Net sorulara kaçamak yanıtlar
Aslan, 18 Kasım 2024 tarihinde Meclis Başkanlığı’na yönelttiği yazılı soru önergesinde, “2024 yılı itibarıyla ‘iyi halli olmadığı’ gerekçesiyle tahliyesi ertelenen mahpus sayısı ile bu kişilerin suç tipi ve cinsiyet dağılımını” sormuştu. Ancak aylar sonra Adalet Bakanlığı tarafından gönderilen yanıtta herhangi bir sayı ya da istatistikî veri sunulmadan, yalnızca mevzuat özetine yer verildi.
“İyi hâl” değerlendirmesi ideolojik sorgulamaya dönüştü
Aslan açıklamasında, “iyi hâl” değerlendirmelerinin objektiflikten uzaklaştığını, cezaevi idarelerinin keyfî kararlarıyla ideolojik sadakat testine dönüştüğünü ifade etti. Elazığ Cezaevi’nde bulunan Beyar Uğurlu ile Bodrum Cezaevi’nde kalan Mehmet Bahattin Öncü'nün örneklerini kamuoyuyla paylaştı.
Uğurlu'nun tahliyesi, “PKK’yi nasıl tanımlarsınız?” gibi politik nitelikli sorulara verdiği yanıtların yeterli bulunmaması gerekçesiyle 6 ay ertelendi. Öncü ise disiplin cezası olmamasına rağmen “örgütten ayrıldığına dair açık beyan sunmaması” gerekçesiyle tahliye edilmedi.
“Bu bir ‘iyi hâl’ değerlendirmesi değil, düşünsel dönüşüm ispatı ve itaat testidir,” diyen Aslan, uygulamaların evrensel hukuk ilkeleriyle bağdaşmadığını belirtti.
Hukuki denetim yerine idari takdir
Milletvekili Aslan, İdare ve Gözlem Kurulu kararlarının yargı yoluyla etkili bir biçimde denetlenmediğini, infaz hâkimliklerinin aynı gün içinde onay verdiği kararlarda savunma hakkının dahi tanınmadığını vurguladı.
“Karar, mahpusa tebliğ edilmeden infaz hâkimliğine gönderiliyor, aynı kişi hem onaylayıcı hem denetleyici oluyor. Tarafsızlık ilkesi çiğneniyor,” dedi.
Demokratik denetim yetkisi etkisizleştiriliyor
Nevroz Uysal Aslan, yazılı soru önergelerinin yasama denetiminin önemli bir aracı olduğuna dikkat çekerek, Bakanlığın bu yetkiyi görmezden geldiğini söyledi:
“Kamu adına bilgi almak için verdiğimiz önergelere kanun maddeleri sıralayarak cevap verilmesi, şeffaflıktan uzak ve hesap vermeyen bir yönetim anlayışının göstergesidir.”
DEM Parti: Özgürlük, lütuf değil haktır
Aslan, koşullu salıverilme hakkının politik sadakat testine dönüştürülmesini kabul etmediklerini, evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde bu uygulamaların derhal gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
“Özgürlük, bürokratik bir lütuf değil, temel bir insan hakkıdır. Bu hak keyfî idari yorumlara bırakılamaz. DEM Parti olarak bu hukuksuzluğun takipçisi olacağız,” ifadelerine yer verdi.