Kürt Siyasi Hareketi Suriye Krizinde Yeni Sınavlarla Karşı Karşıya
2011 yılında Suriye'de halk hareketlerinin başlamasından bu yana Kürt siyasi hareketi, hem ulusal hem de bölgesel düzeyde önemli meydan okumalarla karşı karşıya kaldı. Özgürlük ve onur talepleriyle başlayan bu gelişmeler, Kürt partilerini safları birleştirme, siyasi araçlarını yeniden gözden geçirme ve halkın taleplerine yanıt verecek ortak bir duruş oluşturma çabasına yöneltti.
Bu bağlamda, 26 Ekim 2011’de PYD’nin katılımı olmaksızın düzenlenen ilk Kürt Ulusal Konferansı sonucunda Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) kuruldu. Ancak PYD’nin dışarda kalması, Suriye Kürt sahasında iki farklı siyasi temsiliyetin doğmasına neden oldu. PYD, paralel bir yapı olarak Batı Kürdistan Halk Konseyi’ni kurarak farklı bir çizgi benimsedi. Bu durum, Kürt siyasi söyleminde birlik sağlanmasını zorlaştırdı.
Barzani'nin Girişimleri ve Süregelen Ayrılıklar
2012 yılında Kürtler arası diyaloğu geliştirmek amacıyla Mesud Barzani’nin öncülüğünde Erbil ve Dohuk anlaşmaları yapıldı. Ancak taraflar arasındaki temel anlaşmazlıklar —yönetim modeli, rejimle ve muhalefetle ilişkiler gibi konular— derinliğini korudu. Bu da ortak Kürt hareketinin etkisini azaltan bir unsur oldu.
Buna rağmen ENKS, Suriye muhalefetiyle ilişkileri önemseyerek Kahire, Cenevre ve Riyad konferansları gibi birçok uluslararası toplantıya katıldı. Konsey, Suriye’nin birliği içinde Kürt halkının anayasal haklarını savunan belgelerin muhalefet içinde kabul edilmesini sağladı.
PYD ile Süregelen Gerilimler ve Yeni Birlik Girişimi
PYD’nin, kendi kontrol ettiği bölgelerde ENKS’nin siyasi faaliyetlerini kısıtlamaya devam etmesi, Kürt-Kürt uzlaşısının önündeki en büyük engellerden biri oldu. Buna karşın, uluslararası ve bölgesel aktörler, Kürtlerin Suriye’deki siyasi çözümde dışlanamayacak bir unsur olduğunu vurguladı.
Bu kapsamda, 26 Nisan 2025’te SDG lideri Mazlum Abdi ile koordinasyon halinde ve Barzani’nin ev sahipliğinde “Kürt Saflarının ve Pozisyonlarının Birliği” konferansı düzenlendi. Uluslararası Koalisyon’un da destek verdiği bu toplantıda, Suriye’deki Kürt hareketinin vizyonunu tanımlayan ve hak taleplerini teyit eden siyasi bir belge kabul edildi.
Kürt Sorununun Tarihsel Derinliği ve Yeni Anayasa Vizyonu
Bazı Suriyeli aktörler, konferansın sonuçlarını SDG ile Şam arasında varılan anlaşmalarla ilişkilendirse de, Kürt sorunu modern Suriye'nin kuruluşundan bu yana var olan yapısal bir meseledir. 1962’deki istisnai nüfus sayımı, Arap Kuşağı politikaları, Kürt kültürünün ve dilinin yasaklanması gibi uygulamalar, Kürt halkının uzun süreli sistematik ayrımcılığa uğradığını ortaya koymaktadır.
Konferansta yayımlanan siyasi belge, Kürt halkının Suriye’nin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve çoğulcu, ademi merkeziyetçi bir demokratik sistemin inşasını öngörmektedir. Bu vizyon; etnik, dini ve kültürel tüm bileşenlerin eşit yurttaşlık temelinde temsil edilmesini, geçiş adaletinin sağlanmasını ve yeni bir toplumsal sözleşmenin oluşturulmasını amaçlıyor.
Ortak Gelecek Umudu: Demokratik ve Adil Çözüm Arayışı
Kürt siyasi hareketi, geçiş hükümetine ortak bir heyet aracılığıyla bu vizyonu sunma aşamasındadır. Hedef, birleşik, ademi merkeziyetçi bir Suriye içinde kapsayıcı ve yapıcı bir ulusal ortaklık kurmaktır. Bölgedeki hizmet ve eğitim altyapısının yeniden inşası ve merkezi yönetimle uyumlu hale getirilmesi yönünde de çalışmalar sürmektedir.
Son dönemde uluslararası yaptırımların gevşemesiyle, Suriye’de barışçıl çözüm arayışları güç kazanmıştır. Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununa demokratik çözüm çağrısı, hem Türkiye’de hem de bölgede olumlu yankı bulmuş, PKK'nın silahsız siyasi mücadeleye yönelme beyanıyla da desteklenmiştir. Bu gelişmeler, Türkiye ve bölge için daha istikrarlı bir ortam sağlayabilecek potansiyele sahiptir.
Yeni Suriye İçin Kürtlerden Yapıcı Çağrı
Kürt siyasi hareketi, ayrılıkçı bir ajandaya değil; eşit yurttaşlık, çoğulculuk ve demokratik temsile dayanan, şiddetten uzak, kapsamlı bir ulusal çözüm hedeflemektedir. Geleceğin Suriye’si, toprak ve halk olarak birleşmiş, tüm etnik ve dini bileşenlerine onur ve eşitlik sunan bir devlet olmalıdır. Kürt halkı, bu sürecin sorumlu bir ortağı olarak üzerine düşen rolü oynamaya hazırdır.
Hazırlayan: [Al Majalla’dan aktarılarak derlenmiştir.]
Kaynak: Şarku’l Avsat – Faysal Yusuf’un değerlendirmesiyle.