Barışın Hassasiyetine Sahip Çıkalım: Çatışmasızlık Süreci Toplumun Ortak Yararınadır
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın Muş’ta yaptığı konuşma ve ardından gelen tepkiler, barış sürecinin ne denli hassas ve dikkatle yürütülmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Bakırhan, Muş'ta çiftçilerle bir araya geldiği buluşmada, güvenlik korucularına ilişkin yaptığı açıklamada, “Çatışmalar bittiğinde korucuları işsiz bırakmayacağız. Elindeki silahı al, ver sopayı, köyde hayvan baksın. Daha onurlu bir görevdir,” ifadelerini kullanmıştır. Bu sözler kamuoyunda geniş yankı uyandırmış, kimi kesimlerin tepkisini çekmiştir.
Gelen tepkiler üzerine TV100 ekranlarında bir açıklama yapan Bakırhan, sözlerinin yanlış anlaşılmış olabileceğini belirterek şu ifadeleri kullanmıştır:
“Kalbi kırılan korucular olduysa… Yanlış ifade edilmiş olabilir. Özür dilerim. Yani bir kastım yok.”
Bakırhan, toplumun tüm kesimleriyle barışçıl bir geleceğin inşası için diyalog ve empati zeminini korumanın hayati önemde olduğunu vurgulamış, çatışmasızlık ortamının kalıcı hale gelmesi için samimi çaba gösterilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Öte yandan, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından yapılan açıklamada, Bakırhan’ın sözlerine tepki gösterilmiş, güvenlik korucularının terörle mücadeledeki rolüne dikkat çekilerek şu ifadelere yer verilmiştir:
“Devlet-millet bütünleşmesinin güzel bir örneği olarak daima devletinin yanında yer alan Güvenlik Korucularımızı hedef alan açıklamalar, milletimizin engin feraseti ile birlik ve dayanışma ruhu karşısında beyhude bir çaba olmaktan öteye geçemeyecektir.”
Türkiye’nin toplumsal barışı ve huzuru adına, herkesin daha yapıcı, duyarlı ve kapsayıcı bir dil kullanması; çatışmasızlık sürecine katkı sunan her önerinin siyasal rekabetten bağımsız değerlendirilmesi gerektiği ortadadır.
Tuncer Bakırhan’ın da ifade ettiği gibi, çözüm süreçlerinde her kesimin saygı ve anlayışla dinlenmesi, toplumsal yaraların sarılması için elzemdir. Barışın hassasiyeti, siyaset üstü bir sorumlulukla ele alınmalı; geçmişin acıları tekrarlanmamalıdır.
Barışı konuşmak, çatışmasızlığı büyütmek ve halkların ortak yaşamını güçlendirmek hepimizin görevidir.