EMEK ve ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI; YOKSULLUK SINIRINI ÜZERİNDE BİR ASGARİ ÜCRET İSTİYORUZ
Emek ve Özgürlük İttifakı Adana bileşenleri adına Hakan Çayan tarafından okunan basın açıklamasında; "2023 yılı için geçerli olacak Asgari ücret belirlenecek. Patron ve hükümetin çoğunluk olduğu Asgari Ücret tespit komisyonu ilk toplantısını 7 Aralık’ta yaptı. Asgari ücret görüşmeleri sürerken ‘Asgari ücret ne kadar olacak ve nasıl belirlenecek’ tartışması sürüyor. İşçileri emekçiler tarihin en derin yoksullaşma süreçlerini yaşıyor. Çalışanların yarısı asgari ücretli ve bu ücret açlık sınırının altına düştü. Emekçiler, aileleriyle birlikte yeterince beslenemiyor ve insanca yaşayacak koşullara sahip değil. Çalışma saatleri uzadıkça uzuyor. Zam, döviz kuru, vergi dilimi ve eriyen TL derken kursağımızdaki son lokmaya uzanılıyor. Pazardan, marketten, çarşıdan hiçbir şey aynı fiyata alınamıyor. Paranın değeri pula döndü" denildi.
İnönü Parkında yapılan basın açıklamasına Emek ve Özgürlük İttifakı Bileşenleri katıldı.
İttifak adına Çayan açıklamasına şu şekilde devam etti;
Asgari ücret normalde işe başlama maaşıdır. Oysa ülkemizde bugün azami maaş olmuş durumda. Çünkü ülkenin dörtte biri kayıtsız çalışıyor, yani sigortasız ve asgari ücret dahi alamıyor. Asgari ücretle çalışan işçi sayısı konusunda şampiyonluğumuz var. Türkiye’de asgari ücretle çalışan işçi sayısı Avrupa’dan yaklaşık 20 kat daha yüksek. Ücret konusunda ise Avrupa ülkeleri içinde en düşük asgari ücreti alan üçüncü ülkeyiz. OECD verilerine göre haftada 60 saatten fazla çalışan ücretliler oranında da Dünya şampiyonuyuz. Yani herkesten çok çalışıyoruz ama herkesten çok yoksuluz.
Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için sendikal hakların kullanımının önündeki tüm yasal ve fiili engeller, barajlar kaldırılmalı, toplu pazarlıkla, toplu sözleşmelerle ücretler belirlenmeli, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. İşçiler sendikasızlaştırıldıkça, grev yapılması engellendikçe, özgür toplu sözleşme düzeni kurulamadıkça, asgari ücret tespit komisyonu ‘en büyük toplu iş sözleşme’ masası olmaya devam edecek.
BİZDEN İKİ DEFA VERGİ ALIYORLAR
İşçi ve emekçilerden, maaşları daha cebe girmeden gelir vergisi alınıyor. Diğer taraftan patronların vergi borçları yapılandırılıyor ya da affediliyor. Patronlar bir de vergi teşvikleri ile zenginliklerine zenginlik katıyor. Ücretimizden aldıkları vergi yetmiyor. Bir de harcarken bizden vergi alıyorlar. Ama bu da yetmiyor; okul eğitim aidatı, hastane katılım payı diyerek dört bir yandan elleri cebimize uzanıyor. Sonra da bizden topladıkları paraları patronlara aktarıyorlar. Asgari ücretlinin sofrasına çöken iktidar, merkezi yönetim bütçesinden faize 565,6 milyar TL ayırdı. Dışarıda yandaşlarına vergi cenneti yaratırken, içeride ise halka vergi ve zam cehennemi yaşatıyorlar. Faizcilere para var. Ama işçi ve emekçiye para yok.
ASGARİ ÜCRET DÖRT KİŞİLİK AİLE İÇİN BELİRLENSİN
Bugün dört kişilik bir ailenin asgari geçim şartlarını belirleyen yoksulluk sınırı 26 bin TL oldu. Ülkede açlık sınırı 7.800 TL ama hâlihazırda asgari ücret 5.500 TL. Onun için diyoruz ki, 2023 yılı için; fazla mesaiye, ek iş yapmaya ihtiyaç duymadığımız, insanca yaşayabileceğimiz ve yoksulluk sınırının üstünde bir asgari ücret belirlensin. Dinlenmeye, ailemize, sosyal yaşama zaman ayırarak, günde 7 saat çalışma ve haftada 2 gün kesintisiz hafta sonu tatili, yılda 30 gün yıllık izin hakkı olsun. Asgari ücret tespitinde işçinin ailesinin hesaba katılsın. Asgari ücret, uluslararası standartlara uygun şekilde sadece bir işçi üzerinden değil işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir tutar olarak belirlensin. En düşük emekli aylığı asgari ücret olmalı ve tüm emekli aylıkları da aynı oranda yükseltilmelidir.
