Gadir-i Hum Bayramı resmi dini bayram olarak tanınmalıdır “Bu ülkenin bütün renkleri, inançları eşit yurttaşlık temelinde tanınmalı ve kabul edilmelidir. Alevi yurttaşların inanç günleri, ibadet mekânları, ritüelleri resmi düzeyde tanınmalıdır”
Adana’da Gadir-i Hum Coşkusu: Ehl-i Beyt Sevgisi, Birlik ve Barış Mesajlarıyla Buluştu
14 Haziran 2025 Cumartesi günü Adana Salman-ı Pak Kültür Merkezi’nde Adana Alevi Platformu tarafından organize edilen Gadir-i Hum Bayramı etkinliği, yoğun katılım ve coşkulu bir atmosferle gerçekleştirildi. Etkinlik, Ehl-i Beyt sevgisinin, barış ve adalet arzusunun güçlü vurgularla dile getirildiği anlamlı bir buluşmaya dönüştü.
Programa Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, CHP Seyhan İlçe Başkanı Ramazan Atikaslan, CHP Çukurova İlçe Başkanı Ümit Arif Özsoy, Adana Alevi Platformu bileşenleri, emek ve meslek örgütlerinin temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Etkinliğin sunuculuğunu Günay Mutluhan üstlendi.
Gadir-i Hum’un Evrensel Mesajı: Birlik, Adalet ve Direniş
Program, saygı duruşu ve dualarla başladı. Ardından Adana Alevi Platformu adına Cemal Yağmur, Demokratik Alevi Dernekleri Genel Eşbaşkanı Zeynel Kete, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve kanaat önderi Ahmet (Verde) Özuğurlu konuşmalar gerçekleştirdi. Konuşmalarda, Gadir-i Hum’un yalnızca bir inanç bayramı değil, aynı zamanda toplumsal adaletin, mazlumun yanında durmanın ve barışın simgesi olduğu vurgulandı.
Ahmet Özuğurlu, Gadir-i Hum’un sadece bir tarihsel olay değil, aynı zamanda bir direniş ve sevda bilinci olduğunun altını çizerek “Ya Ali! Dün, bugün, yarın... Sonsuza kadar musibetlere uğrasak da, and olsun seni sevmekten ve yolundan dönmeyeceğiz,” ifadelerini kullandı.
Kerbela’dan Suriye’ye: Zalimliğe Direniş ve Şehitlere Saygı
Sunucu Günay Mutluhan yaptığı açılış konuşmasında, bugün hâlâ süren adaletsizliklere ve zulümlere dikkat çekti. Özellikle Suriye’de 8 Aralık’tan bu yana süren ve çoğunluğu Alevi, Kürt, Dürzi ve Hristiyanlardan oluşan on binlerce kişinin yaşamını yitirdiği çatışmalar “bugünün Kerbelası” olarak tanımlandı. Katılımcılar, şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu ve dualar etti.
Semah, Deyiş ve İlahiyle Yoğrulan Program
Etkinlikte Şakirpaşa Cemevi Semah Ekibi’nin semah gösterisi büyük ilgiyle izlendi. Ardından sahne alan Özcan Kul, Ahmet Gen ve Mustafa Çarman deyişler ve nefeslerle Gadir-i Hum coşkusunu daha da derinleştirdi. Ehl-i Beyt sevgisinin dile geldiği şiirler, ilahiler ve duygusal anekdotlar katılımcılara duygusal anlar yaşattı.
Gadir-i Hum Bayramı’nda Zeydan Karalar’dan Anlamlı Mesaj: “Hz. Ali’nin Cesareti ve Adaleti Unutulmaz”
Adana’da Salman-ı Pak Kültür Merkezi’nde düzenlenen Gadir-i Hum Bayramı Etkinliği, yoğun katılımla ve coşkulu bir atmosferde gerçekleştirildi. Etkinliğe Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da katıldı. Başkan Karalar, yaptığı konuşmada hem Hz. Ali’nin İslam tarihindeki yeri hem de Gadir-i Hum’un unutulmaz anlamı üzerine önemli mesajlar verdi.
