DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, hayatını kaybeden Sırrı Süreyya Önder anısına düzenlenen törende duygusal bir konuşma yaptı. Hatimoğulları, Önder’in mücadelesinin halkların, emekçilerin ve ezilenlerin sesi olduğunu vurguladı.

“Senin hayat hikayen bu coğrafyada yaşayan işçilerin, emekçilerin, kadınların, yoksulların, ötekileştirilmiş halkların ve inançların hikayesiydi.”

Suriye Yüksek Alevi İslam Konseyi Başkanı Şeyh Gazal: "Alevilere ve Tüm Onurlu Direnişçilere Sesleniyoruz" Suriye Yüksek Alevi İslam Konseyi Başkanı Şeyh Gazal: "Alevilere ve Tüm Onurlu Direnişçilere Sesleniyoruz"

Hatimoğulları, Önder’in yalnızca bir siyasetçi değil; aynı zamanda sanatçı kimliğiyle de halkın gönlünde yer ettiğini belirterek, onun özgürlük ve eşitlik mücadelesini sürdürmeye kararlı olduklarını ifade etti.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, hayatını kaybeden Sırrı Süreyya Önder anısına düzenlenen törende duygusal bir konuşma yaptı. Hatimoğulları, Önder’in mücadelesinin halkların, emekçilerin ve ezilenlerin sesi olduğunu vurguladı.

“Senin hayat hikayen bu coğrafyada yaşayan işçilerin, emekçilerin, kadınların, yoksulların, ötekileştirilmiş halkların ve inançların hikayesiydi.” ve hastalandığı ilk andan itibaren desteğini esirgemeyen doğasını esirgemeyen her kesime partimiz adına sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ve bir teşekkürümüzü de gece gündüz çalışan sağlık emekçilerine büyük bir inançla, umutla bunu da aşabiliriz. Her ne kadar zor bir rahatsızlık olsa da biz elbette bunu da aşmak için bilimin olanaklarını, tıbbın bütün olanaklarını seferber edeceğiz diye seferber olan sağlık emekçilerine ve gece gündüz orada haber nöbetinde olan Türkiye'nin ve dünyanın değerli halklarına haberi ulaştıran değerli basın emekçilerine sizlerin huzurunda partimiz adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Sevgili Sırrı Süreyya Önder'in hastalığı ve oradaki her kesimin sahiplenişi aslında Sırrı Süreyya Önder'in icra etmeye çalıştığı büyük bir inançla, icra etmeye çalıştığı demokratik toplum ve barış mesajının bir aradalığıydı. İşte o hastane önündeki bir araya geliş o toplumdaki o birleştirici duygu, barışa, demokrasiye bu topraklarda duyulan özlemin sembolüydü, göstergesiydi.

Evet sevgili Sırrı Süreyya Önder sen sadece bir yazar, sen sadece bir sanatçı ve siyasetçi değilsin. Milyonlar seni kendi hikayesi olarak gördü ve senin hayat hikayen aynı zamanda onların da hayat hikayesiydi. Senin hayat hikayen bu coğrafyada yaşayan işçilerin, emekçilerin, kadınların, yoksulların, bu coğrafyada yaşayan ötekileştirilmiş halkların ve inançların hikayesiydi. İşte ondandır bu kadar yürek acısı, ondandır bu kadar derindir hepimizin yürek acısı.

Her ağrıyı her sızıyı atlatmayı başardım. Bunu da atlatacağına yürekten inanıyorduk ama olmadı. Ve pankartlar yazıldı. Sosyal medyada mesajlar yazıldı senin için. “Diren Sırrı abi, Diren Sırrı Baba, Diren Baboş” ve “Diren Barış elçisi” dendi. Çok direndim biliyoruz ama olmadı.

Ve sevgili Sırrı Süreyya’nın der "Senin hastalığın toplumda büyük bir birleştiriciyendi. Hastayken de birleştirdin toplumu. Çünkü sen ne olursa olsun bu topraklarda barışı zorladın. Türk için, Kürt için, Arap için, tanımadığın milyonlarca insan için, hapishanedeki için, sürgündeki arkadaşın, yoldaşın için ve gözyaşı dinmeyen Kürt anneleriyle, Türk annelerinin gözyaşı dinsin diye çaba harcadım. Bir nebze de olsa yüzleri gülsün diye çaba harcadım."

Evet Sırrı hocam, Barış ve demokratik toplum çağrısına sınırı sarıldım. Gerçek olsun diye çok çabaladım. Dedenin biyolojik olarak bu kadar dayanabildi ama barışa inancım gerçekleşmek üzere dip diri, cat canlı duruyor. Senin bu mücadelede ödediğin bedel çok. Sen ve senin gibi bu mücadelede bedel ödeyen bütün canlarımıza, bütün yoldaşlarımızı burada saygıyla anıyorum. Sen başta olmak üzere hepsinin önünde saygıyla diyorum.

Evet değerli dostlar, barışın, adaletin, demokrasinin yolu incedir, uzundur, taşlıdır, dikenlidir. Her biri tenine ve yüreğine değdi. Güldüm. Hepsi memlekettendir dedim. Memleketten gelen acı da olsa acıyı ban eyledim. Başaracağız, barışacağız dedim ve bundan hiç vazgeçmedim. Çünkü sen bu ülkeyi bekleyen tehlikelerin farkındaydın. Çünkü sen ateşe körükle giden güzelim Ortadoğu'yu sürüklemek istedikleri savaş, sürüklemek istedikleri çatışma zeminini ve bunu yapanların hepsinin farkındaydım. Ve bu yaşanan acıları çok iyi idrak ediyordum.

Farkındaydım. Türk'ün, Kürt'ün, Sünni'nin, Alevi'nin yani her kesimin barışa ihtiyacı olduğunu ve barışın herkes için bir nefes olacağını. Ondandır yaralandı kalbim, ondandır yoruldu kalbin. Çalıştın, çabaladın ama bize hep şunu söyledin: “Aha bu sefer olacak, Ah bu sefer başaracağız” dedim. Vallahi de billahi de başaracağız dedim. Biz de buna inanıyoruz sevgili Sırrı Süreyya Önder. Vallahi de billahi de hep beraber başaracağız.


Hatimoğulları, Önder'in anısına yapılan bu konuşmada, onun barışa olan inancını ve toplumsal birleştirici gücünü vurgulamış ve mücadelesinin devam edeceğini belirtmiştir. 

Törende duygusal anlar yaşanırken, Önder’in siyasi hayatı, şiirleri ve sinema çalışmaları da anıldı. Katılımcılar, “Bir halk, bir dava adamıydı” sözleriyle Önder’i andı.

DEM Parti yöneticileri, milletvekilleri, sanatçılar ve çok sayıda yurttaşın katıldığı anma etkinliği boyunca barış, kardeşlik ve demokrasi mesajları öne çıktı.

Editör: Haber Merkezi