Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Türkiye kritik bir seçime giderken, soğanın hayat pahalılığının simgesi haline geldiğini belirterek, "Erdoğan’ın ‘beka meselesi’ olarak tanımladığı ve kendisinin iktidar yürüyüşünün ilk büyük basamağı olan İstanbul ile birlikte birçok büyük kenti kaybettiği 2019 yerel seçimleri öncesinde meydanlarda tanzim satış noktaları kurularak soğan patates satılmıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla, 4 Aralık 2021 günü gerçekleşen Mersin mitinginde haberlere yansıyan bir pankartı da hatırlatalım: “Patates soğan, güle güle Erdoğan”" diye yazdı.

İktidarın tarım politikalarını eleştiren Polat, "Hâlâ iktidarı destekleme eğiliminde olanlar içinde dahi, din, milliyetçilik gibi ideolojik belirleyenlere ek olarak, iktidarın bir kurumundan alınan yardımlar, sağlanan iş imkanları ya da iş vaatlerinin etkili olduğunu görüyoruz.

Mahir Akkoyun’un, hayat pahalılığı temalı yaratıcı tasarımlarının bir anda milyonlarca paylaşılması da bu gerçeği teyit ediyor" ifadelerini kullandı.

Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat tarafından kaleme alınan yazı şu şekilde;

“Daha birkaç gün önce Mudanya’da manav reyonu önünde bir kadın bana fiyatı 15 TL olan soğanı şaşkınlıkla gösteriyordu. Bugün ben İstanbul’da 19 TL’den aldım.”

Soğanın önlenemez yükselişini fark ettiğim geçtiğimiz ayın başında, 4 Mart günü Twitter’da bunları yazmıştım. 35 gün sonra, bu satırlar yazıldığında ise soğanın fiyatı 25-30 TL arasında değişiyor.

Sevgili Vural Nasuhbeyoğlu, dün Evrensel’de yayımlanan yazısında soruyordu: “İyi de kuru soğan sana ne oluyor. Sen ki fakirin fukaranın sofrasının temel direğisin. Hadi diğerlerini anladık sen bizden ne istiyorsun?”

Biz fakir fukaranın gazetesi olduğumuzdan soğan bizim için önemli(!) Soğan, kamuoyu araştırmalarının ‘seçmen’ diye kodladığı bu ülkenin yoksulları bakımından, Türkiye kritik bir seçime giderken hayat pahalılığının cisimleştiği bir simge haline geldi. Kuşkusuz fiyat performansı bakımından daha fazla dudak uçuklatanlar var. Örneğin erik, tezgahlarda 1000 TL olarak etiketlendiğinde büyük haber olmuştu. Ancak soğan, erik gibi tadımlık bir ürün değil. Birçok yemekte ve salatada kullanılan, bu ülkede mutfakların vazgeçilmezi olarak yoksulların temel gıda maddelerinden biri.

Erdoğan’ın ‘beka meselesi’ olarak tanımladığı ve kendisinin iktidar yürüyüşünün ilk büyük basamağı olan İstanbul ile birlikte birçok büyük kenti kaybettiği 2019 yerel seçimleri öncesinde meydanlarda tanzim satış noktaları kurularak soğan patates satılmıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla, 4 Aralık 2021 günü gerçekleşen Mersin mitinginde haberlere yansıyan bir pankartı da hatırlatalım: “Patates soğan, güle güle Erdoğan.”

İktidarın 21 yıllık tarım uygulamaları köylüleri tarımdan koparırken, ekilebilir tarım arazileri giderek azaldı. Mazot, gübre, ilaç gibi tarım girdilerinin pahalı olması fiyatların önlenemez yükselişindeki başlıca faktörler arasında. Yeni hasatla birlikte soğan fiyatlarının biraz düşeceği tahmin edilirken, konunun uzmanları, gelecek yıl üretici soğan üretimine yoğunlaşırsa bu sefer de soğanın para etmeyen bir ürün haline gelebileceğine dikkat çekiyor.