YOKSULLAŞIYORUZ ve CANIMIZDAN OLUYORUZ
Türkiye ekonomisi her ne olursa olsun büyüyor. Ama büyürken işçi kanı tüketen bir çalışma rejimi kuruluyor ve biz yoksullaşıyoruz. İşçiler ölümle burun buruna çalışıyor. İşyerinde hakaret, yüksek sesle azarlama, sürekli görev yerini değiştirme artık normal sayılıyor. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre bu yılın ilk 9 ayında iş cinayetlerinde ölen çalışan sayısı 1400.
2023 BÜTÇESİ FAİZ VE YOKSULLUK BÜTÇESİDİR
2023 bütçesi faiz bütçesidir, enflasyonist bir bütçedir. Sermayeye kaynakların daha çok aktarıldığı, yoksuldan alınıp zengine verilen bir bütçedir. 2023’te toplanacak vergi 3 trilyon 200 milyar lira. Vergiler yoluyla yükün halkların omuzlarına bindirildiği bir bütçedir. Yapılan bütçe milyonların emek ve birikimini iktidarın, sermeyenin hizmetine sokan bir bütçedir. Halkın sofrasındaki ekmeği daha da küçültme; yoksulluğu, adaletsizliği, eşitsizliği büyütme bütçesidir. Bu bütçede sosyal adalet, sosyal devlet, refah ve huzur yoktur. İşçiler, emekçiler, yoksullar, kadınlar, gençler, üreticiler, çiftçiler, esnaf, çocuklar ve engelliler yoktur. Yemek parasını ödeyemeyen öğrenci yurttan, kirasını ödeyemeyen kiracı evden atılmaktadır. Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir.
Çocuklar bugün beslenme çantasında sadece kuru bir ekmekle okula gitmek zorunda bırakılıyorsa sebebi yandaşlarınızın ve 5’li çetenizin ihalelerle, rüşvetle, çifter maaşlarla doldurduğu çantalardır. Çocuklar okula aç gitmektedir. Çünkü Süt, peynir, yumurta lüks tüketim haline getirildi. Geçen yıldan bu yana zeytin %86, peynir %203, süt %208, yumurta %200 zamlandı. Yoksulun sofrasındaki ekmeğini elinden aldınız. Kış geldi sobalar, kombiler yanmıyor.
2023 BÜTÇESİ SAVAŞ BÜTÇESİDİR
Bütçede savunma ve güvenlik harcamaları için, savaş lobileri için 468,7 milyar TL kaynak ayrıldı. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan her operasyonun sonucu yeni yıkımlar, ölümler, binlerce yeni mültecinin Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılması demektir. Türkiye’de halkın sofrasından ekmeğin daha da küçülmesi olacaktır. İşte işsizliğin ve yoksulluğun nedenlerinden biri de sınır ötesi operasyonlardır. Halka, istihdama değil savaşa bütçe tam da budur. Savaşa, bombaya, mermiye değil emekçiye, eğitime bütçe ayrılsın. Çocuklarımıza ücretsiz bir öğün yemek için bütçe ayırın. Savaşın sonuçları daha fazla büyüyen yoksulluktur, büyüyen sefalettir, açlıktır, borç krizidir. Onun için ekmeğimizin küçülmemesi için barıştan ısrar etmeliyiz.
Bütün zenginlikleri biz üretirken bizim payımıza sadece kuru ekmek mi düşecek. Bu yıl bu kaderi değiştirmek için ilk adımı atalım. Üzerinde konuştuğunuz bizim, hayatımız ve biz insanız’ diyelim. İşyerinde, sokakta, işçi emekçi olmanın onuru ile örgütlenelim. Öncelikle Asgari ücret tartışmasında taraf olalım. Otomatiğe bağlanan zamlar, sürekli artan vergiler karşısında, Açlık sınırında asgari ücretle yaşamaya hayır diyelim. Hayatı üreten işçi ve emekçiler olarak bize reva görülen bu yaşam koşularını kabul etmeyelim.
Aldığı ücretlerle geçinemeyen, çocuklarını okula aç göndermek zorunda kalanlara çağrımız var: Örgütlenirsek, bir araya gelirsek geçinebilecek, insanca yaşayacak bir ücrete ve yeni haklara kavuşabiliriz.
İşçileri, emekçileri, “halk için bütçe” ve “insanca yaşayacak bir ücret” talebiyle birleşmeye, mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. 10.12.2022
EMEK ve ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI