Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, yerel yönetimlerdeki kayyım atamalarının demokratik süreçleri nasıl etkilediği konusunda Meclis Araştırması açılmasını talep etti. Cupolo, 1980 askeri darbesi sonrası yaşanan süreçten günümüze kadar uzanan ve son olarak Hakkari Belediyesi'nde yaşanan kayyım atamasının demokratik hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına neden olduğunu belirtti. Cupolo'nun çağrısı, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi ve halk iradesine saygı duyulması adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Konuyla ilgili meclise vermiş olduğ araştırma önergesende şu gerekçelre yerverdi.

Önceki yüzyılın ekseri kısmını on yıllık periyotlarla darbe ve muhtıralarla geçiren Türkiye’de 1980 askeri darbesi sonrası belediyelere, pek çok belediye başkanı görevinden uzaklaştırılmış ve belediyelere merkezi yönetim tarafından 1982 yılında 24’ü vali-vali muavini, 19’u emekli general-emekli albay veya daha alt rütbede subay, 11’i devlet memuru, 5’i serbest meslek mensubu ve 8’i farklı mesleklerden gelen toplam 67 kayyım atanmıştır.

Askeri vesayet zihniyeti; 1 Eylül 2016’da yayınlanan 674 sayılı KHK ile Belediye Kanunu’n 45 inci ve 57 inci maddelerine yapılan eklerle idari vesayet makamına, görevden alınan belediye başkanları ve meclis üyeleri yerine atama yapabilme yetkisi vererek mevcudiyetini devam ettirmiştir. 1 Eylül 2016 ile 31 Mart 2019 yerel seçimlerine kadar olan süreçte 101 belediyeye kayyım atanmış ve 151 belediye meclis üyesi görevden alınmıştır.

Meteoroloji'den 14 il için uyarı: Kuvvetli sağanak etkili olacak Meteoroloji'den 14 il için uyarı: Kuvvetli sağanak etkili olacak

2016 yazının olağanüstü hal koşullarında çıkarılan ve üç yıllık bir süreyle geçici olacağı iddiasıyla kamuoyunun yanıltıldığı bu KHK’lar daha sonra olağan hallerde de geçerli olmak üzere kanunlaşmış (7145 ve 7333 sayılı yasalarla); 16 Nisan 2017 referandumuyla geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle askeri vesayetin gömlek değiştirerek güçlendirilmiş idari vesayet adıyla kurumsallaştırıldığı anlaşılmıştır. Nitekim 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra seçim galibi oldukları halde 6 belediye eş başkanına, 45 belediye meclis üyesine, 3 il genel meclisi üyesine mazbataları verilmemiş, aynı yıl 48 belediyeye kayyım atanmış, yine belediye başkanları ve meclis üyeleri tutuklanmıştır.

Son olarak 31 Mart 2024 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimi ile Hakkari Belediyesi Eş Başkanı seçilen Mehmet Sıddık Akış; seçildikten sadece iki ay sonra 3 Haziran 2024 tarihinde, gri kategoride terörden arananlar listesinde olan FETÖ firarisi bir savcı tarafından iddianamesi yazılan bir soruşturma kapsamında gözaltına alınmış ve aynı saatler içerisinde İçişleri Bakanlığı tarafından Hakkari Belediyesi Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak yerine Hakkari Valisi kayyım olarak atanmıştır. 

Meşruiyetini sandıktan alanların, sandık iradesine yaptığı darbelerle kendi meşruiyetlerini de tartışmaya açtıkları, kendi üyelerinden dahi itiraz seslerinin yükseldiği görülmektedir. Bu noktada bir rıza üretim aparatı olarak kullanılan ana akım medya, idari vesayet rejiminin tetikçiliğine koşulmaktadır. 9 Haziran 2024 Pazar günü Yeni Şafak’ta Aybike Eroğlu tarafından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları ve personeli hakkında asılsız iftiralarla dolu bir yazı yayınlanmıştır.    Hatırlanmalıdır ki; 6 Ağustos 2019’da yine Aybike Eroğlu tarafından aynı gazetede; Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, belediye idarecileri, personel benzer karalamalarla hedef yapılmış ve sadece 13 gün sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyım atanmıştı. Oysa kamuoyunun inandırılmaya çalışıldığının aksine; kayyım gerekçesi yapılan ve seçilmişlerin gözaltı/tutuklamalarına altlık yapılan suçlamalar; kendi oğlunun cenazesine gitmek, zor durumda olan bir vatandaşın mutfağını onarmak, kendi aday tanıtımına katılmak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliğine katılmak, partinin kongresine katılmak, eş başkanların attığı twiti beğenmek, seçim bürosu açılışına katılmak, basına “savaş suçtur” demecini vermekten öteye gitmemektedir.

Sonuç itibariyle idari vesayetin; seçme-seçilme, siyasi faaliyette bulunma ve daha ötesi yurttaşlık hakkının kullanım şeklinden periyodik olarak her beş yılda bir rahatsız olduğu, yarattığı amorf sistem, onun payandalığını yapan kanunlar ve tetikçi olarak kullanılan ana akım medyayla bu gerçeği perdelemeye çalıştığı görülmektedir.

Her beş yılda bir yerel yönetim seçim sonuçlarını hükümsüz bırakan kayyım atamalarının, medeni ve siyasi hakların kullanımını devasa bir coğrafya için tamamen sınırlandıran/kullanılamaz hale getiren bu uygulamanın, uygulamaya altlık yapılan rasyonel dışı mevzuatın ve bu hususta kullanışlı aparat ana akım medyanın rolünün tüm yönleriyle araştırılarak alınması gereken önlemlerin derhal belirlenmesi amaçlarıyla bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederim.

Editör: Haber Merkezi