sağlıkçılar diyor ki ‘Çalışma şartlarımız iyi değil, yurt dışına gideceğiz’, ‘Nereye giderseniz gidin, nankörler’ diyor. Gençler vizeden bahsediyor, ‘Bir vize için bilmem neyini satıyor gençlik’ diyor. Ama kendi çocuklarını görüyorsunuz; belediyenin bursu ile 200 bin dolar alıyor, orada eğitimini tamamlıyor, geliyor. Dünya onlara güzel. Biz de diyoruz ki artık bunlar geldikleri gibi değiller. Artık bunlar yönetemiyorlar. Fakir fukarayı da görmüyorlar. ‘Soğan pahalı’ dersen ‘soğan kafalı’ diye hakaret ediyorlar. Sebzecilere, pazarcılara ‘terörist’ diyorlar. Geçen ay da kasapları incelemeye aldılar, o ayın teröristi de kasaplar. Fakat şimdi de şunu yapıyorlar; kendileri gibi düşünmeyen herkes terörist. Biz de diyoruz ki ‘Dağda 85 terörist kaldı, bitirdik’ diyorsunuz ama Türkiye’de sizin gibi düşünmeyen herkesi terörist olarak ilan ediyorsunuz. Yanlış bu. Biz, Millet İttifakı’nın belediye başkanları iş başına geldikten sonra belediyelerin nasıl yönetildiğini gösterdik. Huzur geldi, refah geldi. Hiçbir belediye başkanımız kimseyi ayırmıyor, kimseyi ötekileştirmiyor. Dolayısıyla her gün bizi azarlayan, bize akıl veren bir yönetime ihtiyacımız yok. Elbette gençler daha iyi yaşayacaklar. Bu nesil şöyle büyüdü; adeta annelerinden doğarken ellerinde cep telefonu, bilgisayar ile büyüdü. Dünyayı hepimizden daha iyi tanıyorlar. Dolayısıyla onlara akıl verip ‘şunu yap, bunu yapma’ diye karışmaktan... Artık bizden akıllı. Yöneticilerin gençlerden akıl almaya ihtiyaçları var. Aklı olan gençleri azarlamak yerine, akıl vermek yerine onlardan akıl almaya ihtiyaçları var. Biz, azar işitmekten bıktık. Millet İttifakı’na oy verenlere ‘illet, zillet’, ağızlarına geleni sayıyorlar. Biz de diyoruz ki Allah 7 buçuk milyar insanı farklı farklı yaratmış. Elbette herkes farklı farklı düşünecek. Herkes aynı şeyi düşünmek zorunda da değil. Sizin istediğiniz gibi de düşünmek zorunda değil. Cumhur İttifakı’na da oy verenler başımızın üzerinde, Millet İttifakı’na oy verenler de başımızın üzerinde. Sadece şunu söylüyoruz; Millet İttifakı’nın belediyeleri olarak, iş başında geldiğimizde bizlere oy vermeyenlere de eşit hizmet etmek suretiyle, onlara da gönlümüzü, kalbimizi açmak sureti ile nasıl kazandıysak oy vermeseler de onların oylarına da talip olacağız. Böyle yaklaşıyoruz.

‘Bunlar şunu bilmez, bunu bilmez’… İnancımızla dahi alay ediyorlar. Ellerinde bir metre, milliyetçilik taslıyorlar, bazen de muhafazakarlık. Bunların muhafazakarlığı da mevsimlik, seçimlik; bunların milliyetçiliği de mevsimlik, seçimlik. Onu açık söyleyeyim. Sonuç olarak diyorum ki eğer kendinizi muhafazakar olarak görüyorsanız; iyi bir Müslüman’ın ağzından bal damlar, kötü konuşmaz, iftira atmaz, yalan söylemez. Öyle mi? Maşallah hepsi de var sizde. İşte 14 Mayıs’ta bunlar değişecek.

Altı siyasi parti başkanı yan yana geldi.

2 bin 400 maddelik mutabakat metnini hazırladı. Yapacakları, yapmayacakları, hepsi var orada. Onun haricinde söylenenin hepsi yalan. Uzlaştılar, farklı fikirlerle uzlaştılar. 2 sene ona da azar işittik; ‘Birbirinize benzemiyorsunuz, ne yapıyorsunuz’ diye. Çünkü istediler, kavga etsinler. Artık kavga yok, artık birleşiyoruz. Tüm ülkeyi kucaklıyoruz. Yoruldu kavgadan bu halk. Dolayısıyla altı siyasi partinin genel başkanı bu uzlaşmayı yaptı. Bize ‘altılı masasınız’ derken onlar da altıyı tutturdu, farkında mısınız?

Artık riyakar siyaseti ortadan kaldırıyoruz. Yapacaklarımız ortada. Ekonomik olarak hükümetin yapacağı bir şey kalmadı. İki ayda bir bakan değişiyor, iki ayda bir Merkez Bankası değişiyor. O yetmiyor, eskisini geri çağırıyorlar, o da diyor ki ‘Ben sizinle çalışmam. Çünkü siz kendi kafanıza göre bir şey uydurdunuz. Böyle bir ekonomik model yok’. Ama Millet İttifakı’nın içerisinde de adeta şampiyonlar ligi olarak adlandırılacak ekonomistler var. Bizleri kurtarırsa onlar kurtarır. Denenmişi denemekte fayda yok ve inşallah 14 Mayıs’tan itibaren Sayın Genel Başkan’ımızı cumhurbaşkanı seçiyoruz. İnşallah siz seçeceksiniz. Mazbatayı aldıktan sonra da -ben kendisinden söz aldım- Kızılay Meydanı’ndan toplanacağız. Kendisini karşılayacağız, yürüyerek Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğuna hep birlikte oturtacağız.”

Editör: Haber Merkezi