Ama iktidarın tarım politikası ve tarımsal üretimi etkileyen başka pek çok şeyin fiyatlarının sürekli yükselmesi, farklı yıllarda ve mevsimlerde birçok farklı ürünün sofralara yine yüksek fiyatlarla ulaşmasını koşullamaya devam edecek.

Türkiye, kutuplaşmış bir siyasal iklimin etkisi altında seçimlere giderken, ekonomik faktör, kutuplaşmanın her iki tarafı için de ortak kesen durumunda. Üç yıl önce yapılan bir araştırma bu gerçekliği çok çarpıcı bir biçimde teyit ediyordu. Türkiye’de kutuplaşmayı azaltmaya yönelik stratejiler ve araçlar projesi (TurkuazLab) kapsamında yapılan ve sonuçları 2020 aralık ayının sonuna doğru açıklanan “Türkiye’de kutuplaşmanın boyutları 2020” araştırması Türkiye seçmen nüfusunu temsil eden 4 bin 6 kişiyle, çok aşamalı katmanlı örneklem yöntemi kullanılarak seçilen 29 ilde 500 örneklem noktasında yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilmişti. Araştırma, Cumhur İttifakını oluşturan partilerin tabanları ile diğerleri arasında gündelik hayata ilişkin ‘Benden uzak olsun’ duygusunu yansıtıyordu. Ancak bu araştırmaya dair haberlerde bile en fazla göz ardı edilen bir nokta bizce çok daha çarpıcıydı. Başka konularda kutuplaşan partilerin tabanlarında ekonomiye dair endişelerde kesişme söz konusuydu. “5 yıl öncesine göre ülkenin ekonomik durumu daha iyi” tespitine katılan AKP taraftarlarının oranı yüzde 29, MHP’lilerin ise yüzde 15 gibi oldukça düşük seviyedeydi. “1 yıl içerisinde ailenin ekonomik durumu daha iyi olacak” düşüncesine katılan AKP’lilerin oranı yüzde 39, MHP’lilerin oranı ise yüzde 23’tü.

Aradan bir yıl geçtikten sonra, Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM) 2021 yılının kasım ayında Konya, Kayseri, Yozgat, Sivas, Malatya, Elâzığ, Bingöl, Erzurum, Gaziantep ve Kocaeli illerinde ve İstanbul’un dindar seçmen yoğunluklu ilçelerinin belli semtlerinde 2 bin 424 kişi ile ve yüz yüze görüşmelere dayalı bir anket yaptı.

Bu araştırmaya katılanların yüzde 58’i, “5 sene öncesine göre Türkiye ekonomisi kötüye gitti” diye düşünüyordu. Bu araştırmaya göre, Cumhur İttifakına bu bölgelerdeki destek ise yüzde 68.1’den, yüzde 58.5’e gerilemişti.

Aradan geçen iki yıl içinde temel bir gerçeklik, iktidar cephesinin “terör”, “savaş” gibi gerilim noktaları üzerinden yarattığı kutuplaşmanın kendi tabanını konsolide etmekte dahi eskisi kadar işe yaramadığını gösteriyor. Çünkü hayat pahalılığında ifadesini bulan ekonomiden kaynaklı endişeler iktidar cephesinin duvarlarını da zorluyor. Hiçbir ciddi araştırma bu gerçeğin üzerinden atlayamıyor.

Hâlâ iktidarı destekleme eğiliminde olanlar içinde dahi, din, milliyetçilik gibi ideolojik belirleyenlere ek olarak, iktidarın bir kurumundan alınan yardımlar, sağlanan iş imkanları ya da iş vaatlerinin etkili olduğunu görüyoruz.

Mahir Akkoyun’un, hayat pahalılığı temalı yaratıcı tasarımlarının bir anda milyonlarca paylaşılması da bu gerçeği teyit ediyor.

Editör: Haber Merkezi