“Bazı olaylar kıyamete kadar unutulmaz”
Başkan Karalar konuşmasında, Gadir-i Hum’un ve Kerbela’da Hz. Hüseyin’in katledilmesinin tarihin unutulmaz olayları arasında yer aldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Yaşamda tarih ilerliyor, insanlar bazı şeyleri unutabiliyor ama bazı olaylar vardır ki kıyamete kadar unutulmaz. Hz. Hüseyin’in katli, Gadir-i Hum… Bunlar sadece tarihsel birer olay değil, insanlık vicdanında iz bırakan anlardır.”
Gadir-i Hum’un Türkiye’de tanınma sürecini anlattı
Karalar, Adana'da Gadir-i Hum Bayramı’nın yıllar önce rahmetli Hasan Abi'nin öncülüğünde kutlanmaya başlandığını hatırlatarak, “O dönem ben il başkanıydım. Gadir-i Hum'un anlamı, Hz. Muhammed'in velayetini Hz. Ali’ye bırakması, bu topraklarda çok az biliniyordu. O yıllardan bu yana bu gelenek her yıl yaşatılıyor. Biz de her zaman bu anlamlı günü destekliyoruz,” dedi.
“Hz. Ali’nin cesareti, adaleti ve öngörüsü eşi benzeri yoktur”
Konuşmasında Hz. Ali’nin İslam'ın yayılışındaki rolüne özel vurgu yapan Karalar, Hayber Kalesi’nin fethi sırasında Hz. Muhammed’in Hz. Ali’yi görevlendirdiğini ve fethin onun eliyle gerçekleştiğini hatırlattı.
“Hz. Ali hakkında ne söylense eksik kalır. Onun cesareti, adaleti ve öngörüsü tarih boyunca örnek alınmıştır,” diyen Karalar, ünlü yazar George Jordac’ın Hz. Ali hakkında beş ciltlik eser kaleme aldığını ve ardından başka kimse hakkında yazı yazamayacağını söylediğini de aktardı.
“Mezhep çatışmaları emperyalist oyunların bir parçasıdır”
Konuşmasında güncel meseleleri de değerlendiren Başkan Karalar, mezhep çatışmalarının, emperyalist güçlerin dünyayı yönetme çabalarının bir aracı haline geldiğini ifade etti. “Aynı peygambere, aynı kitaba inanan insanların birbirini katletmesi, tarihten günümüze taşınan acı bir tablodur. Bu durum İslam’ın özüne de aykırıdır,” dedi.
Tarihten günümüze mesaj: “İktidar için değil, hakikat için mücadele”
Prof. Dr. Ahmet isimli bir akademisyenin “Sahabe Döneminde İktidar Mücadeleleri” başlıklı kitabına atıfta bulunan Karalar, sahabeler arasında iktidar kavgalarının dine zarar verdiğine dikkat çekti.
“Bugün hâlâ bu mücadelelerin izlerini taşıyoruz. Oysa Hz. Ali bize, iktidar için değil hakikat ve adalet için mücadele edilmesi gerektiğini öğretti,” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Adana Alevi Platformu adına Cemal Yağmur sahneye davet edilerek Gadir-i Hum’un tarihsel ve manevi anlamına dair bir konuşma gerçekleştirdi.
Değerli canlar sizleri Adana Alevi platformu adına saygıyla selamlıyorum hepiniz hoş geldiniz Tüm canların gadir Hun bayramını en içten dileklerimle kutluyorum
Bizler, Pir Sultan'ın asmadığı, Hızır Paşa'nın susturamadığı, Kerbela'dan bugüne her türlü zulme karşı hakikatin yolunda yürüyenleriz. Bizler, mazlumun sesi, hakkın gür sedası, dara durduğunda bile eğilmeyenlerin soyundanız. Bugün Türkiye'de halkın iradesi yok sayılıyor, seçilmiş canlarımız cezaevlerine gönderiliyor, yanı başımızda Suriye'de Alevi köyleri talan ediliyor. Zulmün eli her yerde. Ama biz biliyoruz ki zulmün olduğu yerde direniş de vardır. Çünkü yaşam, ancak direnerek var olur.
