İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Düzce’de, "Milletinden kopmuş bir yönetim. İnsanını görmüyor insanını tanımıyor. Varsa yoksa kendi hükümranlığı, kendi yönetim kavgası. 'Ben yöneteyim de ne olursa olsun. Ben seçimi kazanayım da ne olursa olsun' anlayışı. Milletin ekonomiden canı yanıyormuş, Düzceliler kiralık ev bulamıyormuş. Düzceliler aşırı kiralardan evinin kirasını ödeyemiyormuş. Bunların hiçbirisi bunun umurunda değil. Patates soğanın fiyatına bile gülen insan bu milleti unutmuş insandır, yollayın evine gitsin” diye konuştu.

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bolu'nun ardından Düzce'de miting düzenledi. Mitinge, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. İmamoğlu, Düzce mitinginde şunları söyledi:

PATATES SOĞANIN FİYATINA BİLE GÜLEN İNSAN, BU MİLLETİ UNUTMUŞ İNSANDIR: Düzce'nin sorununun ne olduğunu biliyoruz. Burada bir hava kirliliği sorunu var bunu da biz çözeceğiz. Avrupa'nın hava kirliliği en yüksek kentlerinden birisi Düzce ve bu sorunu biz çözeceğiz. Altyapı sorunları var biz çözeceğiz. Doğasını koruyacak tedbirleri nasıl Melen Havzası'nda alıyorsak, bütün ilçelerinde, Düzce'nin dağ köylerinde yine çözümü biz bulacağız. Tarımı, buradaki ahşap işi başta olmak üzere farklı sektörlerin gelişimine katkı sunacağız. Bütün bunları yaparken tekrar söylüyorum ortak akılla istişareyle Düzce'nin konularını Düzce'yle konuşarak, Düzce'nin yerel idarecileriyle ortak masa kurarak çözeceğiz. Ama bunlar ne yaptı? Ekrem İmamoğlu örneğin, CHP'nin, Millet İttifakı'nın İstanbul'da seçilmiş belediye başkanı. Ne yaptılar? Ekrem'e randevu vermiyor Cumhurbaşkanı 4 yıldır. Ya Allah aşkına Ekrem’e randevu versen ne olur, vermezsen ne olur? 16 milyon İstanbulluya randevu vermiyorsun sen. Bunun farkında değil, kopmuşlar. Milletinden kopmuş bir yönetim. İnsanını görmüyor, insanını tanımıyor, varsa yoksa kendi hükümranlığı, kendi yönetim kavgası, ben yöneteyim de ne olursa olsun. Ben seçimi kazanayım da ne olursa olsun. Milletin ekonomiden canı yanıyormuş, Düzceliler kiralık ev bulamıyormuş. Düzceliler aşırı kiralardan evinin kirasını ödeyemiyormuş. Bunların hiçbirisi bunun umurunda değil. Patates soğanın fiyatına bile gülen insan, bu milleti unutmuş insandır, yollayın evine gitsin.

BEN DİYEN GİDECEK BİZ DİYEN GELECEK: Bu millet bu ülkede yeter ki araba üretilsin, yeter ki teknoloji gelişsin ama aldatarak değil. Yeter ki bu yoksulluğu görmeyin, bu işsizliği görmeyin… İşsizlik oranları, her şehirde neredeyse üç gencin birisi işsiz. Üniversite okuyan gençler ne iş yaparım ne iş bulurum endişesiyle geleceğe umutla bakamıyor. Bunu unutan bir insan, ülkesini millet unutmuştur o bir tek kendi makamını düşünüyor. 'Gitmesi gereken biz değiliz 'diyor gençler. Gitmesi gereken belli. 'Ben' diyen gidecek biz diyen gelecek. 'Biz' diyen kim? Hayatını hak, hukuk mücadelesine adamış, Bolu'dan Düzce'ye, Sakarya'dan İstanbul'a kadar yüz kilometrelerce yürüyüp bu milletin, bu devletin esas sorunun adalet olduğunu yıllar önce dile getirmiş, devlet insanı, devlet ahlakını, devlet aklını en iyi temsil edecek olan ve memleketin birleştirici gücü olan milletin ittifakının kurucusu olan 13’üncü Cumhurbaşkanımız olacak olan Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Bakın güçlü bir ekibiz.”

