"Burjuva muhalefetin sermaye çıkarlarına hizmet eden politikaları ve şoven milliyetçilikte iktidar aygıtıyla tutuştuğu kirli yarışa rağmen (Bu politikalar karşı mücadeleyi gerekli kılmaktadır ve bu elbette yapılacaktır) Erdoğan ve cephesinin yenilgiye uğratılması, arayış içindeki emekçilerin mücadele cesaretini artıracak, burjuva yönetimlerin politikalarına karşı kendi talepleriyle öne çıkma eğilimine güç verecektir."

A. Cihan Soylu'nun, Evrensel Gazetesinde bugün yayınlanan "28 Mayıs’ta karanlığa karşı!" makalesini olduğu gibi yayınlıyoruz;

R.T. Erdoğan ve partisi seçimin birinci turu sonucunda, daha önceki seçimlerde gördüğü desteğin altında destek gördü. Sadece işçi yoğun kentlerde değil Erzurum, Elâzığ, Kayseri ve Konya gibi Anadolu’nun değişik bölgelerindeki kentlerde de güç kaybeden toplamında AKP yüzde 7.1, Erdoğan ise yüzde 2.5 civarında daha az oy aldı. Üçüncü kez girdiği başkanlık seçiminin ilk turunda kazanamayan Erdoğan’ın pazar günü yapılacak ikinci turda daha yüksek oranlı destek kaybına uğratılması, kuşku götürmez kesinlikle söylenebilir ki sömürülen ve ezilenlerin yararına olacaktır.

Erdoğan’ın bütün yönetim yetkilerini kullanan tek adam olarak merkezi baskı aygıtının işçi sınıfı ve emekçilere; ilerici aydınlara, işçilerin talepleri için mücadele eden sendikacılara, talepleri için mücadeleye yönelen kadın ve gençlik kitlelerine karşı amansız bir saldırı makinesi olarak işletilmesinde gösterdiği performans, onun yönetiminin bir an önce sona erdirilmesini acil ihtiyaç haline getirmiştir. İkinci tur oylamasını yüksek oy alarak kazanması durumunda, 21 yıllık iktidarı döneminde sürdürdüğü saldırı politikalarını çok daha ağır biçimde sürdüreceği kesin olan Erdoğan, saltanat koltuğuna yeniden oturmamalıdır! Bu öncelik, şoven milliyetçi politikalara sahip iktidar blokuyla milliyetçilik yarışına giren burjuva muhalefet adayının yanlışları-doğruları skalasına takılmayacak kadar önemlidir.

Bu seçimlerde özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde alacakları tutum nedeniyle sosyalistlerin tüm diğer kesimlere kıyasla çok daha zor seçeneklerle karşı karşıya geldikleri doğrudur. Ne ki ülkeyi koyu karanlığa sürükleme güç ve potansiyelini siyasal, iktisadi-sosyal ve kültürel alanlardaki uygulamalarıyla kanıtlamış olan Erdoğan iktidarının devamı durumunda, çok daha ağır koşulların dayatılacağı apaçıktır. Sadece ekonomik sosyal koşullar daha fazla kötüleşmeyecek, şoven milliyetçi, faşist ve siyasal İslamcı dayatmalarla işçi ve emekçilere, devrimci demokratik ve sosyalist düşüncelere sahip ileri kesimlere saldırılar çok daha amansız şekilde sürdürülecektir. “Daha durun neler olacak neler?”; “Üzerinizde tepineceğiz!” tehditleriyle dile getirilen budur.

Bunun önüne barikat oluşturacak bir emekçi tutumunun ortaya çıkması bu bakımdan herkesten önce işçi sınıfı ve kent-kır yoksullarının yararına olacaktır. Erdoğan-Bahçeli yönetimindeki “domuz bağcı ittifak”ın koyu karanlığı sürdürmesine yarayacak politik-pratik tutumlardan kaçınmak bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. Burjuva muhalefetin sermaye çıkarlarına hizmet eden politikaları ve şoven milliyetçilikte iktidar aygıtıyla tutuştuğu kirli yarışa rağmen (Bu politikalar karşı mücadeleyi gerekli kılmaktadır ve bu elbette yapılacaktır) Erdoğan ve cephesinin yenilgiye uğratılması, arayış içindeki emekçilerin mücadele cesaretini artıracak, burjuva yönetimlerin politikalarına karşı kendi talepleriyle öne çıkma eğilimine güç verecektir.

Erdoğan ilk turu, seçim entrikaları, sandık oyunları, açık polisiye baskı, dini ve politik istismar, kısa vadeli parasal kaynak aktarma, “savaşçı milli güç” gösterileri ve fabrikasyon yalan kampanyasıyla önde bitirdi. Daha fazla güç kaybetmesi gerekirken bu araç ve yöntemlerle yürüttüğü atak ve baskın kampanya ile kaybını azalttı. Ancak aralarında yeni oy kullanma yaşına gelen önemli bir gençlik kesiminin de bulunduğu oy kullanmayan milyonların bulunması, 14 Mayıs’ta Erdoğan’ı ve S. Oğan’ı desteklemiş olanlardan bazılarının muhalefet adayını destekleme olasılığı, ekonomik koşulların kötüleşmeye devam etmesi vb. nedenler, ikinci turda muhalefet adayı lehine bir sonucu mümkün kılabilir. Kimi durum ve koşullarda birkaç günlük gelişmelerin öngörülemeyen sonuçlar doğurabildiğinin çok sayıda örneği vardır. Ülkenin daha fazla karanlığa gömülmesini istemeyen herkesin Erdoğan yönetimine karşı tutum alması, acil politik tutum olarak öne çıkmıştır. Bu tutum 28 Mayıs sonrası gelişmeler açısından da önem taşımaktadır.

Editör: Haber Merkezi