Bir halkın iradesini hiçe saymak, onu yok saymak demektir. Bugün seçilmiş belediye başkanlarımızın haksız ve hukuksuz şekilde cezaevlerine gönderilmesi, tam da bu yok saymanın bir sonucudur. Oysa bizler, halkın rızalığıyla yol yürüyenleriz. Bizim yolumuzda zorbalık yoktur, rıza vardır. O yüzden zorla, zulümle alınan irade, ne halkın ne de hakkın nezdinde kabul görmez.
Bu topraklarda kaç kez dara çekildik? Kaç kez sürgünlere uğradık? Kaç kez ocaklarımızı söndürmeye kalktılar? Ama bizler her defasında küllerimizden doğduk. Bugün de aynı zulüm, farklı ellerle yeniden karşımıza çıkıyor. Halkın seçtiği, halkın razı olduğu yöneticiler bir gecede zindanlara gönderiliyor. Kayyumlarla, baskılarla, zorla bizim rızamız alınamaz. Çünkü bizim yolumuz hakikat yoludur, zulme rıza göstermeyenlerin yoludur.
Yanı başımızdaki Suriye'de, Alevi köylerine yönelik saldırılar sürüyor. Kerbela'da nasıl susuz bırakıldıysak, bugün de Alevi çocukları, kadınları, yaşlıları katlediliyor. Bu topraklar Pir Sultan'ı dara çekenlerin de, onu unutmayıp yolundan yürüyenlerin de şahididir. Şimdi soruyoruz. Hak, adalet, insanlık diyenler nerede?
Alevi köyleri talan edilirken, kutsal mekanlarımıza saldırılırken dünya sessiz. Oysa biz susarsak, hak da susar. Biz susarsak, mazlumun feryadı duyulmaz. Zalimleri tarih yazar ama mazlumları insanlık yaşatır. Bugün de bu zulmü yazanlara karşı ses çıkarmak, haksızlığa karşı yan yana durmak boynumuzun borcudur.
Suriye'de Aleviler yalnızca fiziksel olarak değil, inançlarıyla, kültürleriyle de yok edilmek isteniyor. Bu coğrafyada kaç kez cemlerimiz yasaklandı, kaç kez nefeslerimiz susturulmak istendi? Ama biz buradayız! Biz, her yasaktan sonra semaha durduk, her sürgünden sonra cem olduk, her zulümden sonra hakikate tutunduk.
Zalimin zulmü varsa, mazlumun duası vardır. Bugün cezaevlerine atılan belediye
başkanlarımız için de, Suriye'de katledilen canlarımız için de, direniş bizim ikrarımızdır. Alevi toplumu olarak, hakikati haykırmak bizim yolumuzdur. Bu yol, baş eğmeyenlerin, dara durduğunda bile zalime biat etmeyenlerin yoludur.
Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Adana’da düzenlenen Gadir-i Hum Bayramı etkinliğinde Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, güncel politik göndermelerle yüklü dikkat çekici bir konuşma yaptı.
Salman-ı Pak Kültür Merkezinde yapılan etkinlikte Alevi inancı, toplumsal dayanışma, Ortadoğu halkları üzerindeki baskılar ve geçmişten bugüne süregelen “Yezid zihniyeti” ele alındı.
Konuşmasına “Kemaletiyle, aşkıyla selamlıyorum hepinizi” sözleriyle başlayan Kete, Gadir-i Hum’un Alevi inancı açısından yalnızca bir bayram değil, ikrar ve rızalık temelinde yükselen bir halk iradesi ve doğrudan demokrasi anlayışının da sembolü olduğunu belirtti.
“Gadir-i Hum’da İki Hak Anlatılır: İkrar ve Direniş”
Dersimli olduğunu belirten Kete, kendi yöresinde Gadir-i Hum’un çocukluk yıllarında bayram olarak bilinmediğini, fakat iki hak üzerinden anlatıldığını aktardı:
-
Velayet atamasının ikrar ve rızalıkla gerçekleşmesi,
-
Bu iradenin gasbına karşı yürütülen mücadele.