"CEKETİNİ ÇIKAR" TEZAHÜRATLARI YAPILDI

Vatandaşların ‘Ceketi çıkar’ tezahüratları üzerine "Ceketimi çıkarayım? Öyle daha mı güzel oluyor? İyi hadi çıkaralım ceketi bakalım. Ben altı Mayıs'ta çıkarttığım o ceketi hiç giymedim zaten. Bu millet huzura erene kadar bu yoğun mücadelenin içinde olacağım. Ne demiştim? 'Ben bu sürecin 2023’teki bu seçimin en çalışkan neferi olacağım' dedim. Sonuna kadar çalışacağız. Kemal Kılıçdaroğlu'nu, Cumhurbaşkanı yapacağız, milleti iktidara getireceğiz" diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"DÖVER GİBİ, SÖVER GİBİ, SURATA ASIK BİR AVUÇ İNSANI YOLLAYACAĞIZ EVİNE: Az kaldı. Şafak 5. Tamam ben sevgi pıtırcığıyım hiç merak etmeyin. Ya bunların sevgi pıtırcığı olmakla sorunları var. Niye biliyor musunuz? Bunlara göre devletin yüzü asık olacak. Devlet vatandaşına parmak sallayacak. Devlet vatandaşına 'Hadi oradan' diyecek. 'Al git' diyecek… diyemeyeceğim o kadarını. Yahu devlet nedir biliyor musunuz? Devlet güçlü olacak ama devlet afete karşı güçlü olacak. On binlerce insanını yitirmeyecek. Devlet depreme karşı güçlü olacak. Devlet tehlikelere karşı güçlü olacak. Ama devlet vatandaşına karşı şefkatli olacak, insanına karşı vicdanlı olacak, adaletli olacak, erdemli davranacak. Devlet, insanına sımsıcak elini uzatacak. Devlet, yoksulu koruyacak, devlet yardımcı olurken, yardımı lütuf gibi değil, sorumluluğu olduğu için yaptığını hissettirecek. Millete oy için 'Sosyal yardım yapıyorum' diye böbürlenmeyecek. Bakın biz İstanbul'da veren elin alan eli görmediği bir sistem ortaya koyduk. Askıda faturayı biliyorsunuz değil mi? Millet bile birbirine yardımcı olurken, kimse kimseyi görmüyor, bilmiyor. Ve işte bizim insanımızın, bizim ahlakımızın, örf adetlerimizi inancımızın bize emri budur. Onun için bu ahlakı temsil edendir devlet. Bunların ortaya koyduğu döver gibi söver gibi, surata asık bir avuç insanı yollayacağız evine.

CUMHURİYETİN BİZE EMANET ETTİĞİ DEĞERLERİ NE YAZIK Kİ SIKINTIYA UĞRATAN BU YÖNETİMİ GÖNDERECEĞİZ: Deprem bölgesinde on binlerce insanımızı kaybettik içimiz yanıyor. Bir daha böyle bir acıyı yaşamamamız lazım. Hem dua edeceğiz hem işimizi yapacağız. Düzce'de bir deprem bölgesi. Düzce, Sakarya, Bolu, İzmit, İstanbul tümden bu bölgenin depremle ilgili bütün zafiyetlerini gidereceğiz. Kentsel dönüşüm süreçleri ve bu bölgenin özellikle imar uygulamaları olsun bütün düzenlemeleriyle ilgili yerel yönetimleri güçlendirerek yerel yönetimlerle çalışarak mutlaka Düzce'nin de bütün sorunlarını giderip sıfır sorunu olan depremde bir kişinin bile canının yanmayacağı can kaybının olmayacağı bir süreci, bu coğrafyaya hep birlikte hediye edeceğiz. Bu kolay mı, vallahi kolay yeter ki kendini bu millete emanet et. Düzce'de özellikle yoğun bir üniversite öğrencisi olduğunu biliyorum. Üniversitelerde ciddi bir barınma sorunu olduğunu da biliyorum. Bakın İstanbul'u devraldığımızda bir tek yatak kapasitesi bile olmayan bir belediye devraldık. Şu anda üç senede bu Eylül ayında tam beş bin yatak kapasitesi olacak bunu üç yılda başardık. Göreceksiniz üniversiteye çocuğunu yollayan bir anne, bir baba asla çocuğuyla ilgili barınmayı sorun etmeyecek. Bunu sadece İstanbul'da değil Düzce'de de yapacağız memleketin her yerinde yapacağız. Yeter ki milletin parasını, millete hizmet için harca. Yeter ki ahlaklı bu milletin tek kuruşuna zeval getirme. Bu milletin parası kendine yeter. Bu cennet vatanın imkanları kendine yeter. Bu insanların kabiliyeti kendine yeter. Bu millet güzel bir millettir. Bu 86 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti Devleti ikinci yüzyılına girerken büyük bir sınav veriyor. İkinci yüzyılına girerken cumhuriyetin bize emanet ettiği değerleri ne yazık ki sıkıntıya uğratan bu yönetimi göndereceğiz.

EKREM İMAMOĞLU'NU DEĞİL MİLLETİ, DEMOKRASİYİ TAŞLAYACAK KADAR YÜZSÜZLER BUNLAR: Ama aynı zamanda güçlü bir demokrasiyi, güçlü bir özgürlük atmosferini Cumhuriyet'in kimsesizlerin kimsesi olduğu bir dönemi ve özellikle devlet insanlarının vatandaşa karşı haddini bildiği bir süreci bu millete emanet edeceğiz. Milleti birbirinden ayıran değil, efendim oy verenler milli bu iktidara kalsa oy vermeyenler milli değil. Bu iktidara kalsa onlara oy verenler milli iradeyi temsil ediyor. Bize oy verirlerse darbeci oluyor. Bunlara kalsa haşa utanmazlar, utanmazlar bir tavır ortaya koyarlar neredeyse alnına cihaz tutacak, sana diyecek ki cennete, bana diyecek ki cehenneme. İnsanların inancına kadar, insanların milli duygularına kadar değerlerini siyasete alet edip bir oy için her şeyi yapabilecek hatta bir avuç insanı 100–150 insanı organize Erzurum'un adını lekeleyecek şekilde bir organizasyonla Ekrem İmamoğlu'nu değil milleti demokrasiyi taşlayacak kadar yüzsüzler bunlar. Bu Millet aklı başında bu millet eğriyi, doğruyu görür. Haklıyı, haksızı görür.

ÖYLE BİR OKKALI OSMANLI TOKADI ATTI Kİ BUNLARA: Kalktılar seçimi elimizden almaya, biliyorsunuz. 31 Mart’taki seçim var ya, bu kardeşinize anasının ak sütü kadar helaldir. Bunu elinden almaya kalktılar. Uydurma bir kararla, neymiş efendim, sandıklarda terörist varmış aynı hikâye bugünün hikayeleri. Hani bir tane suçlu var mı? Hapis yatan var mı bir tane? Bakanıydı, cumhurbaşkanıydı, rakibim olan aday, kalktı bize, millete 'Hırsızlar' dedi, 'Çaldılar' dedi. Bakın bu kadar yalanı, dolanı unutmayın bunlar hafızada dursun. Bunu yapan, her şeyi yapar. Peki ne oldu bunu yaptılar? 13 bin 500 oyu beğenmeyenlere İstanbul halkı bütün Türkiye'mizin her yerinden insanlar öyle bir okkalı Osmanlı tokadı attı ki bunlara tıpış tıpış. 806 bin farkını tek tek saydırdılar onlara. İşte bu seçimde öyle olacak, bu seçimde de millet kazanacak.

DEMOKRASİ BAYRAMI YAŞAMAYA HAZIR MIYIZ: Sevgili Düzceliler bir sözleşme yapalım. 4 gün kaldı, gece gündüz çalışacağız. Sevgili gençler ayrışmayacağız. Bir oyunuza bile sıkıntı getirmeyeceksiniz. Arkadaşlarınızla konuşun. Sizin geleceğinizin seçimi bu seçim. Önümüzdeki 20-25 yılın seçimi. Bu seçimde ayrışmadan, birleşe birleşe kazanacağınıza söz veriyor musunuz? 14 Mayıs'a kadar özellikle hanımefendiler, erdemli, ahlaklı bir dönem için destek istemeye gece gündüz çalışmaya, komşularınızla, dostlarınızla güzel yüzle, güzel duygularla beraber hasbihal etmeye, oylarını istemeye hazır mıyız? 14 Mayıs'a kadar beyefendiler hep beraber bu çalışmaya katılmaya hazır mıyız? 14 Mayıs günü seçim sandıklarda görev almaya, görev almamışsanız Türkiye Gönüllüleri'ne üye olmaya, sandıklarda oy patlaması yapmaya ve özellikle sandık günü, elinizde o canım, ay yıldızlı Türk bayraklarınızla okulların önünde sokaklarda okulların önündeki caddelerde bir demokrasi bayramı yaşamaya hazır mıyız? 15 Mayıs sabahı millet, kazanıyor. Kazanıyoruz millet.” 

Editör: Haber Merkezi