Bu yönüyle Gadir-i Hum’un sadece müjdeli bir gün değil, aynı zamanda halk iradesine sahip çıkma mücadelesinin simgesi olduğunu vurgulayan Kete, “Bu bayram; savaşın değil barışın, ölümün değil yaşamın kutsandığı bir gündür” dedi.
“İktidar İslamı ve Yezid Zihniyeti Hâlâ Devrede”
Konuşmasında tarihsel ve güncel Selefi-Vehhabi yaklaşımlara karşı sert eleştirilerde bulunan Kete, İbn Teymiye çizgisinden beslenen Selefi yapılarla IŞİD, Boko Haram, El Kaide, Daiş gibi örgütlerin aynı zihniyetten feyz aldığını söyledi. “Teymiye'nin ‘en helal kazanç ganimettir’ anlayışıyla verdiği fetvalar bugün Şengal’de Ezidi kadınların pazarlarda satılmasına, Alevi ve farklı inançlara sahip halkların katledilmesine gerekçe yapılıyor” dedi.
Bu zihniyetin yalnızca bir kişiye değil bir iktidar anlayışına, bir zihniyete karşılık geldiğini vurgulayan Kete, “Yezid bir şahıs değil, bir zihniyettir. Etnik yapıyı, yasamayı, yürütmeyi, yargıyı tek elde toplayan ve kendisi gibi düşünmeyeni yok sayan bir anlayıştır” sözleriyle uyardı.
İran’a ve İsrail’e Eleştiri
Konuşmasında güncel gelişmelere de değinen Zeynel Kete, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını eleştirmekle birlikte, İran’ın kendi toplumunda farklı etnik ve inanç gruplarına yönelik baskıcı politikalarını da aynı sertlikle kınadı.
“Ben bir Rêya Heq (Alevi) evladı olarak İran’ın tekçi zihniyetinin, Kürt, Türk, Türkmen, şair, düşünür ve yazarları idam etmesini asla kabul etmiyorum” diyen Kete, Suriye’deki katliamlarda İran’ın sessizliğine dikkat çekerek, bu politikaların bölgesel barışa zarar verdiğini dile getirdi.
“Alevi Toplumu Birliğini Kurmalı, Barışta Israr Etmelidir”
Konuşmasının sonunda Alevi toplumuna çağrıda bulunan Kete, “Bugün Alevi süreklerinin her zamankinden daha fazla ahlaka, edebe, Hüseyni duruşa ve ortak mücadeleye ihtiyacı var” dedi.
Gadir-i Hum’un bu birlik ve dayanışma çağrısını büyütmesi gerektiğini belirten Kete, “Kadim bir öğreti olan rıza toplumu, demokratik bir yaşamın en güçlü temelidir. Alevi toplumu bu coğrafyada eşit yurttaşlık, barış ve özgürlük mücadelesinin öncüsüdür” diyerek sözlerini tamamladı.
Adana’da Gadir-i Hum Coşkusu: Kanaat Önderi Hoca Ahmet Özuğurlu’dan Velayet ve Biat Vurgusu
Adana’da düzenlenen Gadir-i Hum Bayramı etkinlikleri kapsamında kanaat önderi Hoca Ahmet (Verde) Özuğurlu, anlamlı bir konuşma gerçekleştirdi. Programın ana konuşmacısı olan Özuğurlu, İslam tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen Gadir-i Hum Günü’nün anlamına dikkat çekerek, Hz. Ali’nin (a) ilahi emirle halife, veli, vasi ve imam ilan edildiği bu kutsal günde velayet inancının bir kez daha tekrarlanması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasına “El-Gadir Bayramı (İydü’l-Gadîr), Hakk’a tabi olma günüdür” sözleriyle başlayan Hoca Ahmet Özuğurlu, Hz. Muhammed’in (s) hicretin 10. yılında Mekke dönüşünde Zilhicce ayının 18’inde Gadir-i Hum denilen yerde gerçekleştirdiği tarihi hutbeyi hatırlatarak, Maide suresinin 67. ayetinin nazil olduğu o anın ümmet için taşıdığı ilahi mesajı anlattı.
“Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, onun risaletini tebliğ etmiş olmazsın.” ayetine dikkat çeken Özuğurlu, bu ayetin ardından Hz. Muhammed’in (s) yaklaşık 120.000 kişinin huzurunda Hz. Ali’nin (a) elini kaldırarak “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır” buyurduğunu hatırlattı.
Peygamberin bu hitabının ardından Maide suresinin 3. ayetinin de nazil olduğunu belirten Hoca Ahmet Özuğurlu, “Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim” ayetinin Gadir-i Hum’un, sadece bir velayet ilanı değil, aynı zamanda dinin kemale erme günü olduğunu dile getirdi.
“El-Gadir: Tarafını Belli Etme Günüdür”
Hoca Ahmet Özuğurlu konuşmasında El-Gadir gününün çeşitli boyutlarına dikkat çekti:
-
El-Gadir, Hakk’a tabi olma günüdür. Çünkü “Hak, Ali ile birliktedir; nerede olursa olsun.”
-
El-Gadir, cehalet batağından kurtuluşun adıdır. Çünkü İlim Şehri’nin kapısı İmam Ali (a)’dir.
-
El-Gadir, biat ve sadakatin yeniden beyan edilme günüdür.
-
El-Gadir, tam bir ihlasla Velayet nuruna yönelme, Hidayet Rehberi İmam Ali’ye sadakatle bağlılığın ifadesidir.
Bu günün aynı zamanda “her türlü şek ve şüpheden uzak, kalbiyle İmam Ali’ye yönelenlerin bayramı” olduğunu dile getiren Özuğurlu, Hz. Muhammed’in (s) şu duasını da hatırlattı: “Allah’ım, ona dost olana dost, düşman olana düşman ol. Onu ortada bırakanı ortada bırak.”
Mübahele Günü’ne de Vurgu Yapıldı
Konuşmasında Kur’an’ın Ehl-i Beyt’e (a) verdiği değere dikkat çeken Hoca Ahmet Özuğurlu, Al-i İmran suresinin 61. ayetine atıfta bulunarak Mübahele Günü’nün de önemine işaret etti. Ayette geçen “nefislerimiz” ifadesinin Hz. Ali’ye, “oğullarımız” ifadesinin Hz. Hasan ve Hüseyin’e, “kadınlarımız” ifadesinin ise Hz. Fatıma’ya işaret ettiğini belirten Özuğurlu, bu olayın Ehl-i Beyt’in diğer sahabelerden üstünlüğünü Allah katında teyit eden bir delil olduğunu söyledi.
“Velayet Bilinci Güncellenmelidir”
Son olarak çağdaş Müslümanların El-Gadir ruhunu bugüne taşıması gerektiğini ifade eden Hoca Ahmet Özuğurlu, “Velayet; sadece tarihi bir olay değil, bugünün Müslümanının sorumluluğudur. Hakk’ın yanında olmak, Ali’nin izinden yürümekle mümkündür” dedi.
“Ramazan ve Kurban’dan Daha Büyük Bayram”: Gadir-i Hum
Etkinlikte yapılan tüm konuşmalarda ve sanatçıların eserlerinde ortak vurgu; Gadir-i Hum’un barış, kardeşlik, inanç özgürlüğü ve eşit yurttaşlık ilkelerinin bir simgesi olduğu yönündeydi. Etkinlik sonunda, “Ramazan ve Kurban’dan daha büyük olan bu bayramın bir gün resmi dini bayram olarak kutlanması için mücadeleye devam edeceğiz” denildi.
Etkinlikte Emeği Geçenlere Teşekkür
Etkinliğin sonunda, Adana Alevi Platformu’na bağlı üye kurumların başkanlarına, yönetim kurullarına ve gönüllü emekçilere teşekkür edildi. “Ehl-i Beyt aşkıyla bir araya geldiğimiz bu kutsal günde, tüm canlara selam olsun. Gadir-i Hum Bayramımız kutlu olsun!” ifadeleriyle program sona erdi.